‘Seyahat et sıhhat bul’ sözünün doğrultusunda gene yollara koyulduk. Bu sefer yolumuz Taraklı’ya doğruydu.
Aşureyi bahane ederek Pilavcı ailesinin misafirleri olmaktı hedefimiz. Kafile başkanımızın zarifçe hazırladığı yolluklarımızı yiyerek gezimiz başladı. Rahmetli eniştem her akşam kahveye arkadaşlarının yanına yola çıkmadan şunları mırıldanırdı( Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül ahbap ister kahve bahane...).
Açıkçası biz, bu gezi yolcularının da düşüncesi aynıydı. Çünkü birbirimizi ne kadar özlediğimizi anladık. Keyifli bir yolculuk sonrası Taraklıya vardık. Ben aile büyüklerimi ziyaret etmek için indim, grup Göynüğe Akşemsettin Hazretlerini ziyaret edip geldiler.
Necati& Huriye çifti, mükemmel ev sahipliklerini bir kez daha sergilediler. Akşam dönüşe geçtiğimizde şöyle bir düşünceye daldım... Bu kadar yozlaşan, kirlenen ve sevginin kalmadığı bir devirde Rabbim bizleri buluşturmuştu. Ne kadar şükretsek azdı, peki şükretmek kafi mi ? Tabii ki kafi değil. Bu birlikteliğin devam etmesi için gayret göstereceğiz. Neler mi yapacağız... inanın ona da yorulmayacağız.
Bizim adımıza düşünen, yorulan Akça Koca Kültür Platformu’nun isteklerini uygulayacağız o kadar. Rabbim daha nice birliktelikleri nasip etsin...