Yaşım 30’a yaklaşınca ailem ve akrabalarım “Daha ne zaman evleneceksin” baskılarını arttırdılar. Sürekli olarak bir tanıdık kız tavsiyeleri vardı. Sonunda yakın bir arkadaşımın tavsiyesiyle, biriyle görüşmeye karar verdim. Bir akşam arkadaşım, benimle görüştürmek istediği hanımefendi hep birlikte dışarıda çıktık. Sakin efendi bir kızdı. Kafalarımız ilk dakikadan itibaren uyuştu. Sonrasında 6 ay kadar birbirimizi tanıma fırsatı bulduk
Evlenme fikri iyiden iyiye kafamda yerleşti. Ailelerimizde hemen hemen aynıydı. Ortalama geliri olan mütevazı yaşayan insanlardı.
Evlilik konuları açıldığında kendisinden önce evlenen arkadaşlarının nasıl evlilik teklifleri aldıklarından bahsediyor, her detayını uzun uzun anlatıyordu.
Sürprizler, organizasyonlar, balonlar, lüks restoranlar, pahalı tektaş yüzükler vs. vs… aslında birçoğu romantik filmlerdeki ya da dizilerdekinin aynısıydı. Muhtemelen kendisi de böyle şeyler bekliyordu. Sonuçta böyle şeyler ÖMÜRDE BİR KERE yapılan şeylerdi.
Kendimi hazırlamıştım o akşamki yemekte evlilik teklif edecektim. Lüks bir restorandan rezervasyon yaptım. Tektaş yüzük aldım. Kıyafet ayakkabı vs… hazırlandım gittim. Yemekten sonra onun beklediği şekilde dizimin üzerine çöküp evlilik teklif ettim. Filmlerdeki, dizilerdeki gibi… Kabul etti. İkimizde çok mutluyduk. Tabi bu gecenin bana maliyeti yaklaşık 3 bin TL oldu.
Konu haliyle kız isteme, nişan, düğün bölümüne gelmişti. Kız isteme için günü kararlaştırdık. Ailemle birlikte gittik. Bu işlerden çok ta anlamadığım için kız arkadaşım bana yapılması gerekenleri söylüyor bende ne lazımsa alıyordum.
Kız istemeye giderken bir çiçek bir çikolata devri maalesef kapanmış. Özel gümüş gondol içerisinde en kaliteli ve en pahalı çikolatalardan almak, en büyük çiçeği yaptırmak gerekiyormuş…
E kız istenirken damat şık olması gerekiyor malum… takım elbiselerimiz çiçek çikolata derken 2 bin lira da bu bölümde masraf ettik. Kahvelerimizi içtik aile büyükleri kızı istedi… Malum durumlar. Gecenin sonunda çok mutluyduk.
Nişan günü belirlendi hazırlıklar başladı. Salon, kuaför, hediyeler, bohçalar, yüzükler, elbiseler, fotoğrafçı vs. derken 6 bin TL masraf ettik. Yakın akrabalar ve arkadaşlarımızın katılımıyla güzel bir gece oldu.
“Olsundu mutluluğumuz için her şeye değerdi. Ömürde bir kere oluyordu sonuçta.”
Şimdi sıra kına ve düğündeydi. Mütevazı bir semtten evimizi tuttuk. Fakat ne o evi doldurmak için ne de düğün masrafları için ikimizin ailesinde de para yoktu.
Kendi birikimimi de evlilik teklifi nişan vs derken bitirmiştim. Ailemin birikimi de ancak takılara yetecekti. Ailelerimizi yormamak adına kendimiz kredi çekmeye karar verdik. 80 Bin TL kredi çektik. Evlendikten sonra takılan takılarla bir kısmını kapatıp gerisini de taksitle ödeyecektik.
Evimiz için alışverişe çıkmaya başladık. Mobilya, perde, beyaz eşyalar, halılar vs derken 36 bin TL harcadık. “Olsundu mutluluğumuz için her şeye değerdi. Ömürde bir kere oluyordu sonuçta.”
Bu arada düğün salonunu bulduk, alyans, davetiyeler, nikah şekerleri, gelinlik, damatlık, düğün albümü çekimleri, saçı makyajı, yakın akrabalar hediyeler, bahşişler, çiçekler vs derken elimizde kalan paranın 30 binini de böyle harcadık. Düğünden sonra balayı tatili olmazsa olmazdı. İyi bir acenteden balayı için tatil satın aldık. 5 binde orada gitmişti.
Düğünden bir gün önce kına gecemiz vardı. Yine aynı prosedürler burada da işledi. Salon, kıyafet vs. vs. 9 bin TL maliyetle kına gecemizi de yaptık. Düğünümüz tamda eşimin istediği gibi oldu. Arkadaşları ne yaptıysa bizde yapmıştık. Kimseden eksik kalmadık çok şükür (!)
Düğün balayı tatili vs. bitti. Acı gerçeklerle yüzleşmeye başladık. Toplamda 90 binin üzerinde masraf yapmıştık. Benim ailemin aldığı 20 binlik takı ve eşimin ailesinin aldığı hediyeler hariç!
Çektiğimiz kredinin bir bölümünü takılarla kapattık. Geri kalanını da taksitle 2 yıldır ödüyoruz. İkimiz çalışmamıza rağmen birimizin maaşı krediye gidiyor. Diğerimizin maaşı da evin ihtiyaçları, kira vs derken ucu ucuna yetiyor. Bazı aylar onu da yapamıyoruz. Bu maddi sıkıntılar yüzünden eşimle kavga ediyor. Birbirimizin kalbini kırıyoruz.
“Mutluluğumuz için her şeye değer” derken, meğerse mutsuz olmak her şeyi yapmışız. Sonradan düşündükçe anlıyor insan, evlilik teklifi için lüks restorant ve en gösterişlisinden tektaş yüzük olmasa olmaz mıydı acaba?
Kız isteme bölümünde en lüks çikolata ve çiçek yerine orta halli olsa olmaz mıydı? Ev için aldığımız misafir odası, misafir yemek takımı, misafir masası, en lüksünden beyaz eşyalar, koltuk fiyatına küçücük sehpalar olmasa olmaz mıydı?
Kına gecemizi böyle şaşalı değil de daha mütevazı yapsak hatta balo gecemizin içinde olsa olmaz mıydı? Düğünümüzü daha uygun fiyatlı bir salonda yapsak, o gelinlik yerine diğerini alsak, o beyaz smokin yerine daha uygun fiyatlı başka takım elbise alsak, hatta o en bilinen markadan olmayıverse…
Olmazdı? O zaman sosyal medyada düğününün her detayını paylaşanlardan, arkadaşlarından Fatma Teyzenin kızının düğününden, İbrahim Amcagilin düğününden eksik kalırdık. Nasılda ayıplarlardı bizi, küçümserlerdi belkide…
Velhasıl 2 yıldır çektiğimizi bir biz biliyoruz…"Sözde” mutlu olmak için ömrümüzün ve evliliğimizin en güzel 2 yılını 3 saatlik bir düğün için harcadık.
Borcumuz ne zaman bitecek belli değil. En güzel düğün bizimki olsun diye daha kaç yılımızı kavgalarla heba edeceğimiz belli değil. Sen sen ol bekar kardeşim, yapma! “Mutlu olmak için evlen” borç ödemek için değil. Ömrünün en güzel yıllarını bankalara ipotek etme. Düğünde hediye ettiğin süslü ponponlu şekerlerin unutulur, ama maddi sıkıntı durumunda eşine söylediğin en küçük söz yıllarca yara olarak kalır!.
ALINTIDIR.