Onu yıllar önce Tebrizkapı’da ki mütevazı dükkânın da hoşgörülü, güler yüzlü, sorumluluk duygusu yüksek bir insan olarak tanımıştım.
İki kapılı dünya hanında yollarımızın kesiştiği çok günler olmuş, birlikte aynı gayelere hizmet etmenin heyecanını birbirimizde görmüş , “Müminler ancak kardeştirler” mesajının ifade ettiği anlamda dünya ve ahiret kardeşi olmuştuk.
Yetimin, kimsesizin, darda kalanın, öğrencinin, dulun, hastanın yardımına koşan Raci Bey, bu duyarlılığını bir yaşam biçimi haline getirmiş ve hayatını bu yolda taçlandırmıştı.
İnanan bir mümin olmanın bilinciyle yaşayan bu kardeşimiz, hayatı boyunca ilkeli davranmaya özen gösterdi ve “insanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır” buyruğu ile nasiplendi.
Özel hayatında bir takım sıkıntılar yaşamasına rağmen hayırda yarışanlar kervanından asla kopmadı.
Gıpta edilecek bir hayat yaşayan bu güzel insanla çeşitli platformlarda birlikte çalıştığımız ve bir birimize destek verdiğimiz çok olmuştu.
FETÖ’nün ortalığı kasıp kavurduğu, etkili ve yetkililerin bunlara hizmette yarıştığı dönemlerde Raci Bey’le birlikte epeyce haksızlıklara uğramış bu hak hukuk bilmezlere karşı birlikte mücadele etmiştik.
17- 25 Aralık sürecinden sonra ikimizin de bu örgüt tarafından dinlendiği ortaya çıkmış ve birlikte bu edepsizlere karşı müşteki sıfatıyla şikâyetçi olmuş mahkeme kapılarına kadar gitmiştik.
Onun işi, vakıf ve cemiyet hizmetleriydi. Ailesi ise yetimler, fakir, fukaralar ve öğrencilerdi.
Fedakârlık, azim, sabır, hoşgörü bir insanda bu kadar mı bir araya gelir diye aklımdan çok geçirdiğim olmuştu. Onunla konuştuğumda Allah’ın ve kullarının razı olduğu ideal bir mümin olmanın mutluluğunu yaşadığını hissederdim.
Edebi ile yaşayıp, hayatını anlamlı kıldı. Alan el değil, veren el olmayı tercih edip binlerce yaralı gönüle girmesini bildi. O hayatını insanlara adamıştı. Ömrü öğrenci yurtlarının koridorlarında, Kur’an kurslarının dershanelerinde, medrese odalarında, aşevinin mutfağında geçmişti.
Seçtiği kutlu yolda eğilmeden, şikâyet etmeden, bıkıp usanmadan, yorulmadan yürüdü. Emir olunduğu gibi düzgün bir hayat yaşadı ve her canlı gibi ölümü tadıp bu fani dünyadan ayrıldı.
Dünya ve ahiret kardeşim olan Raci Bey’in ölüm haberini aldığımda içimde müthiş bir acı hissetmeme rağmen bir müddet sonra Allah’ın ve kullarının razı olduğu bir hayat yaşayanlar için vaat edilen müjdeleri düşündüğümde büyük bir rahatlama yaşadığımı itiraf edebilirim.
Güzel kardeşim, dünyaya tamah etmedin, mütevazı yaşadın, hayatına anlam kattın, başkalarının dertlerini dert ettin, yığanlardan değil, dağıtanlardan oldun. Sevdin, sevildin, akan gözyaşlarına ortak oldun. Dünyaya nadan gelip nadan gidenlerden olmadın.
Makam ve mevki için eğilip bükülenlere bakıp sadece tebessüm ettin. Çıkarlarına tapanların, dünyayı ebedi zannedenlerin, ölüm hakikatinden uzak yaşayanların hayal edemeyecekleri işlerle uğraştın.
Seni, gördüğümüz her öksüzde, her fakirde, her darda kalanda hatırlayacağız. Soyadın gibi gönüllerde solmadan yaşayacağını gönül rahatlığı ile söyleyebilirim.
Senin için Yunus’un “ Ölür ise ten ölür canlar ölesi değil” mısrasından başka ne diyebilirim ki !Makamın cennet, hakkımız hukukumuz helal, yolun açık olsun. Nur içinde yat güzel kardeşim…