Ahmet TEKİN

İlahiyatçı, yazar

Kur’an-ı Kerim’de Geçen “İnzâl” Kelimesi 8 Ayrı Manada Kullanılmıştır

2/22 Rabbiniz, sizin yaşamanız, yerleşmeniz, menfaatiniz için yeryüzünü tarıma elverişli ovalar, iskana uygun araziler haline, işlevli hale getiren, göğü de yükseltip düzenleyerek tavan olarak inşa eden, gökten su indirerek depolayandır. O su ile, size rızık olarak topraktan çeşitli ürünler çıkardı. Artık, bundan sonra da, bile bile taş yığınlarını,  putları, şahısları tanrılaştırarak Allah'a eşler, ortaklar koşmayın.
2/57 Çölde geçirdiğiniz hayat sırasında, üstünüze o bulutu gölge yaptık. Size, sebeplerini-şartlarını oluşturarak hazırladığımız kudret helvası ve bıldırcın indirdik. Size rızık olarak verdiklerimizin temizinden, helâlinden, sağlıklısından ve lezizinden yiyiniz, dedik. Onlar emrimize isyan etmekle, nimetlere nankörlük etmekle, bize zulmetmediler. Fakat onlar kendilerine, birbirlerine yazık ediyorlardı, zulmediyorlardı.
2/59 Fakat zulmü, haksızlığı alışkanlık haline getirenler, kendilerine söylenilen sözü farklı manaya gelecek şekilde değiştirdiler. Biz de, doğru ve mantıklı düşünmeyi terk edip hak dinin dışına çıkmaları, işlemekte oldukları günahları, isyanları, inkârda ısrar etmeleri sebebiyle, zâlimlerin üzerine gökten acı bir azap indirdik.
2/159 İndirdiğimiz apaçık âyetleri, peygamberlerin tavsiyelerini, vahyin içeriğini açıklayan beyanlarını, Muhammed'in hak peygamber olduğunun kesin delillerini, ilahî hükümleri, hidayet yolunu, Muhammed'in gösterdiği yolun doğruluğunu, kitaplarda, Tevrat'ta ve İncil'de bizim insanların iyiliği için açıklamamızdan sonra gizleyenlere Allah lânet eder. Lânet edebilecek olanlar da lânet eder.
5/112 Hani temiz giyimli, iyi niyetli istikamet sahibi olanlar, havâriler:
"- Ey Meryem'in oğlu Îsâ, Rabbin bize gökten mükellef bir sofra indirebilir mi? dediler. Îsâ:
"- Eğer gerçekten mü'minseniz, Allah'a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun" dedi.
5/113 Onlar:
"- O mükellef sofradan yemek istiyoruz. Aklımız yatsın, kalplerimiz huzura kavuşsun, bize doğru söylediğini bilelim, o sofrayı bizzat gören şâhitler olalım istiyoruz" dediler.
5/114 Meryem'in oğlu Îsâ:
"- Ey Rabbimiz, bize gökten mükellef bir sofra indir. Bizim için, geçmişimiz ve gelecek nesillerimiz için bayram olsun. Senin kudretine, Rasulünün görevinin tasdikine bir işaret, bir mûcize olsun. Bize rızık ver. Sen rızık verenlerin en hayırlısısın." dedi.
5/115 Allah,
"- Size, sebeplerini-şartlarını oluşturarak o mükellef sofrayı çokça hazırlayıp indireceğim. Bundan sonra sizden kim kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek ört-bas edip inkârda ısrar eder, küfre saparsa, insanlardan hiçbir kimseye vermediğim cezayı onlara vereceğim." buyurdu.
7/26 Ey Âdemoğulları, size, edep yerlerinizi örtecek elbiseleri; süslenecek en iyi kıyafetleri ve refahınızı sağlayacak imkânları, sebeplerini-şartlarını indirerek oluşturup bildirdik. Takva esaslarının-Kur’an esaslarının hayata geçirildiği korunma, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranma, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olma elbisesi, farz olan örtünmeyi sağlayan sade elbise, işte bu huzur ve mutluluk her şeyden hayırlıdır. Bunlar, bu ilâhî lütuflar Allah'ın kudretine, izzet ve ikramına, yardımına delâlet eden âyetlerinden, delillerdendir. Umulur ki insanlar, vücutlarını, edep yerlerini örtecek elbise ihsan buyurulmasındaki ilâhî hikmeti düşünüp öğüt alırlar.
