Prof. Dr. Ersin Nazif GÜRDOĞAN

Akademisyen

engurdogan@gmail.com

Barışın Yolu Bilginlerin Yolu Değil Bilgelerin Yoludur

Dünyanın her şehrinde, kalabalıklarla birlikte yaşayan, ancak kalabalıkların rüzgarına kapılmayanların oluşturdukları, bilgi ve bilgelik adaları vardır. Bir bilge gönül zengininin, çekim alanında oluşan, korkudan ve karamsarlıktan uzak, bilgi ve bilgelik adalarında, insanlar iç dünyalarıyla birlikte, dış dünyalarını da zenginleştirirler. İç dünya güzelleşirken, dış dünya çirkinleşmez.
*
İstanbul başta olmak üzere, bütün Anadolu şehirlerinde, insanların iki dünyasını Cennete çevirmek için, bütün ömürlerini adayan bilgeler vardır. Onlar nerede olurlarsa olsunlar, çevrelerinde herkesin kolaylıkla ulaşabileceği, duvarsız, kapısız, herkese açık, bir bilgi paylaşım ortamı oluştururlar.
*
Bilgi ve bilgeliğin büyütüldüğü yerlerde, herkes bilene öğrenci, bilmeyene öğretici olur. Bilgelerin olduğu yerde, insanlara hem öğrenci, hem de öğretici olmanın verdiği gücün, bilincine varırlar.
Öğrenmesini öğrenmenin yeri, zamanı, yaşı yoktur. Öğrenmesini öğrenme beşikten mezara kadar devam eder. Her gün bilgilerini güncellemesini bilenlerden, hiç kimse usanmaz.
*
Dünyada bilgi ve bilgelik birikimi, bilimin burnuna halka takmasını bilen, akılları hem başlarında hem de gönüllerinde olan bilgelerle yeni boyutlar kazanır. Onlar bilimi aramazlar, bilim onları arar ve bulur. İki yanı keskin bir kılıç gibi olan bilim, bilgelerin elinde, hayatı yok etme yolunda bir silah değil, hayat verme yolunda bir ilaç olur.
*
Bilimin gelişmesiyle, görünen dünyadaki teknolojik başarıların, görünmeyen dünyayı yok sayarak, yeryüzünü Cennete dönüştürmesi bekleniyordu. Herşeyi bildiği, her sorunu çözeceği kabul edilen bilimin, insanlığa en büyük armağanı nükleer silahlar oldu, nükleer başlıklı füzeler oldu.
*
Seküler dünyanın tek yol gösterici olarak kabul ettiği, bilimin ürünü atom bombalarıyla Japonya'da, yüz binlerce suçsuz insanın hayatı yok edilmiştir. Japonya'da Japonlarla birlikte, bütün insanlık öldürülmüştür. Kutsal kültürle bağlarını koparan seküler kültür, bilimi yanına alarak, bütün dünyayı, Cehenneme dönüştürmeye devam ediyor. Bağdat, Şam, Halep, Saana, Gazze İleri silahlarla yakılmıştır, yıkılmıştır.
*
Kutsal kültürün doğruları değişmez, seküler kültürün doğruları ise, sürekli değişir. Bilimdeki değişmeler, en açık olarak, Fizik'te gözlenir. Fizik'teki yeni gelişmeler, bilimin değişmez sanılan doğrularını, bütünüyle değiştirerek, seküler kültürde büyük kırılmalara yol açmıştır.
*
Bilim yapısı gereği sürekli değişmek zorundadır. Bir dönemin doğruları, başka bir dönemin doğruları tarafından yıkılır. Dünün çözümleri bugünün sorunlarıdır. Görünen dünyanın değişen doğrularıyla, görünmeyen dünyanın değişmeyen doğrularına ulaşılamaz.
*
Kutsal kültürü “afyon” sayarak, bütünüyle hayatın dışına atan Sovyetler Birliğinin sonu, bilimi tek yol gösterici kabul eden, seküler kültürün de sonu olmuştur. Toplumlar değişen bilimin doğrularını, değişmeyen doğrular olarak kabul ederlerse, onları büyük bir boşluğa düşmekten, hiçbir güç kurtaramaz.
*
Savaşan dünyada, insanların iç ve dış dünyalarına anlam kazandıracak olanlar, bilimin burnuna halka takarak, onu bütün insanlığın hizmetine sunmasını bilen bilgeler olacaktır.
*
Her biri tek başına bir bilgelik adası olan, bilgelerin çevresinde, düşmanlıklar dostluklara dönüşür.
***
Bilgeler bilimi savaş yolunda değil, barış yolunda kullanırlar.
*
Dünyada bilim, bilgeliğin kaynağı olursa bilim olur.
*
Bilgeliğe dönüşmeyen bilim, savaşa dönüşür.
*
Bilgelik barışa, bilim savaşa, hizmet eder.