Bundan önceki yazımda kaldığım yerden devam ediyorum.
Çok ehemmiyetli olarak gördüğüm şu hususu da ifade etmek istiyorum ki, AK PARTİ’nin gençlerin diline, milli ve manevi değerlerine sahip bir gençlik yetiştirme politikası yok mudur? Okullarda okutulacak olan ders kitaplarının Talim ve Terbiye Kurulu tarafından ele alınıp yeni baştan milli kültürümüze uygun olarak hazırlanması imkânsız bir şey midir? TRT Genel Müdürü, devletin bir memuru olduğuna göre, ona kısa yoldan talimat verip, TRT’nin kullandığı ve bize ters gelen birçok uydurukça kelimelerin kullanılmasına mani olunamaz mı? Geçmişte CHP’nin tayin ettiği Milli Eğitim Bakanları ile TRT Genel Müdürleri bu meseleleri kendi düşüncelerine uygun olarak, çok kısa bir zamanda halletmişlerdir. Kanaatime göre buna benzer meseleleri, AK PARTİ’nin de bu güne kadar çoktan halletmesi icap ederdi. Çünkü, AK PARTİ’ye oy verenlerin büyük bir çoğunluğu bu meseleler ile alakalı icraatı yıllardan beri hasretle beklemektedir. Bu hususta çok geç kalınmış olmakla beraber, hiç değilse bundan sonra bu gecikmenin telafisi için bir an önce harekete geçilmelidir. Bir iktidarın ekonomik kalkınma ve kalıcı eserler yapması çok mühim olmakla beraber, tek başına bunlar yetmiyor. Nitekim yetmediği de açık bir şekilde görülmektedir. Bunun en bariz örneği AK PARTİ iktidarının sadece İstanbul’a yapmış olduğu emsalsiz ve muhteşem hizmetlerdir. CHP’nin bu ilde yapmış olduğu hiç bir hizmet olmamasına rağmen, bu gün seçimi kazanır hale gelmiştir. İfade etmek istediğim husus şudur ki, esas mühim olan, yapılan hizmetlere paralel olarak, gönüllere de hitap ederek, Milletin sinesinde kalıcı yer etmektir. Bunu şu şekilde de ifade edebiliriz. Asıl marifet, yapılan eserlerin yanı sıra, Milletin gönlüne giden yollar, köprüler de inşa etmek suretiyle, Milletin gönlünde kalıcı bir yer bulabilmektedir.
Köprü demişken aklıma geldi. İzmit Körfezini geçmek için çok muhteşem Gazi Osman Paşa Köprüsü yapıldı. Yapanlardan, yaptıranlardan Allah razı olsun. Fakat öyle bir geçiş ücreti tespit edildi ki, sanki kimse geçmesin dercesine, 2019 yılı için taksilere 103,03 TL, tırlara da 327,65 lira tarife konuldu. Tespit edilen bu miktar çok fahiş bir ücrettir. Araba sahibi olanların hepsini zengin olarak kabul etmek doğru bir düşüne tarzı değildir. Alınan haberlere göre, tespit edilen bu tarifeden sonra köprüden geçen araç sayısının oldukça azaldığı ifade edilmektedir.
Dünyanın en büyük ve gururumuz olan İstanbul Hava Alanı yapıldı. Hakikaten takdire şayan, bütün dünyanın gıpta ile baktığı muhteşem bir eser oldu. Fakat bu Hava alanına ait açık otoparkın bir saatlik ücreti 16,75 TL, kapalı otoparkın bir saatlik ücreti ise, 21.oo TL olarak tespit edilmiş ki, bu olacak iş değildir. Yeşilköy Hava Alanı oto parkı bir zamanlar tamamen ücretsizdi. Hava alanı bundan hiçbir şey de kaybetmedi. Fakat sonradan her nedense o da ücretli hale getirildi. Kamu hizmetlerinde kârdan ziyade MÜŞTERİ MEMNUNİYETİNİN esas alınmasının daha faydalı olacağı kanaatinde bulunmaktayım. Ayrıca bu Hava Alanı büfelerinde bir şişe suyun 10,oo TL ya satıldığı bildirilmektedir ki, bu hususun da izah edilir hiçbir haklı tarafı yoktur. Acizane kanaatime göre, böyle küçük meseleler ile yapılan dev eserlere gölge düşürülmemelidir.
