Türklerin Asya'dan Avrupa'ya yürüyüşlerinde, Fatih'in bütün Müslüman devletlerin “Kızıl Elma”sı olan İstanbul'u alması, dünya tarihinde köklü dönüşümlere yol açmıştır. İstanbul'un Türklerin eline geçmesiyle, Roma İmparatorluğu ömrünü tamamlamıştır, “Ortaçağ” sona ermiş, “Yakınçağ” başlamıştır. Doyma bilmez bilgi ve bilgelik arayıcısı olan Fatih, dünyanın ilk ve tek “çağ açan” ve “çağ kapayan” sultanıdır.
*
Türkler, Yahya Kemal'in, “Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul! / Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer. / Ömrüm oldukça, gönül tahtıma keyfince kurul ! Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer” diyerek, anlattığı İstanbul'u, sur içine sıkışmış harap bir şehir devleti olarak teslim almışlardır. İstanbul Roma İmparatorluğu'nun ömrünü uzatmak için, Konstantin tarafından “İkinci Roma” olarak kurulmuştur. “Birinci Roma”nın kısa işgali sırasında en büyük yıkımı yaşamış, yeniden inşa edilememiştir. Konstantiniyye Türklerin elinde İstanbul olmuştur.
*
Avrupa'nın Asya ve Afrika'ya yürüyüşü, İslam'ın doğuşuyla durdurulmuştur. İslam'ın ilk yıllarında, Araplar Irak, Suriye, Filistin, Türkistan, Anadolu, Mısır, Kuzey Afrika ve İspanya'ya uzanarak, Türklere İstanbul'dan sonra Viyana'nın da kapılarını açmışlardır. İslam'ın ilk yıllarındaki mucizevi gelişme, Osmanlı'nın ilk yıllarında da görülür. Üç sultan: Fatih, Yavuz, Kanuni, Üç başkent: Bursa, Edirne, İstanbul, Türklerin “Cihan Devleti”, Osmanlı ülkesinin mimarlarıdır.
*
Osmanlı Devleti'nin uzun ömürlü olmasının kaynağında, derin bir tarih bilinci, zengin bir düşünce birikimi ve eşsiz bir eylem gücü vardır. Fatih medeniyetlerin harman olduğu İstanbul'da, yeni bir medeniyetin temellerini atmıştır. O Ayasofya'nın kubbesindeki haçı hilale dönüştürmekle yetinmemiş, Roma'dan kalan harabelerin üzerine Fatih medreselerini ve camisini inşa etmiştir. “Ilımlı, yalın, özentisiz” bilinen Sultan, her eyleminde medeniyeti iman için bildiğini vurgulamıştır.
*
Fatih “Bendeki bu sevinci görürsünüz, Konstantiniyye fethine sevinir sanman, Akşemseddin benim zamanımda olduğunu sevünürün” demekten mutluluk duyar. Cahit Tanyol'un “Fetih Destanı”nda vurguladığı gibi: Osmanlı Devleti'nde, “Düşünceyi, yeni bir dünya ve devlet görüşünü Akşemseddin, eylem ve yaşantıyı da Fatih temsil etmektedir.” Bir devlet yöneticisi, düşüncenin dervişi eylemin velisi olmazsa, tarihte kendisine sağlam bir yer açamaz.
*
Osmanlı toplumunun temellerinde, devletin sultanlarından daha çok Dergah kültürünün sultanları vardır. Edebali”siz, Emir Sultan'sız, Hacı Bayram'sız, Akşemseddin'siz, Hacı Bektaş'sız, Eşrefoğlu'suz, üç kıta ve iki denizde söz sahibi olan, bir Osmanlı Devleti olmazdı. Türkler, Sinan ile şehirleri, Yunus ile gönülleri fethetmişlerdir.
*
Düşünce eyleme, eylem düşünceye, yeni boyutlar kazandırır.
*
Düşüncesiz eylem etkisiz, eylemsiz düşünce güçsüz olur.
*
Yakınçağı açan Fatih, düşüncenin dervişi eylemin velisidir.
*
Dünyada “Kişiler 'keramet'le değil, 'feragat'le veli olurlar.”
*
Fatih İstanbul'u fethetmez, İstanbul Fatih'i fetheder.
*
İstanbul'da Eyüp Medine, Üsküdar Mekke toprağıdır.
*
Kadıköy İstanbul'un Kudüs'e açılan kapısıdır.
*
Kudüs Osmanlı barışının simgesidir.