C. Yakup ŞİMŞEK

Eğitimci, redaktör

C.Yakup_Simsek@hotmail.com

İslâm Hukuku Eskimiş mi?

Devletimizin en büyük müesseselerinden biri “İslâm hukuku” hakkında “eskimiş” diyor...

Aslında bir bakıma haklı.

Türkiye’de ilim, fikir, sanat ve bilumum kültür sahasına dâir tâbirlerin çoğu eskidi. 

Doğru ifâdeyle söyleyelim: “Eskitildi...”

Bu “eskitme” işi en kestirme yollardan yapıldı.

Mevcut yazınızı devlet gücüyle kaldırırsanız o yazı “eski[til]miş” olur.

Kelimelerinizin yüzde 30-40’ını kültür dilinden atarsanız o kelimeler bir nesil sonra “eski[til]miş” olur.

Kaanunlar, kitaplar, ilimler, sanatlar, müesseseler...

Hepsi aynı yol ve usullerle “eski[til]miş” olur...

İki kere iki dört... 
*** 
“İslâm hukuku” Türkiye’de Cumhûriyet kurulduktan sonra resmen kaldırıldı. 
3 Mart 1924 (H. 26 Receb 1342 / R. 3 Mart 1340) târihinde çıkarılan “Şer’iyye ve Evkaf ve Erkân-ı Harbiyye-i Umûmiyye Vekâletlerinin İlgaasına Dâir Kaanûn”un birinci maddesi şuydu:

“Türkiye Cumhûriyeti’nde muâmelât-ı nâsa dâir olan ahkâmın teşrî ve infâzı TBMM ile onun teşkîl ettiği Hükûmete âit olup Dîn-i Mübîn-i İslâmın bundan mâadâ îtikaadât ve ibâdâta dâir bütün ahkâm ve mesâilinin tedvîri ve müessesât-ı dîniyyenin idâresi için Cumhûriyetin makarrında bir Diyânet İşleri Reisliği makaamı têsîs edilmiştir.”

İkinci madde ise “Şer’iyye ve Evkaf Vekâleti mülgaadır.” diyordu.

*** 
Atatürk de bundan bir buçuk sene sonra (5 Teşrînisânî 1925’te) Ankara Hukuk Mektebini açarken diyordu ki: 
“Büsbütün yeni kaanunlar getirerek eski hukukî esasları temelinden sökmek teşebbüsündeyiz ve yeni hukukî esasları elifbâsından tahsîle başlayarak yeni bir hukuk neslini yetiştirmek için bu müesseseleri açıyoruz...”

Evet, Avrupa’dan “büsbütün yeni kaanunlar” getirdiler; ama “eski hukukî esasları temelinden sökmek” mümkün olmadı.

Resmî hukukta “mülgaa” olan “İslâm hukuku” sosyal hayâtımızda hâlâ yaşıyor.

“Mecelle”de geçen bâzı kaaideler bugün bile atasözü gibi kullanılıyor: 
“Berâet-i zimmet asıldır (Bir kimse, aksi ispat edilmedikçe suçlu sayılamaz).” gibi...
*** 
“İslâm hukuku” ilim, fikir ve din sahasında böylesine canlı olmasına rağmen TDK’ya göre nedense “eskimiş” bir mefhum. 
TDK’nın “Güncel Türkçe Sözlük”ünde  “İslâm hukuku” maddesini ararsanız hakkında düştüğü “eskimiş” kaydını görürsünüz. (Bk.http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&arama=gts&kelime=%C4%B0slam%20hukuku&guid=TDK.GTS.5cbb367dd7b079.23176975)
*** 
TDK’nın bu mantığını da anlamak mümkün değil.

“İslâm hukuku” niçin ve hangi bakımdan “eskimiş” sayılıyor?

Bir söze “eskimiş” demek için o sözün “artık pek bilinmiyor ve kullanılmıyor olması” lâzımdır.

Hâlbuki “İslâm hukuku” bugün bile muazzam bir ilim ve muâmelât nizâmıdır.

Ayrıca, hakkında kitaplar yazılmakta, üniversitelerde kürsüleri bulunmaktadır.

Mâdemki “mânâ” canlıdır; o hâlde onu karşılayan “lâfız” da canlıdır.

“İslâm hukuku” hem mefhum hem de söz olarak canlıdır.

Google’a “İslâm hukuku” yazıp arama yaptım, “Yaklaşık 20.300.000 sonuç bulundu.” diye yazdı.

Peki, TDK’nın lügatinde “eskimiş” saymadığı “Güneş Dil Teorisi”ni aradığınızda Google ne diyor?

Cevap: 506.000. 
*** 
Skor: 
İslâm hukuku: 20.300.000.
Güneş Dil Teorisi: 506.000.

Yirmi milyonluk “İslâm hukuku”nu ne hikmetse “eskimiş” olarak gören TDK, “İslâm hukuku”nun yalnızca kırkta biri, yâni “zekâtı kadar” olabilen “Güneş Dil Teorisi” hakkında “eskimiş” demiyor...

Demek ki TDK’nın hesâbı başka...    
*** 
Yeri gelmişken TDK’nın “eskimiş”lerine ve “eskimemiş”lerine biraz daha bakalım.

TDK’nın “eskimiş”lerinden: fıkıh, ilmihâl, mahdum, muâmelât, sâik, müşir, fetvâ çıkarmak...

TDK’nın “eskimemiş”lerinden: Şintoizm, Taoizm, Bahâîlik, Paganizm, Şamanlık, Zerdüştçülük, Manihaizm, Stoacılık, Brahmanlık, Sofizm, Pozitivizm... 
*** 
2019’un TDK’sı 1930’ların kafasını taşıyor.

Kurumlu; fakat “eskimiş” bir kafa...

Devletime sesleniyorum:

Bu kafa değişmeli...