Onlarca yıl boyuncu nörobilimciler, yetişkin beyninin yapısal ve işlevsel olarak sabit olduğunu farz ettiler. Ama artık araştırmalar, beynin, yapısını ve fonksiyonlarını değiştirebildiğini gözler önüne sermişlerdir.
Tüm hayatımız boyuncu, düşüncelerimizle ve yaşadığımız deneyimlerle beynimizi değiştirebiliriz. Beynimizin değişim özelliğine nöroplastisite denir.
Aklımızdan ve zihnimizden geçen herhangi bir düşünce, yaşadığımız hisler ve davranışlarımız beynimizin değişmesine sebep olmaktadır. Her yeni deneyim beyinde yeni sinapslarla nöronlar arası bağlar oluşturmaktadır.
Öğrenmeyle de beynin yapısını değiştirebiliriz.
Beynin bir bölgesi fonksiyonunu kaybederse, başka iş yapan bölgeye yeni bir fonksiyon atamak suretiyle beyin değişebilmektedir. Beynin hacminin üçte birini kapsayan primer görme korteksi, görme yeteneğini kaybeden insanlarda boşta kalmıyor. Körler keskin duyarlar, sağırlar keskin görürler. Yani Yaratan beynin kayıplarını telafi ediyor. Körlerde primer görme korteksi sinyal alamadığı zaman dokunma duyguları gelişiyor. Kör insanlar Braille alfabesini okumada usta oluyorlar. Bu alfabede görme korteksi iş değiştirerek okuyan parmaklarda gelen dokunma duyumlarını işletiyor. Yani körlerin beyinleri farklı biçimde değişiyor. Beyinleri yeniden telafi edici yeniden organizasyon denilen şeye uğruyor. Sonuç olarak primer görme korteksi duyuyor ( Davidson, s. 223).
Plastisitenin önemi şu: Mutlu olmak için, zihinsel faaliyetlerimiz aracılığıyla bilinçli olarak beynimizi değiştirebiliriz. Başka bir ifadeyle hayatımızın güzelleşmesi için beynimizin yapısını değiştirebiliriz. Beynimizin değişimlere uyum sağlama yani nöroplastisite özelliğinin farkında olmak, mutlu olma yolunda atılan önemli bir adımdır.
DAVİDSON, J. Richard- BEGLEY, Sharon, Beynimizin Duygusal Hayatı, çev. Barış Satılmış, Pegasus Yayınları, İstanbul, 2018.