Osmanlı Devleti’nden günümüze uzanan en büyük sorunlardan biri eğitim konusudur. II. Mahmut’un başlatmış olduğu reformlarla birlikte yol aldırılmaya çalışılan eğitim, devrin Maarif Nazırı Emrullah Efendi’nin “Bu mektepler olmasaydı maarifi ne güzel idare ederdim” sözüyle birlikte sancılı bir şekilde devam etmiş, Osmanlı’nın çökmesinden sonra kurulan genç Türkiye Cumhuriyeti her konuda olduğu gibi bu yaraya da parmak basmıştır.
Atatürk’ün önderliğinde başlatılan çalışmalarla milli maarif politikası benimsenerek Tevhidi Tedrisat Kanunu çıkarılmış, “Yaparak öğrenme” metodu ön plana alınarak bu konuda ciddi adımlar atılmıştır.
Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti ulaşım, elektrik, sağlık, sanayi, tarım, gibi konularda olduğu gibi maarif konusunda da ciddi sorunları olan bir mirası devralmıştır.
1927 yılında Erzurum merkezde on üç ilkokulun bulunması ayrıca 1000’den fazla köyde 50 ilkokulun mevcudiyeti o günün eğitim tablosunu göstermesi açısından son derece dikkat çekicidir.
Cumhuriyet’in ilk yıllarından itibaren eğitim ve öğretim programlarıyla ilgili ciddi çalışmalar yapılırken, bir taraftan da ülkenin parlak beyinli gençleri Avrupa’ya gönderilmiştir.
Bu gençler arasında Hilmi Ziya Ülken, Ali Fuat Başgil, Nurettin Topçu, Samet Ağaoğlu, Necip Fazıl Kısakürek, Ziyaattin Fahri Fındıkoğlu, Mümtaz Turhan, Enver Ziya Karal, Ahmet Kutsi Tecer, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Sebahattin Eyüpoğlu, Remzi Oğuz Arık gibi Türk düşünce tarihine ve siyasetine damgasını vurmuş önemli isimler bulunmaktadır.
Bu grup içerisinde Ziyaattin Fahri Fındıkoğlu, Mümtaz Turhan, Nurettin Topçu gibi Erzurumluların olması önemli bir ayrıntıdır.
Yurt dışındaki eğitimlerini tamamlayan bu gençler, ülkenin maddi ve manevi inşası için Anadolu’nun muhtelif yerlerine dağılarak güzel hizmetlerde bulunmuşlardır.
Vatan sevgisiyle yürekleri çarpan bu gençlerden Remzi Oğuz Arık, Erzurum’da öğretmenlik yapan ünlü isimlerden biridir.
Maarifimizin bin bir derdi olduğunu söyleyen Arık, bu sorunları, görmesini bilen gözlerin, duymasını bilen kulakların, sızlamasını bilen vicdanların idrak edebileceğini belirterek, sözü öğrenci ve mektep sayısına getirir. Kışla gibi mekteplerde sporun, müziğin olmadığını, yabancı dil eğitiminin bulunmadığını, memleket görgüsünün yokluğunu, her türlü teknolojiden habersiz ve dünyadan kopuk bir anlayışın hakim olduğunu vurgulayarak böyle bir düzende öğrencilerin yarı aç, yarı tok eğitim gördüklerini anlatır ve bu manzaraya işaret ederek vicdanlara seslenir.
Vatanına karşı yüksek bir sorumluluk duygusu taşıyan Arık, Türk Milliyetçiliği fikrinin önemli savunucularından olup, Anadoluculuk fikir hareketinin öncülerinden biridir.
Ömrünü ülkesinin refahı ve mutluluğu için adayan Arık, Anadolu’yu adım adım dolaşmış sorunları tespit edip, çözümler aramış gördüğü olumsuzlukları da cesur bir dille eleştirmiştir. Anadolu için yanıp tutuşan Arık, hayatı boyunca “Bu gün Anadolu için ne yaptın?” sorusunu kendisine ve çevresindekilere sormuştur.
Ülkenin kalkınması konusunda yeni bir efkar-ı umumiyenin oluşması gerektiğini savunan Arık, memleket meselelerini kendine dert edinmiş Nurettin Topçu gibi ahlakçı bir görüş savunmuştur.
Anadolu’yu dava sahibi örnek insanların yükselteceğine inanan Arık, vatan ve demokrasi konusunu bir arada tutmuş, köycülük fikrini benimseyerek bu konuda reçeteler sunmuştur.
“Türkiye’yi gezin ve dört bucağını gönlünüze kazıyın” diyen Arık, kara sevda misali aşık olduğu Anadolu’nun her köşesine gitmiş, bu zengin kültür yuvasına olan hayranlığını yazılarıyla dile getirmiştir.
Arık’ın bu yazıları içerisinde Erzurum hakkındaki övgüsü son derece anlamlı ve güzeldir Arık. Dadaşlar diyarını, “ANADOLU’NUN DOĞUSUNDA, EŞSİZ DAĞLARA DİŞLERİNİ SIKAN, GEREKİRSE, MÜTECAVİZE BU DİŞLERİ GÖMEN BİR EFSANE ASLANI GİBİ DİŞ DİŞ YÜKSELEN ERZURUM!.
