Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Kırım

 

Kırım Türkleri, bugün bir bölümünün yaşamakta oldukları topraklara on ikinci yüzyılda gelmeye başladılar. On üçüncü yüzyılın ilk yarısı tamamlanmadan Kırım coğrafyası, Türk Yurdu hâline gelmişti. 1441 yılında Hacı Giray; adına hutbe okutmak ve para bastırmakla, Kırım Hanlığı'nın târih sahnesindeki yerini almasını sağladı. Kırım Hanlığı 315 yıl hüküm sürdü.

Kırım Türklerinin kötü kaderinde ilk felâket ağlarının örülmesi, 16 Ocak 1547 târihinde korkunç lâkaplı Rus Prensi Dördüncü İvan'ın, kendisini çar ilân ederek taç giymesi ile başladı. Genç çar; Rusya'nın büyümesi için, topraklarının güneyindeki Karadeniz'den sıcak denizlere açılması gerektiğine inanıyordu. Bu maksatla 1552 yılında Kazan Hanlığı'nı işgal ve ilhak etti. 1556 yılında Astrahan Hanlığı, Rus entrikalarıyla düzenlenen iç karışıklıklar sonucunda Moskova'ya iltihak kararı aldı. Sıra Kırım'a gelmişti ki Korkunç İvan, 18 Mart 1584 târihinde öldü.

O'nun ölümünden yaklaşık 100 yıl sonra, 1682 yılında çarlık tahtına oturan; Rusların büyük,  diğer milletlerin ise deli lâkabı ile andıkları Birinci Petro, Dördüncü İvan'ın projelerini uygulamaya koydu. 1714 yılında, Rusya'nın târihte kazandığı ilk deniz zaferi ile Baltık Denizi'nin doğu kıyılarını ülkesi sınırları içerisine aldı. Yeterli güce sâhip olmadığını düşünerek Osmanlı Devleti himâyesindeki Kırım Hanlığı'nı aşıp Karadeniz'e ulaşmak için teşebbüste bile bulunamadı. Proje,

Kırım'ın Moskova'dan yönlendirilen iç çekişmelerle zayıflatılmasından sonra, Osmanlı Devleti'nin kendi problemleri ile meşgul olduğu bir dönemde, Çariçe İkinci Katerina döneminde gerçekleştirildi. Çariçe'nin sevgilisi General Potemkin komutasındaki Rus orduları, Kırım'a girdi ve bir daha çıkmadı.  8 Nisan 1783 târihinde Kırım'ın, Rus Çarlığı'nın bir vilâyeti olduğu ilân edildi. Ruslar, kadın ve çocuk ayırımı yapmadan 30.000 Kırım Türkünü katlettiler. Sağ kalanlar, Ak Topraklar olarak adlandırdıkları Trakya’ya, Anadolu'ya ve o tarihlerde Osmanlı toprağı olan Dobruca'ya göç ettiler. 1783 – 1784 yıllarında yaklaşık 80.000 Türk, Vatan Kırım'ı terk etti.

18 Mart 1944 târihinde,  toplu kıyım vahşetindeki sürgünle Kırım'da bir tek Türk bırakılmadı. Hepsi, hayvan ve yük taşımakta kullanılan tren vagonlarına patates-soğan çuvalı istif eder gibi doldurularak Sibirya’ya ve Rusya’nın Kırım’a en uzak bölgelerine gönderildi. Yola çıkarılanların yarısı, yerleşim bölgelerine ulaşamadan öldü. Topyekün sürgün olayı, hâfızalardan hiçbir şekilde silinmeyecek bir insanlık dramıdır.

KIRIM

Biz Kırım dan çıkanda
Kar yağmadı kan aktı
Anam babam kız kardaşlarım
Kôzleri dolu yaş kaldı

Kokten uçgan uçaklarının
Kanetlerini kim yazgan?
Şu Kırım da ölgen cağ cigitlerinin
Cenazelerin kim kılgan?

Kaçaredim men Akyar'dan
Karadeniz bolmasa
Asaredim ôz ôzümnü
Annem babam bolmasa