Türkiye İttifakı!
Ne dersiniz, yeni icat mı?
Kim bilir!
İlk anda kulağa ve duygulara hoş gelen bir söz.
“Bir kavram” diyemiyorum.
Kavram değil de ondan. İçi boş görünüyor, sözün açıklayıcı devamı yok, sadece iki kelime.
Türk Dil Kurumu “kavram” ifadesini şöyle açıklamış:
- “Bir nesnenin veya düşüncenin zihindeki soyut ve genel tasarımı.”
Öyleyse bu söze neden ihtiyaç duyulduğu önemli.
Günlük siyasi menfaat gereği duyulan ihtiyaç bizi hiç ilgilendirmez.
Daha dün kadar kısa bir zaman önce devlet dairelerinden, valiliklerden, belediye binalarından “T.C.” ifadelerinin kaldırılması aklımıza geldi.
Bir de demokrasinin güzelliği…
Seçimi kazanan bazı belediye başkanlarının binanın tabelasına yeniden “T.C.”, açıkçası Türkiye Cumhuriyeti yazmaları aklımıza geldi.
Kendilerini gönülden kutluyoruz. Var olsunlar, Allah güç ve iradelerini artırsın.
Türkiye ittifakı!
Geçen hafta kutladık.
23 Nisan 1920’de, o kutlu günde, “Türkiye İttifakı” gerçekleşmişti.
Türkiye’mizin her ilinden gizli gündelik hesap yapmadan; beşer tane milletvekili seçilmiş, hepsi de vatanın kurtarılması, birliği, dirliği ve yüceltilmesi için, devletin bağımsızlığını, milletin huzur ve refahını sağlamak için; içi başka dışı başka değil, tek tek vatanla gönül ve ruh birliği sözleşmesi yapmış insanların bir araya gelmesiyle TÜRKİYE İTTİFAKI sağlanmıştı.
Bu sayede bu meclis ile İSTİKLAL SAVAŞI kazandılar, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’ni kurdular.
Bugün, bu meclis ne durumda?
Seçime itibar ediliyor mu?
Milli İradeye saygı ne halde?
Türkiye İttifakı sözünden benim anlayacağım bir tek anlam olur:
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin KURULUŞ FELSEFESİ’nde birleşmek ve onu yeniden uygulamaya koymak.”
O ifadenin anlamlı bir kavram olabilmesi ancak böyle mümkün olabilir.
Türkiye’ye tümden, bütün olarak bakınca, evet beyler, fabrika ayarlarına dönülmesinin tek çıkış yolu olduğu gerçeği açıkça görülmektedir.
Çünkü, ülkemizin durumu hiçbir alanda iyi görülmüyor.
Her gelen yönetim devletin varlık felsefesinden uzaklaştı. Bunu da marifet saydı, adamlık saydı, büyüklük saydı…
Saydılar da ne oldu! Ne fayda getirdiler?
Koskoca bir hiç!
Hiçbir yetkili ve ilgili Türkiye’mizin hiçbir meselesi hakkında açıklayıcı bir bilgi vermiyor, hiç kimseden, kurum ve kuruluştan, üniversitelerden bilgi de istemiyor! Varsa yoksa suçlama, hakaret!!!
Hiçbir yönetim, Cumhuriyetin ilk zamanlarındaki kadar; yani Mustafa Kemal ATATÜRK dönemi kadar birlik, ciddiyet, fikir, düşünce, ülke kalkınması, sanayileşmesi, tarım ve hayvancılığın dayanağımız olması, eğitim ve bağımsızlık alanlarında “yeterli milli hassasiyet” sahibi olamadı, milli iradeye dayalı bir gönül seferberliği sağlayamadı.
Ben, o sözden bunların benimsemesini anlamak istiyorum.
Böyle olsa bile, T.C.’ye “90 yıllık reklam arası” diyerek, bu dönemin kapatılacağını söyleyenler ne olacak sorusu akla geliyor?
Ameller niyete bağlıdır!
Çaresiz değiliz!
Hiçbir şey bilmeyenler, KUTADGU BİLİG’i okusunlar.
Kanunsuz kenan darbe yaptı, yunanlının “devlet” kitabını okudu, her şeyi bozdu.
Efendiler! Siz milli olun!
Bizim, böyle, muazzam bir insanlık ve idarecilik hazinemiz vardır.