En acı haberi vermek ve yazmak çok zormuş. Bir süredir yaşlılığa bağlı olarak sağlık sorunları yaşayan annem Emine Kahraman hakka yürüdü. Kelimelerin boğazıma düğümlendiği, tarifi çok zor olan bir hüznün içerisindeyim. Babam merhum Mustafa Kahraman’ın bizlere emaneti, Giresun Espiye Soğukpınar beldesinden Şerefoğlu Gazi Mustafa Şağar Kızı, annemiz Emine Hanım Çarşamba günü akşam üzeri hayata gözlerini yumdu. Anne acısı gerçekten hiçbir şeye benzemiyor. Kandazoğulları Ailesi’nin yaşayan en büyük çınarı olan Emine Anam, Perşembe günü öğle namazına müteakip Soğukpınar beldesi Dikmen Mahallesi Merkez Caminde kılınan cenaze namazının ardından dualarla toprağa verildi. Yaklaşık iki ay boyunca Giresun’dayım. Annemin ilerleyen rahatsızlığından dolayı yanında olmak için köyüme gitmiş ve uzun bir süre kalmış, Kurban Bayramı arefesinde Gebze’ye dönmüştüm. Anamın son günlerinde yanında olarak, çocukluk günlerindeki gibi dizinin dibinde günler yaşadım. Anamın son günlerinde yanında olarak, günlerce süren yoğun bakım mücadelesinde de elimden geldiğince destek oldum. Acı haberin duyulmasının ardından çok sayıda sevenimiz baş sağlığı mesajlarıyla bizlerin yanında oldu. Bu acı günümüzde, acımızı bizlerle paylaşan ve yanımızda olan tüm dostlara teşekkürü borç bilirim. Köydeki evimizin önünde helallik alınırken çok sayıda insanın Annem için helallik vermesi beni çok duygulandırdı. Gök kubbede hoş bir sada bırakan ve güzel anılarla aramızdan ayrılan Annemin cenazesi için, Gebze başta olmak üzere çevre yerlerden birçok kişinin gelerek, tabutuna omuz vermesi anlamlıydı. Acımızı paylaşan ve yanımızda olan herkesten Allah’tan razı olsun.
ANAMIN SON VASİYETİ
Son günlerini birlikte yaşadığımız Annem Emine Kahraman, hasta yatağında vefat etmeden önce şu nasihatlarda bulunmuştu. “Oğlum, her zaman babanızın mirası fındık bahçelerine bakın, imar edin. Fındık ocaklarını kurutmayın. Babanız, dedeniz fındık ocaklarını aç arık, yalın ayak, elleri parçalanarak kan revan içinde dikti. Sizlere emanet etti, babanızın emanetine bakın. Ben köyde gırandaki evin ocaklık ve köşe taşlarını maden dağından, gündüzleri fındık bahçesinde çalışıp, geceleri sırtımda taşıyarak evi yaptık. Her yıl evine gel, ocak da ateş yak, bacası tütsün.” Annemin, son günlerinde tedavisi dolayısı ile yoğun bakım gerçeğini bir kez daha yakından görüp, tanımıştım. Yoğun bakım kapısı önünde beklemenin, içeriden gelecek haberin ne kadar önemli olduğunu anlamıştım. Günde sadece 5 dakika ve sadece bir kişiye ziyaret izni. Telefonla bilgi verilmemesi, yoğun bakım odasındaki tedavi ortamı, kendinden geçmiş makineye bağlı hastalar, fotoğraf ve video çekmenin kesinlikle yasak olduğu disiplinli bir ortam. Annemin yoğun bakım sürecinde tüm zorlu mücadeleyi bizzat yaşadım. Peygamber Efendimizin ifadesiyle cennetin ayakları altına serildiği Analar için anlatılacak çok şey var. Ancak, ben kelimelerin yetersiz kaldığı yerdeyim. Sizleri başta Annem olmak üzere, tüm ahrete göç etmiş sevdiklerimiz için birer Fatiha okumaya davet ediyorum. Acılı günümüzde yanımızda olan ve desteğini esirgemeyen herkese de tekrar teşekkür ediyorum, Allah razı olsun…