Son zamanlarda birkaç oy daha fazla almak için yapılanları görmek gerçekten acı verici, kendileri için de yüz karası!
Gaziantep'te bayram hutbesinde bir imam kalkmış, Türk İstiklal Savaşı'nı kastederek "Ne kahramanlıkları kardeşim, hepsi yalan, keşke o savaşı kaybetseydik, belki Osmanlı'yı yeniden kurardık" diyor. Türk İstiklal Savaşı'na düşman olmuş. Acaba kimin adına? Sizin değil!
İstanbul'da bir belediye başkanı ise temiz bir vatan evladını karalamak için 'Ekrem İmamoğlu nereli? Pontuslu...' diyor. Olmayan aklı sıra Yunanlı iması vererek rakibine düşmanlık yapmaya kalkışıyor. Aslında Yunan'a dostluk, bütün Türk milletine düşmanlık yapmış oluyor!!! Bütün Trabzon'a ve Karadeniz'e Yunanlı diyor. Karadeniz haklı olarak isyan etti!
Yunanistan bize karşı hiç savaş kazanamadı fakat bizden alarak topraklarını dört buçuk katı büyütebildi. Yenildi, toprak kazandı!
Bazı kuş beyinliler ise hiç okumuyor, hiç tarih bilmiyor.
Dedelerimiz vatan için şehit olurken, bugünkü yüzsüzlerle aynı ruhu taşıyanlar İstanbul'umuzun işgalinde fetva yazıyorlar ve İngiliz uçaklarıyla havadan halka dağıtıyorlardı. Neymiş? İstanbul'u işgal eden Yunan ordusu halifenin ordusuymuş. Bunu şeyhülislam yazıyordu. İşte bunlar bu kadarcık yani maskeli Müslüman idiler. Halen nesilleri bitmemiş demek ki!
1995 yılında Yunanistan bir kanun çıkartarak 19 Mayıs 1919'u Karadeniz'de Pontus Soykırım Günü, 9 Eylül 1922'de İzmir'i işgal eden Yunan ordusunun yenilip denize dökülmesini ise Küçükasya (Anadolu) Pontus Soykırımı Günü olarak kabul etmişlerdir.
Aynı yıl Melina Mercouri isimli dünyanın çıplak tanıdığı meşhur bir artisti ABD'den getirip Kültür Bakanı yaptılar. Bu kadına "Kaybedilen vatanlar" propagandası yaptırdılar. Daha sonra "Unutulan Vatanlar" dediler, bulduk "Pontus" tadır dediler. Daha birçok dikkat çekici propaganda, film, afiş, duyuru, yalan, tanıtım faaliyetlerine giriştiler. Bunların niyetleri çok açık, anlaşılıyor, ya içerdekiler...!
8 haçlı seferinden 7 tanesi doğrudan bize karşı yapılmıştı. Sadece 4. Haçlı Seferi İstanbul'a karşı yapıldı. Adı: "Batı Roma'nın İstanbul'u işgali" idi. Sebebi: İstanbul ile uzak yakın ilgisi olmayan ve sadece Mora yarımadasında yaşayan Yunanlıların kültürel olarak kripto adamlarla İstanbul'daki kültürel propagandalarını kırmak idi. Bunun için 64 yıl İstanbul'u işgal ettiler. Soru şu: Daha o tarihlerde İstanbul'a giremeyen Yunanlılar Karadeniz Bölgesi'nde oturabilirler miydi?
Halen devam eden kültürel ve siyasi bir savaş söz konusudur. Herkes açıkça safını tutmak zorundadır. Çünkü, vatanın yedeği yoktur. Aptallığın da kimseye faydası olmaz. Papazlar dostluk kardeşlik diyor, izin istiyorlar, veriliyor, geliyor ayin yapıyorlar, giderken dünyaya karşı "katledilen atalarımızın ruhlarına dua ettik" diyorlar, biz gene izin veriyoruz... Bu aptallık zinciri devam edip gidiyor! Atina'da cami açacağız diyerek bizim idareciler bizi kandırıyorlar! İyi de senin Atina'da gözün yok ki, cami açsan ne olur, açmasan ne olur?
Fesli sahte alim Kadir'i herkes biliyor artık, öldü gitti. Sakarya Savaşı'nı keşke Yunan kazansaydı diye bağırıp duruyordu. İyi de onu ziyarete gidenlere ne demeli?
Kendi istemediği, hiç te sevmediği (!) halde tabutuna neden Türk bayrağı sarıldığı da anlaşılamadı.
Bilim adamları görevlerini yapıyorlar. Bazı özel üniversitelerdekiler hariç! Biraz da siyasal İslamcılar hariç!
Ciddiyetle üzerine eğilmemiz gereken bir mesele söz konusudur.
Okumak, araştırmak, düşünmek zorundayız.
Bu konuda birçok kitap yayınlandı. Yeni basılan kitabı sizlere tavsiye ediyorum:
"KARADENİZ'DE İSYAN, MÜBADELE VE PROPAGANDA"
Kitabın yazarlarını, çok değerli bilim adamları Prof. Dr. İsmail Hakkı Demircioğlu, Prof. Dr. Rahmi Çiçek ve Prof. Dr. Mehmet Okur'u gönülden tebrik ediyorum.
Milli görev yaptılar.
Lütfen, hepimiz öğrenerek görevimizi yapmalıyız diye düşünüyorum!
Bu konuya devam edeceğiz.