TARİHİNİN ESKİLİĞİ İLE YERİN DİBİNE AYAKLARINI BASAN, GÖMDÜĞÜ ŞEHİTLERİYLE TOPRAKLARININ İLİKLERİNE KADAR TÜRK OLAN, ŞEHİTLERİNİN GÖĞE YÜKSELEN RUHLARIYLA BAŞI GÖKLERE DEĞEN ERZURUM!
TARİHİMİZİN HER DEVRİNDE BİZİM OLAN, BİZİM KALAN VE ASIL UNUTULMAZ TARAFI: BİZİ EŞSİZ BİR BÜYÜKLÜKLE, DOĞRULUKLA TEMSİL EDEN ERZURUM!
VERDİĞİ ŞEHİTLERİN SAYISI, BU ÜLKEYI AYAKTA TUTMAK İÇİN YIKILAN YUVALARININ SAYISI BİLİNMEYEN, BU KAÇ KERE GAZİ ERZURUM!
EBEDİ TEK PARÇA BİR TÜRKİYE GÖRMEYE HASRET ÇEKE VATANSEVERLERİNİN AYAĞA KALKMAK İÇİN, ÜZERİNDE BİR TAHT GİBİ YÜKSELDİĞİ EŞSİZ, YÜKSEK YAYLAMIZ ERZURUM!
SOYSUZLAŞMAYANLARIN, BÜYÜK TARİH MACERASINI, SOYUMUZUN SINIR ARDINDA KALANLARINI BÜYÜK BİR ŞUURLA GÖZDEN GEÇİRMEK İÇİN TIRMANDIĞI, YÜKSEK VATAN KULESI ERZURUM!
NİHAYET.. KADINI AYRI, ERKEĞİ AYRI DESTAN YARATAN VE DÜNYA ORDULARININ KAÇ KERE, KAÇ KERE İMRENDİĞİ TÜRK ORDUSUNU, AZİZİYE TABYALARINDA KENDİSİNE HAYRAN BIRAKAN YİĞİT, ERKEK ERZURUM!” sözleri ile anlatır.
1899 yılında Adana’nın Kozan ilçesinde doğan Remzi Oğuz Arık, 17 yaşında gönüllü olarak Birinci Cihan Harbi’ne katılacak kadar milli duyguları ve vicdani sorumlulukları yüksek olan bir Anadolu çocuğudur.
İstanbul Edebiyat Fakültesi’nde felsefe eğitimi gören Arık, bir müddet öğretmenlik yapmış
ve1926 yılında Paris’e gitmiş, Sorbonne’da sanat tarihi ve arkeoloji eğitimi görmüş, dönüşünde
arkeoloji uzmanı olarak göreve başlamış, müze müdürlüğü yapmış ve Anadolu’da kazılarda bulunmuştur.
1939 yılında profesör olan Arık,1949 yılında Ankara İlahiyat Fakültesi’nin kurulmasında rol almış ve ülkede ilk olarak İslâm Sanatları Tarihi bölümünü kurmuştur.
Hayal ettiği Anadolu’ya hizmet etmek için siyasete giren Arık,1950 yılında Seyhan Milletvekili seçilmiştir.
Siyasette umduğu ortamı bulamayan ve düş kırıklığına uğrayan Arık, milletvekili olduğu Demokrat Partiden istifa etmiş,1952 yılında Türkiye Köylü Partisi’ni kurmuştur.
54 yıllık ömrünü ülkesine ve onun geleceğine adayan Remzi Oğuz Arık, “Oluş”, “Çığır”, “Dönüş”, “Hareket”, “Millet”, “Gurbet” isimli dergiler çıkararak kendi düşünce ve fikirlerini yayımlamıştır.
Hayattayken “Köy Kadını” ve “İdeal ve İdeoloji” isimli iki kitabı yayınlanan Remzi Oğuz Arık’ın tüm eserleri 1974 yılında Hareket Yayınları tarafından “Coğrafyadan Vatana”, “Türk İnkilâbı” ve Milliyetçiliği”, “İdeal ve İdeoloji” isimleri altında üç kitapta toplanmıştır.
Remzi Oğuz Arık’ın tüm eserleri en son olarak hemşehrimiz Ezel Erverdi tarafından tekrar bir araya getirilerek fikri yazıları “Coğrafyadan Vatana” sanat ve arkeoloji yazıları “Türk Sanatı ve Arkeoloji Yazıları, siyasetle ilgili yazıları da “Siyasi Yazılar, Konuşmalar ve Türkiye Köylü Partisi” isimleriyle üç kitap halinde Dergah Yayınları’ndan çıkarılmıştır.
Arık, 3 Nisan 1954 yılında geçirdiği bir uçak kazasında vefat etmiştir. Mekanı cennet olsun.
Kaynakça,
Arık Remzi Oğuz, Coğrafyadan Vatana
Fikri Yazılar, Dergah Yayınları, İstanbul,2017
Arık Remzi Oğuz, Türk Sanatı Ve Arkeolojisi Yazıları, Dergah Yayınları, İstanbul, 2017
Küçükuğurlu Murat, Türk Siyasi Tarihinde Erzurum 1923-1950, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2012 Erdal Güzel