Büyük İskender ile Roman Diyojen’in meşhur diyaloğunu bilirsiniz. Büyük İskender yanındaki adamlarına, Diyojen’i göstererek bu adam kimdir diye sorar ve onun bir filozof olduğunu öğrenir. Felsefeye karşı ilgisi olan Büyük İskender Diyojen’in içinde bulunduğu fıçıya doğru yaklaşır. Güneşin vurduğu fıçı içinde mayışmış bir şekilde yatmakta olan Diyojen’e kendisini tanıtır ve bir şey isteyip istemediğini sorar. Roman Diyojen o anda tarihe geçecek sözü söyler; “Gölge etme başka ihsan istemem.” Bu söz üzerine büyük İskender yanındaki adamlarına dönüp şunu söyler. “Eğer İskender olmasaydım, Diyojen olurdum.” Roman Diyojen’in büyük İskender’e bu tarihi ayarı, dünyevi değerleri ne kadar küçümsediğini göstermesi bakımından insanlığa verilmiş bir mesajdı.
Roman Diyojen’in dönemin büyük hükümdarı karşısında benden ne istiyorsun sorusuna senden ne isteyeceğim benim güneşim var gölge etme yeter demesinden hepimize bir pay düşüyor diye düşünüyorum. Bizimde güneşimiz var ama felsefi yönümüz zayıf sanırım, belki bir gün bizde birer Diyojen oluruz diyelim ve asıl konumuza girelim.
GES’ten gelen enerji…
Bugün sizlere Türkiye’nin güneş enerjisinden yeteri kadar faydalanamadığı gerçeğini anlatacağım. Türkiye’nin yenilenebilir ve temiz enerji kaynakları arasında güneş enerjisi çok önemli bir potansiyele sahip. Ancak biz bu potansiyelden yeteri kadar faydalanamıyoruz. Güneş görmeyen Almanya bizden 46 kat fazla enerji üretiyor biz neden yeteri kadar üretemiyoruz? Sanırım biraz Diyojenimiz eksik ondan olabilir!
Güneş görmeyen Almanya GES’ten ( Güneş enerji santralleri ) enerji üretirken biz HES’ler ( Hidroelektrik santral ) inşa ederek doğayı katlediyoruz. Halbuki GES üzerine yoğunlaşsak güneş enerjisinden yeteri kadar faydalanacağımızı görebiliyoruz. Enerji Sanayicileri ve İşadamları Derneği (ENSİA) Türkiye’nin güneş enerjisinde çok büyük bir potansiyeli kullanamadığına dikkat çekiyor. ENSİA’ya göre; ülkemizdeki mevcut konutların büyük çoğunluğunda çatılar; yön, açı ve binaların statik taşıyıcı güçleri dikkate alındığında GES projelerine uygun değil.
Bu bağlamda; yeni yapılacak tüm binalar ve fabrikaların çatıları fotovoltaik güneş enerjisi panellerine uygun inşa edilmeli. Tüm siyasi partilerin ortak insiyatifi ile İmar yasalarında süratle gerekli değişiklikler yapılmalı ve zorlayıcı hükümler getirilmeli. Belediyelerimiz de hem kanunların yapımında hem de uygulamada belirleyici olmalı. İnşaat ruhsatı verirken, binanın ya da fabrikanın GES panellerine uygun projelendirildiğine dikkat etmeli ve görüntü kirliliği oluşmamalı.
Türkiye’nin güneşi Balkanlar’a kaçıyor…
Türkiye son yıllarda GES projelerine odaklanmıştı ancak dövizdeki önlenemeyen yükseliş, işletme maliyetlerindeki artış, güneşteki kapasite sorunu, devlet desteklerinin yetersizliği yatırımcıyı ülkeden kaçırdı. Bu bağlamda; yatırımcı ucuz finansman maliyeti ve yüksek devlet desteklerinin olduğu Afrika, Ukrayna ve özellikle Balkan ülkelerine gitmeyi tercih ediyor.
Güneş Enerjisi Yatırımcıları Derneğinin yaptığı açıklamaya göre; Bundan 5 yıl önceye gittiğimizde Türkiye güneş ve rüzgar’da hızlı bir yatırım sürecine girmişti. Ancak ekonomideki dalgalanma son 1 yılda enerji sektörünün tümünü etkiledi. Yatırımlar durdu. Yeni adımlar atılmıyor. Oysa yenilenebilir enerji sektörünün sürdürülebilir bir yapıda olması ülke ekonomisi için çok önemli. Hem ekonomik şartlardaki bozulma hem de maliyetlerin artması yerli yatırımcıların daha kolay yatırım yapacakları Afrika, Balkanlar ve Ukrayna gibi pazarlara gitmesine neden oluyor. Buradaki bilgi birikimi devlet desteklerinin çok yüksek olduğu bu ülkelerde kullanıyor. Son zamanlarda çok sayıda Türk şirketi özellikle Balkanlara gitmeye başladı. Yatırımcı, yatırım kararını verdikten sonra fizibilitesine etki edecek her hangi bir mevzuatsal değişikliğin olmamasını istiyor. EBRD ve IFC (Uluslararası Finans Kurumu) gibi kuruluşlar tarafından verilen ucuz kredilerin yerli katkı engeline takılmaması da yatırımcıların tercihlerinde büyük rol oynuyor.
Görüldüğü üzere yatırımcıların yurtdışında başka pazar arayışına girmesindeki en temel etken, Türkiye’deki kapasite problemi ve ihale süreçlerindeki belirsizlik. Bu bağlamda; İmar yasasında gerekli değişikliklerin hızlı bir şekilde yapılıp zorlayıcı hükümlerin getirilmesi önem arz ediyor. Belediyelerimiz inşaat ruhsatı verirken, binaların GES panellerine uygun projelendirilmesine dikkat etmesi gerekiyor. İhale süreçlerindeki belirsizliğin ortadan kalkması yatırımcının ülkede kalması bakımından önemli bir unsur olarak görülüyor.
Türkiye enerji talebinin önemli bir bölümünü güneş ve diğer yenilenebilir kaynaklardan karşılayabilir. Coğrafi konumumuz gereği güneş enerjisinde en şanslı ülkelerden biriyiz. Her şeyimiz var çok şükür tek eksiğimiz gölge etme başka ihsan istemem diyecek bir Diyojen lazım…