Türkiye’de son yıllarda hiç geçmeyen bir moda...
Duymaktan, görmekten, okumaktan usanç getirdiğimiz terâne:
“Kitab okuma kampanyası...”
Bu modayı herkes tâkib ediyor.
Fakat bir yandan da “Benim kampanyamın adı başka olsun.” diyor.
Herkesin lâcivert kot pantolon alırken “Ama benimkinin tonu farklı olsun.” demesi gibi...
Ne kadar değişik olabilirsin?
“Ton”lar farklı olsa da “don”lar hep aynı...
(Burada “don” kelimesini “iç donu” olarak değil, asıl mânâsında, yâni “elbise” yerine kullandım. Unutulup gidiyor.)
***
Alın size, Türkiye’de tertîb edilmiş olan “okuma kampanyaları”ndan bir demet...
Bunlar internetten bir çırpıda bulduklarım:
“Samsun İçin Okuma Vakti / Elâzığ Her Yerde Okuyor / Malazgirt Okuyor / Kitap Kardeşliği / Kitap Okuma Saati / Kurs Öncesi Kitap Okuma Etkinliği / Al Götür, Oku Getir / Kitabını Getir, Ayracını Götür / Boyun Kadar Kitap Oku / Kitabım Yanımda / Eğitim İçin Bir Kitap da Sen Koy / Çalışkan Arılar Sınıfı Kütüphâne Oluşturuyor / Okuma Kültürüne Ulaşanlar Topluluğu: Okut / Kadın Okursa Dünya Değişir / Annem Benim İçin Okuyor / Saat 20’de 20 Dakika / Kıraathânede Kitap Okuma Kampanyası: 1 Saat Okuyana Çay Kahve Bedava/ Okuyan Kazanır / Okudukça Çoğalsın Yapraklarımız / Okuduğumu Anlıyorum / Önce Ben Okuyorum / Zeytin Dalı Okuma Evi ve Sanat Atölyesi / Kütüphânemiz İçin El Ele / Okumak Güzeldir / İnsan Her Yerde Okur / Bir Sayfa da Sen Çevir / Toplu Taşımada Kitap Okuma Farkındalığı / Kitap Her Türlü Okunur / Kitap Okuma Köşesi / Kitap Kurdu Okuma Kampanyası / Bana da Zaman Ayır / Oku, Bilinçlen Türkiye, Umut Sende / Örnek Kişilikler Ödüllü Okuma Kampanyası...”
(Bir okuma kampanyası da sen düşünüyorsan burdan buyur, seç, al. Bir kelime değiştir, tamamdır.)
***
Ak koyunu gören, içi dolu yağ sanırmış.
Komşunun tavuğu komşuya kaz, gelini kız görünürmüş.
Okuma kampanyası başlatılırken ve bunlara tabela ararken de aynı manzara...
Benzer kelimelerle kopyalanmış isimler...
Artır, eksilt, ekle, kaldır, kes, yapıştır: bin bir ad...
(Özünü ve iç yüzünü değiştirmediğin bir şeyi değişmiş gibi göstermek istiyorsan onun ismini değiştir. Türkiye’de bu yol çok işe yaradı.)
Bu kitab okuma kampanyaları da öyle...
İsimler değişse de yapılan iş aynı.
Dışı eli yakar, içi beni yakar.
Burası bir yolgeçen hanı.
Bu taraftan, ey yoldaş!
Buyur, sen de gel!
Gel, vatandaş!
***
Papağan gibi sürekli tekrâr ediyor, kendi etrâfımızda dönüyoruz.
Komşuya bakıp kendimize ve yanımızdakilere ayar veriyoruz.
Yersiz taklitler yapmak için birbirimizi teşvik ediyoruz.
“Sürü psikolojisi: bandwagon effect” dedikleri gibi...
Bir nevî sosyal otizm...
***
Peki, bu işte ön ayak olanlar kimler?
Maalesef, başta MEB (Maarif)...
Nitekim mektepler ve dershâneler belli bir ders saatinde kitab okutuyor.
Çocuklar o saatte mecbûren okuyacak veyâ okur gibi yapacaklar.
***
Gelin, kitabın ortasından konuşalım.
Biz kitabı tersinden okuyoruz.
Neleri, kimleri okutuyoruz?
Araştıran var mı?
Bu işin faydası mı çok, zararı mı?
Soran var mı?
Gelişigüzel kitaplar okuyup okutunca ne kazanıyoruz?
Hesâb eden var mı?
Çocuk ve gençlerimizi hesapsız kitapsız bunca kitabın arasına salmak doğru mu?
“Oğlum, al eline bir kitap, otur yerine, oku! Kızım, fark etmez, oku yeter ki!”
Rastgele kitap deviren nesiller sonunda ne oluyor, acabâ?
Türkiye’de korkunç dalgalar hâlinde yayılan kötülükleri önlüyor mu?
Ortalıkta dolaşan cânî, hâin, kepâze, ikiyüzlü, sahtekâr, hırsız, yalancı, dönek, dolandırıcı, menfaatperest, fesatçı, fırsatçı, hayâsız, edepsiz, küfürbaz, sapkın, nâmussuz, şerefsiz, âdî, alçak, soysuz, cibilliyetsiz, şahsiyetsiz, para canlısı insanlar nerden geldi?
Peki, bunlar “hiç kitap okumayanlar” gürûhu mu?
Keşke öyle olsaydı!..
Çoğu senden benden daha çok okumuş bunların.
Ama okudukları ne acabâ?
Ne okursan sen “o”sun...
***
Bugün piyasada “kitap” nâmına her türlü kepâzelik yayılmış vaziyette...
Çünkü onları yazanlar da birer “insan” ve kaç çeşit “insan” varsa o kadar da “kitap” var.
“Melekten üstün” olan da var, “hayvandan aşağı” olan da...
Kitap yazanlar, kendi içindekileri boşaltıyor oraya.
İçlerinde ne varsa satırlara dökülüyor.
Cümle kuramayan da doğru duramayan da ağır oturamayan da akıl erdiremeyen de fikir yeldiremeyen de kitap yazıyor.
Cilâlatılmışı da boyatılmışı da dayatılmışı da oynatılmışı da otlatılmışı da satılmışı da kitap yazıyor.
Azıtan da tozutan da külyutan da sapıtan da çarpıtan da cıvıtan da kırıtan da sırıtan da kitap yazıyor.
Edepsizi de mektepsizi de nesepsizi de ipsizi de sapsızı da çapsızı da kitapsızı da üslûpsuzu da kitap yazıyor.
Ve bu kitapların hepsi bizim çocukların elinde...
“En çok okunanlar” listesine bir göz atın.
***
Bunca açık gerçeğe rağmen ha bire ezbere kampanya...
Oku, oku, oku...
“Her bulduğunu oku.” demek “Her bulduğunu ye.” demektir.
“Eline geçen her kitabı oku.” diyorsak “Önüne çıkan herkesle dost ol.” demiş oluyoruz.
Neyin okunduğunu-okunacağını adamakıllı kontrol edemiyorsan okutma.
Kitap da bir silâh kadar tehlikeli olabilir, unutma!
Silâhtan tek farkı var:
Kitap sinsidir...
***
Kitabı tersinden okumayalım...