Dünyada bilgi ve bilgeliğin vatanı olmadığı gibi, yönetimin ve üretimin de vatanı yoktur. Onların küresel kaynakları, kurumları ve kuralları vardır. Onlar dünyayı vatan olarak gören bir yolcu benzeri, ülkeler arasında durmadan gelirler giderler. Kendilerine saygı ve sevgi gösterilen ülkelerde uzun süre kalırlar, o ülkeleri kendilerine vatan edinirler. Bunun için, yönetim ve üretimde peygamberler tarihi, çok zengin bir birikime sahiptir. Onların tarihi insanlığın varoluşunun öyküsüdür.
Doğu'dan Batı'ya, Kuzey'den Güney'e bütün ülkeler için, Yirmi birinci yüzyıl, açıklık içinde sürekli yenilenen, yönetimde ve üretimde, paylaşımcı demokrasi yüzyılı olacaktır. Dünyada siyasal toplumlar sivil toplumlara dönüşürken, temsili demokrasiler de paylaşımcı demokrasilere dönüşmektedir. Bunun için bütün dünyada, yönetimde olduğu kadar, üretimde de paylaşımcı kurumlar ve kurallar tartışılmaktadır. Dünyanın hiçbir ülkesinde, "Benden sonrası tufandır" anlayışına yer yoktur.
Düşünce ve eylem dünyasının, kutup yıldızı İbn Haldun, devletlerin kuruluşlarının ve yıkılışlarının yasalarını, tarihin bilgi ve bilgelik birikiminden ve derin gözlemlerinden yola çıkarak, açık ve seçik olarak ortaya koymuştur. O devletlerin güçlerinin sınırlarını ve güçlerini sınırlama yöntemlerini, ekonomide mülkiyet haklarının önemini, fiyatını pazarda oluşmasını, sermaye birikiminde vergi oranlarının etkisini, Adam Smith ve Karl Marx'tan çok daha önce, ayrıntılı olarak ele almıştır.
Ekonomideki fiyat düzeniyle demokrasideki seçim düzeni, her iki alandaki kural ve kurumların, genel geçer ilke ve yöntemlerine oluşturur. Vatandaş olmanın temel haklarına sahip seçmenler, siyasal partiler, birlikler, meslek odaları, sendikalar, özel, kamu ve gönüllü kuruluşlar, fiyat ve seçim düzeninin hem oyun kurucuları, hem de oyuncularıdır. Seçmenler ve seçimler, birbirini tamamlayan iki düzenin, en büyük ve en önemli güvencesidirler.
Demokratik yönetimde ve ekonomik üretimde başarı, dünyada hiçbir ülkenin tekelinde değildir. Özgürlük ve eşitliğe önem veren, farklılığa saygılı, birlikte yaşamayı bilen her ülke, ekonomik ve demokratik birikime katkıda bulunur. Yetişkinler, seçmen olmanın görev ve sorumluluklarını yerine getirerek, hem fiyat, hem de seçim düzenini dengeli ve sağlıklı olarak yönetirler. Onların en önemli, en güçlü ve en etkili silahları, paralarıdır ve oylarıdır.
Fiyat düzeninin ustası olan seçmenler, seçim düzeninin de ustası olmayı başarırlar. Paralarıyla ekonomiyi, oylarıyla devleti yönlendiren seçmenler, politika ile ekonomiyi altın oranda kaynaştırırlar. Onların anayasaları: “Arz ve Talep Yasası” , ana yöntemleri de: “Fayda Maliyet Analizi”'dir. Seçmenlerin sağduyusu “Büyük Sayılar Yasası” na dayanır, ortak akılla ve çoğunlukla hiçbir zaman çatışmaz.
*
Bütün dünyada adil yönetimin ve adil üretimin yolu, ortaklık yaparak, gelirleri ve giderleri, kimseye haksızlık yapmadan paylaşmaktan geçer.
*
Yönetimde ve üretimde başarı, her zamanda ve her yerde paylaşmasını bilenlerden kaynaklanır.
*
Paylaşmasını bilmeyenler, paylaşmasını bilenler tarafından paylaşılırlar.