Affetmek kendimizle ilgili bir konudur. Bize zarar veren kişiye bir fayda sağlamaz. Affetmek uzlaşma değildir. Suçlu kişiyle kaybedilen ilişkinin yeniden kurulmasını gerektirmez. Hukuki bir terim olan affetmekle karıştırılmamalıdır.
Bir kimseye nefretle yoğunlaşmak, ondan daha çok bize zarar verir. “Öfkeye tutunmak elinizde başkasına atmak üzere bir kor taşımaya benzer, eli yanan siz olursunuz.” der Buddha.
Affetmek “kendin üzerinde çalışmaktır.” Bu yöntemle, enerjimizi ve zamanımızı hayatımızı ve kendimizi güçlendirmek için kullanmış oluruz.
Bilimsel çalışmalar kızgın, dargın, insanların, kendiliğinden bağışlayan insanlara göre daha sık kalp krizi geçirdiklerini gösteriyor. İçlerinde öfke ve dargınlık barındıran insanlar kendini kaybetmeye daha yatkın ve şiddete karşı daha eğilimlidirler. Alkol ve ilaç kullanım ihtimalleri daha fazla ve uzun süreli pozitif insan ilişkileri kurmada daha beceriksizdirler ( Hallowal, s. 46).
Hayat zorluklarla doludur. Her an birileri bizi incitebilir. Ama biz bu incinmişliği her yere taşımamalıyız. Unutmamak gerekir birinden nefret etmek o kişinin canını hiç acıtmaz.
Eğer duygusal acılarımızı bırakmazsak bir daha ki sefere bir kişi bizi incittiğinde acımız artar. Bu acılar zamanla birikir. Giderek omuzlarımız gerilir, yüzümüz buruşur ve kasılırız.
Hayatın her alanında olduğu gibi incinmişliğimizi de bırakmalıyız. Bir bardaktaki suyu hareketsiz bırakmanın tek yolu bardağı yere bırakmaktır. Suya çok dikkatli bakarsak ve bardağı hareketsiz tutmaya çalışırsak, daha çok gergin ve kaygılı oluruz. Bu durumda bardağı da daha çok sallarız. Bunun gibi bize üzen kişileri affetmeyip onların üzerine yoğunlaştığımız zaman acılarımızı artırmış oluruz.
Bu sebeplerle incinmişliği bırakmayı öğrenmeliyiz.
Bırakmayı en iyi şekilde tabiattan öğrenebiliriz:
Elma ağaçları zamanı gelince meyvelerini bırakarak, içlerindeki tohumların çimlenmesini sağlarlar. Meyvelerini tutmaya çalışmazlar.
Hayvanların kendilerini korumaları için yavrularını bırakmaları gerekir.
Yavru kuşların uçmayı öğrenmek için ağacın dalını bırakmaları gerekir.
Nefes almak için öncelikle aldığımız nefesi vermemiz gerekir
Affetmek zordur, ama hayatımızın sağlıklı akışı için affetmeyi başarabilmeliyiz.
Düşünceler, duygular, fikirler, görüşler, inançlar ve duyumlar, önce gözlenir, keşfedilir ve sonra bırakılır. Bizi incitenler de önce gözlenir sonra bırakılır. Affedebiliyorsanız doğru yoldasınız demektir (Alidina, s. 63).
Affetmek, geçmişin serbest bırakılmasıdır. Geçmişe olan bağlantıya son vermektir. Geçmişe ait sıkı sıkı tuttuğumuz yoğun duygulardan ve hislerden kurtuluşumuz demektir.
Affetmek, suçladığımız kişiyi bırakma ve onun bizim hayatımızı etkilemesine son vermektir.
Affetmek, çok önemli bir mutluluk stratejisidir. Affetmeyi öğrenmeden mutlu olmak çok zordur.
Kaynaklar
• Hallowal, Edward M. Affetmek Üzerine, çev. Elif Subaş, Dharma yayınları, İstanbul, 2005.
• İLİDINA, Shamash. Bilinçli Farkındalık, çev, Zeliha Babayiğit, Nobel yayınları, Ankara, 2019.
ÖZKAN, Zülfikar. Sosyal İlişkilerin İyileştirici Gücü, Üsküdar Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2018.