Üretimde ve yönetimde, bir yandan tüketimi azaltırken, bir yandan üretimi artıranlar, sınırlı kaynakları sürekli yeniden değerlendirerek, bütün insanların ihtiyaçlarının karşılanmasına katkıda bulunurlar. Toplumların mutluluğu ve güvenliği, herkesin temel sorunlarının çözülmesine bağlıdır. Doğudan Batıya bütün toplumlarda, ihtiyaçların karşılanmasıyla birlikte güvenliklerin sağlanması, barış içinde birlikte yaşamanın en büyük güvencesidir.
*
Ekonomik ve kültürel değerleri, sağlıklı olan ülkelerde, insanların ihtiyaçlarını karşılayan kuruluşların ihtiyaçları, toplumun bütün kesimleri tarafından karşılanır. İnsanlar için iyi olanlar, kuruluşlar için de iyidir. Dünyanın bütün ülkelerinde, insanlar kültürlerin, kuruluşlar da ekonomilerin güç kaynağıdır. Toplumlar insanlarla, insanlarla kuruluşlarla varlıklarını sürdürürler. Bunun için her yerde, hem insanlar hem kuruluşlar birlikte yaşamak, yardımlaşmak ve dayanışmak zorundadırlar.
*
İnsanlar ve kuruluşlar denizler gibi, sürekli hareket halindedirler, bazen durgundurlar, bazen de hareketlidirler. İnsanların ve kuruluşların, dinamik ekonomik ve kültürel dünyalarında, insanlar için doğru ve güzel olanlar, kuruluşlar için de doğrudur ve güzeldir. İnsanlar ve kuruluşlar, düşünceleriyle, eylemleriyle, üretimleriyle ve tüketimleriyle, ülkelerin ekonomilerine ve kültürlerine, çoğaltan ve çarpan etkileri çok boyutlu olan, gizemli bir güç kazandırırlar.
*
Denizler için sular nasıl bir işlev yükleniyorsa, toplumlar için de insanlar aynı işlevi yüklenirler. Nasıl susuz denizler olmazsa, insansız da toplumlar olmaz. Kültürel doku ve ekonomik yapıya tat ve rengini insanlar verirler. Hayatta herşeyin kaynağında insanlar vardır. Kültürel ve ekonomik hayatın hem tadı, hem de rengi insanlardan kaynaklanır. İnsanların güçleri ve etkileri, her dönemde içlerinde yer aldıkları kuruluşlarla, toplumsal hayatın her alanına katlanarak yansır.
*
İnsanlar üretimlerinde ve yönetimlerinde yer aldıkları, kuruluşların ürettikleri ürünlerle, verdikleri hizmetlerle, zenginleştirdikleri bilgilerle, toplumları güçlendikleri gibi, güçsüz de düşürürler. Toplumların ekonomik, siyasal ve kültürel alandaki güçleri, insanların gönüllerindeki düşüncelerini eylemlere dönüştürerek, dünyaya kazandırmalarına bağlıdır. İnsanlar yaptıkları yeniliklerle, büyüttükleri kuruluşlarla, toplumları bir dünyadan alırlar, başka bir dünyaya taşırlar.
*
Toplumları geçmişten geleceğe taşımada, insanların güçleri her kademesinde yer aldıkları kuruluşlardan gelir. Onlar toplumların ihtiyaçlarını karşılayan üretimleriyle, dünya barışına en büyük katkıda bulunurlar. Onların ekonomi ve kültür dünyalarında, üretmesini bilenler, tüketmesini bilenlerden önce gelirler. Onlar özendirdikleri gerekli üretimleriyle, önledikleri gereksiz tüketimleriyle, ağaçlar gibi büyüyen doğal döngüsel ekonominin ana omurgasını oluştururlar.
*
İnsanlar ve kuruluşlar, yardımlaşarak ve dayanışarak, ekonomik ve kültürel gelişmeye, büyük bir canlılık ve güç kazandırlar.
*
Yardımlaşmada ve dayanışmada, yarışmanın olmadığı toplumlarda, hayatın hiçbir alanında köklü değişimler olmaz.
*
Yardımlaşmasını ve dayanışmasını bilenler, hem ekonomik hem kültürel kaynakları değerlendirmesini bilirler.