Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Türkiye’de Dergiler ve Dergicilik… (Birinci Bölüm)

(BİRİNCİ BÖLÜM)

Osmanlı Devleti’nin Mısır Vâlisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa’nın (1769-1849) Kahire’de, Arapça olarak 20 Kasım 1828’de yayınlamaya başladığı  ‘Vekayi-i Mısrîye’, Türk dünyasında yayınlanan ilk gazete oldu. İstanbul’da yayınlanan ilk Türkçe gazete; 11 Kasım 1831 târihinde Takvim-i Vekayi adını taşıyordu. 1850 yılına gelindiğinde,  Osmanlı topraklarında 2 adedi Türkçe olmak üzere, Rumca, Ermenice ve Bulgarca ile diğer dillerde toplam 16 gazete yayınlanıyordu.

Türkler böylece; önceleri ‘matbuat’, sonrasında ‘basın’ ve günümüzde ‘medya’ olarak anılan dünya ile tanıştılar. Bu dünya, demokrasi ile yönetilen ülkelerde ‘dördüncü güç’ olarak bilinir. Bilindiği gibi ilk üçü: Yasama (Millet Meclisi), Yürütme: (Bakanlar Kurulu), Yargı: (Bağımsız Mahkemeler) olarak sıralanır. ‘O eskidendi’ diyenler haklıdırlar. İdeal sitem olduğu görüşü ise hiçbir itirazla karşılaşmaz.

Konumuza dönersek Efendim, dergi yayınlamak heyecan verici bir çalışmadır. Dergiler hakkında yazı yazmak da öyle… Çünkü dergiler; emek, fedakârlık ümit, hizmet aşkı gibi takdire şâyan gayretlerin ürünüdür.  Erciyes Dergimizin 500. sayısının; Erciyes Dergisi ağırlıklı olmak üzere Anadolu Dergileri konusuna tahsis edilmesi; dergilerin, kültür hayatımızdaki çok önemli yerinin belirtilmesi, dergi yayınlayanların hizmetlerinin takdir edilmesi ve bir mânâda da dergi yayıncılığının teşvik edilmesi demektir. Hizmetler, takdir edildikçe devam eder ve gelişir.

Türk basın hayatı bir bakıma ‘dergiler mezarlığı’nı andırır. Henüz hazırlık safhasında iken gün ışığına çıkamayan dergiler, ilk sayıdan sonra devam edemeyenler, bir yıl zor dayanabilenler… yaşayan dergilerin belki bin katı kadardır. Bir derginin kapanması, kaybedilen bir savaştır. Bir hayâlin, bir ümidin, bir âlemin, bir âdemin ölümü gibidir.

Dergiler, düşünce üretim merkezleridir. Günümüzde hepsine birden ‘yazar’ deniliyorsa da dergiler; muhabir, muharrir, müellif, mütefekkir ve edip fidanlığıdır. Necip Fâzıl Kısakürek’ten (1904-1983) Peyâmi Safâ’ya (1899-1961), Falih Rıfkı Atay’dan (1894-1971) Yakup Kadri Karaosmanoğlu’na (1889-1974) kadar pek çok kalem erbabının ilk yazıları dergilerde yer almıştır. Hemen hepsi dergiler bahçesinde gelişmiş, üstat olmuştur. Merhum Cemil Meriç (1916-1987), bu hakîkati en veciz şekliyle ifâde emiş: ‘Kitap, istikbâle yollanan mektup… Smokin giyen heyecan, mumyalanan tefekkür… Kitap ve gazete… Biri zamanın dışındadır, öteki ânın kendisi. Kitap, sizinle berâber yaşar, berâber büyür. Gazete okununca biter. Kitap fazla ciddî, gazete fazla sorumsuz. Dergi hür tefekkürün kalesi. Belki serseri ama tâze ve sıcak bir tefekkür. Kitap çok defa tek insan eseri, tek düşüncenin yankısı, dergi bir zekâlar topluluğunun. Bir neslin vasiyetnâmesidir dergi. Daha doğrusu mesajı…

Doğru tercihlerle tespit edilen mesajını başarı ile verebilen dergiler, yaşamaya ve anılmaya hak kazanırlar. Erciyes Dergisi, bu sebeple yaşamaya devam ediyor. Dünya durdukça devam eder inşallah.

Türkiye’mizde ilk dergi, ‘Vekayi-i Tıbbiye’ adı ile 26 Mart 1849 târihinde İstanbul’da yayınlanmaya başladı. Mekteb-i Tıbbiye-i Şahâne Nezâreti tarafından yayımlanan dergide Hekimbaşı Abdullah Molla ve dönemin hekimleri, tıp alanındaki ülke içi ve dışı gelişmelere ait bilgiler veren yazılar yazıyorlardı. Derginin yayını 1851 yılına kadar devam etti.

Mayıs 1862’de Münif Mehmed Paşa yönetiminde yayın hayatına başlayan Mecmûa-i Fünûn, 1866 yılına kadar 50; Mizancı Murad’ın Mizan Dergisi, 1886-1909 yılları arasında 135 sayı yayınlandı.  Servet-i Fünûn Mecmûası’nın 1891 yılında başlayan yayın hayatı, 1944 yılında 2461. sayı ile sona erdi. 1908’de Sırât-ı Müstakîm adı ile başlayıp 1912’de Sebilü’r-Reşad adı ile devam eden İslâmî dergi, 1925 yılında 641. sayı ile yayın hayatından çekildi. Bu dönemde, sâdece isimleri birkaç sayfayı dolduracak kadar dergi, kültür hayatımızda göründü ve kayboldu. İçlerinde ikindi güneşi gibi güçlü ve fakat yayın ömrü kısa olan dergiler geldi geçti… Pek çoğu kırkikindi yağmurları gibi bereketliydi.