7/57 Allah, rahmetinin önünde rüzgârları müjdeci olarak estirendir. Belli bir süre sonra, rüzgarlar yüklü ağır bulutları hafif bir şeymiş gibi kaldırıp yüklendiği zaman, biz onları ölü bir beldeye hayat vermek için sevk ederiz, sürükleriz. O suyu, o beldeye indiririz. O su ile her türlü meyveyi o beldede üretiriz. Biz su ile genetik şifrelerini harekete geçirerek bitkilere hayat verdiğimiz gibi ölüleri de kabirlerden dirilterek çıkarırız. Herhalde düşünür, bundan ibret alırsınız.
39/6 Allah sizi bir tek nefisten, Âdem’den yarattı. Sonra ondan da eşini var etti. Sizin için, sebeplerini-şartlarını indirerek yarattığımız büyükbaş ve küçükbaş hayvanlardan erkekli, dişili sekiz hayvanı yeryüzüne yerleştirip varlığını bildirdi. Sizi de annelerinizin karınlarında üç katlı karanlık (batın, rahim ve döl yatağı) içinde peşpeşe çeşitli safhalardan geçirerek yaratıyor. İşte bu yaratıcı Rabbiniz Allah’tır. Mülk ve hâkimiyet O’na aittir. Hak ilâh yalnızca O’dur. Öyleyken nasıl oluyor da, haktan ayrılıp, bâtıla çevriliyorsunuz?
57/25 Andolsun, biz Rasullerimizi, apaçık âyetlerle, mûcizelerle, vahyin içeriğini açıklayan beyanlarla, tavsiyelerle, hak peygamber olduklarını tasdik eden delillerle özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere gönderdik. İnsanlar insaf ve adâleti uygulayarak sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî bir düzen kurarak yaşasınlar, sosyal adaleti, sosyal güvenliği temin etsinler, refah payını artırarak dengeli dağıtsınlar diye peygamberlerle beraber kutsal kitapları ve adaleti, dengeyi, ölçüyü, tartıyı yerleştirecek ilkeleri indirdik.
Bir de sebeplerini-şartlarını yaratarak indirdiğimiz, oluşturduğumuz demiri yerküreye yerleştirdik, varlığını bildirdik. Onda büyük bir güç vardır. İnşaatta, ziraatta, sanayide, savaşta, barışta insanlara birçok faydaları vardır. Allah, kendisine ve gönderdiği Rasulüne, görmedikleri halde, gıyaben yardım edenleri, dinine sahip çıkan mü’min nesilleri tesbit etsin de, mükâfatlarını versin diye bütün bunları size verdi. Allah güçlü, kudretli ve hükümrandır.”
Bu manaların her birini kullanıldıkları yerlerde, hem hazırladığım lügatte, hem mealimde görebilirsiniz.
Kur’an-ı Kerim çok manalı az kelimeyle oluşturulmuş ilahi bir kelamdır. Benim mealimde yorumlu mana verilmediği gibi, lügat manaları da esnetilmemiştir. Bazı ayetlere ve bazı kelimelere birden fazla mana verilmiştir. Çünkü ayetler birden fazla manaları ihtiva eder. Böyle ayetlere bir mana vererek geçiştirmek Kur’an-ı eksik manalandırmak olur.
Ayetlerde görüldüğü gibi, inzal: indirme, ağırlamak, yerleştirmek, sebeplerini-şartlarını indirerek  oluşturmak, sebeplerini-şartlarını oluşturup indirerek yaratmak, sebeplerini-şartlarını oluşturarak hazırlayıp indirmek manalarında kullanılmıştır.
Ahmet Tekinin Mealinden. kuranmeali.com a bakınız.