İsmail KAHRAMAN

Belgeselci - Gazeteci

belgeselciismail@gmail.com

Mutlu Olmanın Yolu Sabır ve Şükür Etmek

Anamızın Mutluluk Anayasası
Bugün modern dünyada her şeyimiz var. Teknolojinin tüm imkanları, para, makam, şöhret.. Her şey insanlara verilmiş, her şeyimiz var ancak mutlu değiliz. İnsanların büyük bir kısmı mutsuz ve huzursuz geleceğinden endişeli.
Anacağızım bize mutlu olmanın yolunu da gösterdi. Uzun süredir hasta olan anamız, hastalığından şikayet etmez, sabır gösterir her seferinde bize hayat dersi verir. Ciddi rahatsızlığına rağmen her zaman ağzından mutluluğun da anayasası olan şu sözleri duyardık;
 ”….Çok şükür Allah’ım beni bu yaşıma kadar yaşattın. Benimle yaşayanların geri gelme vakti geldi. Ben neler gördüm neler yaşadım. Hiçbir zaman Allah’a isyan etmedim. Belalara sabır, nimetlere şükür ettim.
Yüce Allah’ım bana el verdi, ayak verdi, göz verdi, kulak verdi, akıl verdi. Sayamayacağım kadar nimet verdi. Bu nimetlerin için sana çok şükür ediyorum Allahım...” der bize hep şükür ve sabretmeyi öğretirdi.
Evet ne büyük nimetlere sahip olduğumuzu bilmediğimiz için mutlu da olamıyoruz. Mutlu olmanın yolunun sabırlı olmak ve eldeki nimetlerin kıymetini bilip şükür etmekten geçtiğini öğrendiğim anamızı ve ebediyete intikal eden tüm anaları rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Ruhları için El Fatiha ....
Mezarlık Kültürü ve Mezarların Medeniyet Tarihimizdeki Yeri ve Önemi
Mezar ve türbe der gelir geçeriz. Mezarlıklar kültürdür, tarihtir, medeniyettir. Mezar taşları kültür tarihimizin yazılı belgesi, tapu senedidir. Mezarlık kültürü bir bölgenin uygarlık düzeyini yansıtır. Tıpkı dünyaca tanınan Ahlat Mezarlığı gibi. İşgal ve savaşlarda önce arşivler yakılır, mezarlıklar yıkılır. Maalesef devlet ve millet olarak bizlerde ata, dede mezarlarını yıkıp yok ettik.
Mezarlık deyip geçmemeliyiz. Mezarlıklardan ders ve ibret almayız. En sevdiklerimizi kara toprağa verdiğimiz mezarlıklara bir gün kendimizin de gireceğini hiç unutmamalıyız. Mezarlıklar bizlere ışık olmalı, güzel bir ömür sürmemize, kalıcı eser ve hizmetler yapmamıza vesile olmalıdır.
Peygamberimiz, ‘’Ben sizlere ders ve ibret almanız için iki şey bırakıyorum Kur’an ve ölüm. Bu iki şeye iyi bakarsanız dünyanızda, ebedi âleminizde güzel olur’’ buyurmuştur.
Mezarlıklara neden önem vermiyoruz
Son bir hafta içinde çok şey görüp yaşadım. Van bölgesindeki türbeler, tarihi Haydar Baba Mezarlığı’ndaki 900 yaşındaki Kara Ağaç, Bitlis Ahlat Mezarlığı’ndaki muhteşem sanat harikası 800 yıllık mezar taşları ve güzel anamı ebediyete uğurladığımız Giresun Espiye Soğukpınar Beldesi Dikmen Mahallesi’ndeki mezarlığın perişan durumu.
Yüzlerce yıllık geçmişi olan tarihi Bayramoğlu Nahiyesi Dikmen Mezarlığı’nın bir kısmı 1960’larda sökülerek ilkokul yapıldı. Vakıf eseri olan tarihi medrese, köyün ağası tarafından sökülüp taşları ile ev yapıldı. Ata ve dedelerimizin canları olan mezarlıktaki tarihi ağaçlar kesilip kereste ve odun yapıldı. Bunlar yetmiyormuş gibi 1970’lerde mezarlıkta maden arama bahanesi ile galeri açılmasına rahmetli babam karşı çıkarak mezarlığın tümü ile yok olması önlendi.
Vakıf malı olan mezarlığa önem vermeyen köyümüz, mezarlık ve vakıf düşmanlığının bedelini çok ağır ödedi. Mezarlık üzerine yapılan okul, şimdi virane ve boş. 1970’lerde köyden, büyük şehirlere göçler başladı. Köy boşaldı, bugün köyümüz çocuk sesine hasret. Mezarlığın sökülüp, yanındaki medresenin yıkılmasına sebep olanların evleri ve aileleri yok oldu, başlarına büyük belalar geldi. Keşke bu aileler yapılan ikazlara kulak verip, kültür ve medeniyet tarihimizin tapu senedi olan mezarlığı ve medreseyi yıkıp yok etmeselerdi.
Mezarlığın merkezinde, tarihi geçmişi 800 yıllık olan bir şehidin mezarı üzerine yapıldığına inanılan Dikmen Köyü Cami’mizle ilgili o kadar çok şey dinledim ki.. Başlı başına belgesel ve kitap konusu. Birçok bölgeden insanlar her Cuma köyümüze, camide istekleri ve kendilerine zalimlik yapanların yok olması için dua ettirmeye geliyor. Yapılan duaların gerçekleştiği, kabul olduğu söyleniyordu.
Rahmetli babam, halam ve anam biz okula gidip gelirken, oğlum okuldan çıktıktan sonra ayaklarımızdaki lastik ayakkabıları silmemizi, Saydere’de yıkayıp vakıf malı olan çamur ve tozu eve getirmememizi özellikle tembih edip söylüyor, yoksa evimizin yıkılacağını, ocağımızın söneceğini söylüyorlardı.
Evet Hicri Yılbaşı ve mübarek Cuma akşamı, Zaferler Ayı Ağustos’ta güzel anamı benimde bir çok şeye şahit olduğum Giresun Espiye ilçesi Soğukpınar Beldesi Dikmen Mezarlığı’nda toprağa verip ebediyete uğurladık.
Artık benim canımın yarısın burada..
Ata, dede memleketime daha fazla sahip çıkıp vefa borcumu ödemeye çalışacağım.