Bir de mühim olarak gördüğüm, EYT (Emeklilikte Yaşa Takılanlar ) meselesi var ki, bu konunun da mutlaka halledilmesi icap etmektedir. Zira, bu meselenin de binlerce mağduru bulunmaktadır. Bu sebeple, en kısa zamanda, toplum huzuru bakımından halledilmesinde büyük bir fayda mülahaza edilmektedir.
Bir ehemmiyetli mesele de şudur ki, yapılan birçok tayinler, bölgecilik, ırkçılık, hatta tarikatçılık esas alınarak eş dost hatırına binaen yapılmaktadır. Böyle olunca da partiye sadakat, liyakat ve kabiliyet ikinci planda kalmaktadır Son Mahalli Seçimler de dahi, gerek Belediye Başkan adaylarının ve gerekse Meclis Üyelerinin tespit edilmesinde, büyük ölçüde bölgecilik yapıldığı hususu, iktidara yakın olduğu bilinen köşe yazarları tarafından da açık bir şekil de ifade edilmektedir. Keyfiyet böyle olunca, bazı hallerde parti ile hiç bir ortak tarafı olmayan, liyakati, tecrübesi ve kabiliyetinin olup olmadığı dahi bilinmeyen kimseler, Devletin önemli makamlarına hiç tereddüt etmeden tayin edilmektedirler. Bu durumu gören ve partiye yıllarca destek veren samimi insanlar ise, bu işe şaşıp kalmaktadır. Meselenin en kötü tarafı da bu tip adamların yanına yaklaşma imkânı dahi bulunmamaktadır. Öyle ki, özel olarak yerleştirilen hatırlı sekreterlerinin ahret suallerini aratmayan sorularına cevap vermeden kendilerine ulaşılamamaktadır. O da tabii ki, muhterem bürokratımız toplantı da değillerse.
Birde Başkanlık sistemine geçildikten sonra, görevlendirilen tarafsız bakanların yaptıkları tayinler de personel arasında büyük bir huzursuzluğa sebep olmaktadır. Sanki bir iktidar değişikliği olmuş gibi bazı personel, yıllarca çalıştıkları kurumlarda Devletine sıdkı sadakat ile hizmet ederken, görevlerinden alınıp, yerlerine hiçbir mesleki tecrübesi olmayan kimseler tayin edilmektedir. Haksız bir şekilde vazifelerinden alınanların haklarını kim koruyacak, mağduriyetleri nasıl telafi edilecek, bunlar kendilerine yapılan haksızlıkların giderilmesi için hangi partinin iktidara gelmesini bekleyecekler bilemiyorum.
Medya da yer alan haberlere göre, 31 Mart’ da yapılan Mahalli Seçimlerde Kamu Kurumlarında yüksek makamlarda bulunan bürokratların ikamet ettikleri lojmanda bulunan birçok sandıktan muhalefet partisi adaylarının daha fazla oy aldığı ifade edilmektedir. Bu husus, çok calib-i dikkat bir durum olarak görüldüğü için değerlendirilmesinde mutlak bir zaruret bulunmaktadır
Ezcümle,
Memleketimizde yapılan Mahalli Seçimler en az Genel Seçimler kadar ehemmiyet arz etmektedir. Başka memleketlerde yapılan mahalli seçimlerden bizim hiç haberimiz dahi olmazken, Memleketimiz de yapılan Mahalli Seçimler ile bütün dünya alakadar olmaktadır. Üstelik de başta İsrail olmak üzere, ABD ve Batı Ülkeleri, AK PARTİ’nin, daha doğrusu Değerli Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın kaybetmesi için açık bir şekilde gayret etmişlerdir. Buna mukabil ise, bütün Müslümanlar, Recep Tayyip Erdoğan’ın kazanması için dua ve niyazda bulunmuşlardır. Bu sebeple, bu husus öyle bir hale gelmiş bulunmaktadır ki, sanki Dünya Haç ile Hilal’in mücadelesine sahne olmaktadır.
Bu itibarla, AK PARTİ’ye bir ders verelim diyen, ancak, iktidarın bütün nimetlerinden na mütenahi bir şekilde faydalanmak suretiyle, adeta bir eli yağda, bir eli balda yaşayan AK PARTİ’li vatandaşlarımız ile hangi düşünce ve partiye mensup olursa olsun, makul düşünen, bütün sağ duyu sahibi insanlarımızın akıllarını başlarına toplayıp Beka Meselesi olarak REİSE sahip çıkmaları icap etmektedir. Zira, bu durum bir şahıs meselesi olmaktan çıkmış olup, mühim bir Memleket meselesi haline gelmiş bulunmaktadır. Tabii ki, anlayana, bilene. BİTTİ .