Atilla ÇİLİNGİR

Yazar

KKTC’de Yeni Hükümet Kurulurken…

‘’15 yıl önce 1 Mayıs 2004 tarihinde Rum tarafının Kıbrıs sorunu çözülmeden ve üstelik de çözümüne bilerek ve isteyerek engel olduğu halde Avrupa Birliğine tek yanlı olarak üye yapılmasının ne kadar yanlış bir karar olduğunun aradan geçen bu kadar yılda çok daha net şekilde ortaya çıkmış, bu yanlış kararın bedelini esasen Kıbrıs Türk Halkının ödemiştir.

Bu haksız AB üyeliği bu uluslararası örgütün kendi değerlerine ters düşmek pahasına yapmış olduğu adil olmayan bir davranıştı ve geçen 15 yılda bunun faturasını esasen biz Kıbrıslı Türkler ödedik. Bu öngörüsüzlük Kıbrıs sorununun çözümünden daha da uzaklaşmamıza neden oldu, Kıbrıs Rum tarafının kendi konfor alanını daha da bir güvenceye almasına yol açtı. Kıbrıs sorunu çözülmeden de istediklerini elde edebileceği güvencesi kendisine AB tarafından verildiği için üyeliği ertesinde Kıbrıslı Türklerle ilgili her konuda ya engelleyen ya da geciktiren bir misyon yerine getirmiştir.’’

Yukarıdaki açıklama KKTC’deki HP Genel Başkanı, Sn. Kudret Özersay ’a aittir. Bir önceki hükümetin Koalisyon ortaklığı döneminde Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı görevini yürütürken AB icraatlarına yönelik görüşleridir.

Sn. Özersay’ı henüz partisini kurmadan önce İstanbul’da KTKD’de Kıbrıs müzakerelerin çözüm sürecine yönelik vermiş olduğu konferansta tanımıştım. Müthiş bir sinerjiye sahip, konusuna hâkim mükemmel bir uluslararası ilişkiler uzmanı olduğunu gözlemlemiştim. O süreçte henüz milletvekili de değildi. Ama Sn. Özersay 12 yıllık müzakere görevi sırasında üç farklı KKTC Cumhurbaşkanı, dört farklı Kıbrıs Rum lideri ve iki Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ile aynı müzakere masasında bulundu. Görevi sırasında Londra, Atina, Moskova, New York, Washington, Brüksel, Paris ve Berlin gibi dünya merkezlerinde KKTC Cumhurbaşkanlığı adına diplomatik faaliyetlerde bulundu ve Kıbrıs Türk tarafını temsil etti. Bu müthiş tecrübe, bu gencecik profesörümüzü KKTC’de siyaset arenasında hızla parlattı, söz sahibi yaptı ve Kıbrıs Türk Halkını uluslararası ilişkilerde başarıyla temsil edebilecek en nitelikli uzman seviyesine taşıdı.

Halkın Partisi ile birlikte, KKTC’de en çok milletvekiline sahip Ulusal Birlik Partisi genel başkanı Sn. Ersin Tatar başkanlığında kurulacak olan yeni hükümetin, önümüzdeki süreçte birçok başarıya imza atacağını şimdiden söylemek oldukça gerçekçidir.

Çünkü 50 kişilik KKTC Meclisinde 30 sandalyeye sahip bu ortaklığın iki liderinden birisinin dış işlerindeki tecrübesi, diğerinin maliye bakanlığı dönemindeki başarılı icraatları, adada yaşayan Türklerin ekonomik yönden rahat bir nefes almasının yanı sıra, 60 yıldan beridir sürüncemede kalan Kıbrıs konusunun çözümü için hiç denenmemiş, Kıbrıs Türk’ünün kazanılmış hak ve hukukunu gözeten yeni bir çıkış noktasını da mutlaka gündeme getirecektir.

Başbakanlık görevini üstlenecek Sn. Ersin Tatar’a ayrı bir parantez açmak gerekirse; Sn. Tatar’ı Türkiye’de yaşadığı dönemde İstanbul’daki Kıbrıs Türk Kültür Derneğinde görev yaptığım yıllardan beri yakinen tanırım. Müthiş donanımlı, sorun çözmeye odaklı, sıcakkanlı, güler yüzlü, hatırşinas, halkla iç içe olmayı seven, hesabını bilen, alçak gönüllü tam bir halk adamıdır. Türkiye’deki siyasi ilişkilerini hep sıcak ve dostane tutmuş olması da onun en önemli yanıdır. Yıllar önce adaya dönüp de Kanal T’nin başına geçtikten sonrasında UBP’den ilk milletvekili seçildiği 2009 yılında, Maliye Bakanıyken kendisine söylediğim cümle dün gibi hatırımdadır.

‘’Değerli Kardeşim, sen bir gün bu ülkenin Başbakanı, sonrasında da Cumhurbaşkanı olacaksın. Ve KKTC’nin dünyadaki tanınırlığını sağlamak da inşallah sana kısmet olacaktır.’’

Bu cümleyi kuralı tam 10 yıl oldu ve ilk adımı gerçekleşti. Eminim ki, bundan sonra adadaki süreç çok daha farklı ama bir o kadar da Kıbrıs Türk Halkının lehine olacaktır.

Nedeni de; KKTC’de siyaset sahnesinin en önemli iki icraat makamına çok dürüst, çok donanımlı, ülkesinin menfaatlerini sonuna kadar savunmaya azimli, Türkiye ile ilişkileri mükemmel genç ve dinamik iki siyasetçi ile liyakatli bir kabine iş başına gelmiştir de ondan.