Oğuz ÇETİNOĞLU

Ekonomist, Araştırmacı-Yazar

ocetinoglu1@gmail.com

Kurban Bayramını Uğurlarken…

Bir Kurban Bayramını daha geride bıraktık. Daha nice bayramlara, sevdikleriniz ve sevenlerinizle sağlık ve huzur içerisinde erişmenizi Subhânehu Taâlâ’dan niyaz ederim.

Kurbanla ilgili değişik düşünce ve değerlendirmeler vardır:

Kurban kesmek vâciptir.

Sözlükler, ‘vâcip’ kelimesinin anlamını; ‘Lâzım, gerekli, lüzumlu’ olarak veriyorlar. Bir fıkıh kavramı olarak, yapılması kesin olarak istenilen fiildir. Talebin kesin ve bağlayıcı oluşu, talep emrinin kendisinden anlaşılabileceği gibi, bir fiilin terk edilmesi hâlinde ağır ceza ile karşılık verileceğinin bildirilmesinden de anlaşılır.

Bir başka görüşe göre; kurban, Kur’ân-ı Kerîm’de Müslümanlara emredildiğine göre farzdır.

Farz, Allah ve Resulü tarafından, yapılması kesin bir ifâde ile emredilen fiillerdir.

İslam âlimlerinin çoğunluğuna göre, ‘farz’ ile ‘vâcip’ aynı anlamda kullanılmaktadır. İmam-ı Âzam Ebû Hanife’ye göre, farz ile vâcip arasında çok küçük bir fark vardır:  ‘Farzı inkâr eden kâfir kabul edilirken, vâcibi inkâr eden kâfir olmaz, günaha girmiş olur.’

İmam Muhammed’den nakledilen bir görüşe göre kurban, terk edilmesine izin verilmeyen bir sünnettir.  

Kurban, Müslümanların zengin olanlarına emredilen bir ibâdettir. Yolcu olmayan, büluğ çağına ermiş,  akıl sâhibi ve hür olan her Müslüman, ihtiyacından fazla malı veya parası varsa, o kişi ‘zengin’ sayılır ve Kurban Bayramlarında kurban kesmelidir.

‘Zengin’ olmanın ölçüsü ilmihal kitaplarında belirtilmiştir: Temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka 20 miskal yani 80,18 gram altın veya bunun değerinde para ve eşyaya sâhip olan kişiler ‘dinen zengin’dirler.

Ülkemizin güzel insanları, bütün bu değerlendirmelerin dışında kalarak dinen zengin olmasa bile kurban kesmeyi âdet edinmişlerdir. Cenâb-ı Allah, şüphesiz onların bu fedâkârlıklarını mükâfatlandıracaktır.

Nice Bayramlara Efendim…

Kurbanın kültürümüzde de önemli bir yeri vardır, şarkılara - türkülere de girmiştir: ‘Yılda bir kurban olur, ben her gün kurbanım sana…’ der.

Eskilerin espri heybesinden, kurban ile alakalı iki lâtife:

Varlıklı, güzel ve dul bir bayan, kurbanlıkların satıldığı pazarda, uygun küçükbaş arıyormuş. O’nu mahalleden tanıyan seviyesiz bir çapkın, yanına yaklaşır ve ‘Saygıdeğer efendim, bendenizi kurbanınız olarak kabul eder misiniz?’ diyerek sırnaşır. Rahatsız olan dul bayan, ağzının payını verir: ‘Ben boynuzsuz kurban keseceğim. Siz uygun değilsiniz!’

***

Kurban derisinin nereye verileceğinin, belli çevreler tarafından problem hâline getirildiği dönemde Temel’e sormuşlar:

-Kurbanuni kestun mi

-Hayır kesemedum. Bu sene hamsi kurban edeceğudum, derisini nereye vereceğumu pilemeyrum da…

……….

Hoşça kalınız.

Niye bayramlara…