Aşırı kilonun sağlığımız açısından baş belası olduğunu artık bilmeyenimiz kalmadı sanırım. Kaliteli bir yaşam için, ideal bir kiloda olmamız gerekmektedir. İdeal kilo, herkesin kendi şahsına münhasırdır. Cinsiyete, boya, beslenme alışkanlıklarımıza, egzersiz yapma yoğunluğumuza göre farklılıklar gösterir.
Kaliteli yaşamda kilo ile savaşarak, strese girip, hayatın olumsuz yönde etkilenmesi sevimsiz karşılanır. Kilolarla savaşmak yerine, erkekler göbek, bayanlar da bel ve basen yağları ile savaşmalıdırlar. Çünkü sağlıklı olan ve kaliteli yaşamın gereklerini yerine getiren insanlarda, göbek ve basen yağları birikmez. Bunun yerine sağlıklı ve kaliteli kas ve kemiklere sahiptirler. Sağlıklı ve güçlü kas ve kemikler de iyi kilo basar, kişiyi sağlıklı ve enerjik kılar.
Peki neden kilo alıyoruz? Sebebi çok basit. Sağlıksız gıdalarla, dengesiz bir şekilde beslenip, vücudumuza lazım olan gıdalardan sonra geri kalanlar, göbek ve basene hemen yerleşerek; gerekli ve kaliteli hareketlerle yak(a)madığımız zaman, hoş geldin göbek… Yani yediğimizi yakamazsak kilo alırız. Lamı cimi yok…
Dengesiz beslenme, fast food tarzı hızlı beslenme, karbonhidrat ağırlıklı beslenme, cesamette küçük kaloride yüksek olan gıdaları fazla tüketmek, tekdüze beslenmek, stresli ve pimpirikli bir hayat yaşamak, saatlerce, TV, bilgisayar, cep telefonu başında atıl ve hareketsiz kalmak, olumsuz düşünce sahibi olup, bardağın boş tarafını görmek, amaçsız ve hedefsiz yavan bir hayat yaşamak vb. faktörler hızla kilo almamızın en temel sebeplerinden bazılarıdır.
Peki hataları yaptık ve kilomuz, vücut kitle indeksimizin normalinden olumsuz yönde hızla uzaklaşmaya başladı. Elbetteki 190-210 kiloyu buluncaya kadar, kapıdan pencereden sığmayacak hale gelinceye kadar, vurdumduymazlık yapmayacağız.
Öncelikle bir dahiliye veya metabolizma ve endokrinoloji uzmanına başvurup, kilo almamızın sebebini öğreneceğiz. Genetik midir? Hormonal bozukluklar mıdır? Dengesiz ve sağlıksız beslenme midir? Hareketsiz yaşam mıdır? Aşırı stres ve psikolojik sebepler midir?
Kilo almamızın gerçek sebebini öğreneceğiz. Öğrendikten sonra doktorumuzun ve ekibinin direktifleri doğrultusunda çözüm için harekete geçeceğiz.
Çözüm için asla yapmayacaklarımız:
Asla piyasada diyet diye adlandırılan hiçbir programa dahil olmayacağız ve paramızı kaptırmayacağız. İçeriği ne olursa olsun tek düze beslenmeye asla başvurmayacağız. En yararlı bile olsa aynı ürünle uzun süre beslenmenin inanılmaz zararları bulunmaktadır. Çünkü vücudumuz çeşitli, dengeli, faydalı ürünlerle beslenmemize ve hareketli bir yaşama odaklıdır.
Çayla, çorbayla, vitaminle, hapla, sözde mucize karışımlarla, bakanlık onaylı sözde mucize janjanlı ambalajlara sarılmış baya da cebimize göz dikmiş, binbir derde deva diye satışa sunulan hiçbir madde ile kilo yönetimi olamaz, olmaz.
Aç kalarak asla kilo verilmez. Oruçta herkes bunu deneyimlemiştir sanırım. Ha kilo verilir, ancak bu en tehlikelisidir. Aç kalarak kilo vermeye çalışan bir insan kas ve kemiklerden verirken, yağlar olduğu gibi kalır ve vücut biçimsiz bir hal alır, bağışıklık -ümmin sistemi çöker. Vücudun sağlamlığını ve orantısal güzelliğini sağlayan kas ve kemikler cesametini kaybeder.
Üstelik vücudumuz, uzun süre açlık halinde, kıtlık var alarmı alarak, vücuda zor zamanlarda kullanmak üzere gereksiz ve fazladan yağ depolar. Bunlar da ilave kilo demektir.
Kilo vereceğiz diye, aşırı kaygı ve endişe yüklenerek, kılı kırk yararak, onu yemem bunu yemem – ay hayatım diyete girdim vb. diyerek, milletin keyfini ve davet sahibinin güzel beklentilerini heba etmemeliyiz.
Peki neler yapmalıyız:
Öncelikle sağlıklı ve normal kiloda bizi dünyaya getiren Yüce Rab'bimize sonsuz şükredeceğiz. Onun bize sağlıklı olarak verdiği emanet vücudumuzu hovardaca kullanıp, dünyanın 1/3 ünün açlıktan öldüğü dünyada, sağlıksız ve dengesiz beslenerek obez olup, çalışma hayatına havlu atmamalıyız.
Mutlaka az yiyerek beslenmeliyiz. Mideyi üçe bölüp gıda, su ve havaya pay etmeliyiz. Suyu çok içmeliyiz. 1/3 de bırakmamalıyız.
Protein, karbonhidrat, yağ ve moral dengesini çok iyi kurmalıyız. Üç ana, iki de ara öğününde yiyeceklerimizi çok iyi seçmeliyiz. Ağıııır - ağıııır yiyerek, en az her lokmayı 24 defa çiğneyerek, sofranın her yerine özenerek, yemeklerimizi bir şölen havasına dönüştürerek yaşamımıza değer katmalıyız.
Vücudumuzun yapı taşları olan ve yedeği olmayan yağsız kırmızı eti, haşlama ve fırın yaparak haftada bir kez mutlaka yemeliyiz. Veganmış, Vejeteryanmış, bu saçmalıklara prim vermemeliyiz.)
Doğal sebze ve meyvelerle mevsiminde beslenmeliyiz. Doğal antibiyotik olan soğan, sarımsak, ev turşusu, ev yoğurdu, peynir, çökelek, kefir gibi gıdalarla barışık olmalıyız. İşlem görmemiş kuruyemişlerle de.
23 de yatıp sabah erken kalkarak kaliteli bir uyku uyuyup, vücudumuzun kendisini yenilemesine ve mutluluk hormonları üretmesine katkı sağlamalıyız.
En önemliyi en sona bıraktım. HAREKET ve EGZERSİZ. Düzenli, kararlı, istikrarlı, açık havada yapmamız gereken hareketliliği göstermediğimiz zaman; yediklerimizin fazlasını her gün yakmadan sağlık da yok, fitlik de yok.
Salonlarda yüksek paralar ödeyerek, ter kokusu içerisinde spor da olmaz, egzersiz de. Mutlaka temiz hava ve oksijen gerekir. Yüzelim, yürüyelim, dans edelim, ip atlayalım, oynayıp zıplayalım.
SAĞLIKLI VE KALİTELİ YAŞAM DİLERİM.
Selam, sevgi ve dualarımla. Allah’a (cc) emanet olunuz.