Floransa

Floransa’ya vardığımızda güneş şehir üzerindeki mesaisini bitirmeye hazırlanıyordu. Otelimize yerleşip gün batımını izlemek üzere Floransa’nın hakim bir tepesi olan ‘Piazzale Michelangelo ‘ ‘Seyir Tepesi’ ne gidiyoruz. Günün bu saatinde güneş  her biri mimarinin eşsiz bir örneği olan yapıların, kubbelerin, kulelerin üzerinde elini gezdirdikçe şehir her bir an izleyene bambaşka bir zevkler tattırıyor.

Bu açıdan bakıldığında şehirde tüm gezilecek mekânlar rahatça görülüyor. Güzel fotoğraflar alıyoruz. Yarınki gezimize rehberlik edecek intibalarla ayrılıyoruz.  Floransa’nın Old Town bölgesinde kısa bir akşam gezisi yapmak üzere şehre iniyoruz. Old Town gece de kalabalık.  Taş döşeli sokaklardan geçerek  Rönesans döneminin bu eşsiz şehrini hissetmeye başlıyoruz. İtalya ve Avrupa’nın en önemli ticari merkezlerinden olan Floransa köklü bir tarihe, nefes kesici mimari ayrıntılara ve her şeyden önemlisi görkemli sanatsal birikime sahip bir şehir.

14. yüzyılda Medici Ailesi’nin bölgeye hâkim olduktan sonra yaptıkları sayesinde kent bugün dünyanın önde gelen tatil destinasyonları arasında sayılıyor. Doğal güzellikleri ile ünlü Toskana Bölgesi’nin başkenti konumundaki kentte görülmeye değer pek çok tarihi mekân ve anıtsal yapı bulunuyor.  Sandwich satan pek çok dükkanının olduğu bir sokak tan geçerek Signoria Meydanı’na ulaşıyoruz. Palazzo Vechio, Neptün Çeşmesi ve pek çok heykelin bulunduğu meydandan ilerleyerek, Piazza del Republicaya çıkıyoruz. Çalgıcılar, dansçılar ve kafelerle meydan cıvıl cıvıl. Bu meydandaki kafelerin yüzyıla ulaşan tarihi var ve yaptıkları kahvelerle ünlüler, siz de kahvenizi yudumlarken meydanın keyfini çıkarabilirsiniz.  Bir süre meydanın keyfini çıkardıktan sonra ışıklı sokaklardan geçerek Piazza del Duomo’ya doğru ilerleyip meydanda fotoğraflarımızı çektikten sonra ertesi gün için enerji toplamak üzere otelimize geçiyoruz. 

Kahvaltıdan sonra, önce Signoria meydanına gündüz gözü ile gezelim dedik. Meydan dünya çapında üne sahip birçok heykeltıraşın eserleri ile dolu ve bu haliyle adeta bir açık hava müzesi. Heykeller içerisinde en ünlüsü Michelangelo’nun Davud’u. 400 yıl boyunca heykelin aslı burada yer alsa da sonradan manevi gücü temsil eden eser Floransa Güzel Sanatlar Akademisi Galerisi’ne götürülmüş.  Şu anda meydanda heykelin birebir kopyası bulunuyor. Davud heykeli dışında meydanda ayrıca Bandinelli tarafından yaratılan Herkül ve Cacus ile 16. yüzyılda Ammannati’nin öğrencileriyle birlikte inşa ettikleri görkemli Neptün Çeşmesi’ni görebilirsiniz. Meydanda bulunan Loggia della Signoria ise dönemin en güçlü ailesi Mediciler’in törenleri rahatlıkla izleyebilmeleri için 14. yüzyılda inşa edilmiş.

18. yüzyıldan itibaren açık hava heykel müzesine dönüştürülen yapıda Cellini’den Perseus ve Giambologna’dan Sabine Kadınları’nın Kaçırılışı gibi önemli eserler sergileniyor. Tabi Giambologna’nın orijinal eseri de zarar görmemesi için kopyası ile değiştirilmiş. Signoria Meydanı’nda kopyaları sergilenen Davud ve Sabine Kadınları’nın Kaçırılışı heykellerinin orijinallerini barındıran Akademi Galerisi, kentteki sanat okullarını birleştirmek ve bu okullarda eğitim alan öğrencilerin daha rahat ortamda çalışabilmelerine olanak vermek için 1784 yılında kurulmuş. Uffizi Galerisi ve Palazzo Vecchio gibi kentin iki önemli yapısına ev sahipliği yapan meydanın yılın her günü turistlerle dolup taşıyor. Bu meydanı gündüz gözüyle gördükten sonra Rönesans dönemi mimarisinin en güçlü yapılarının olduğu Piazza del Duomo’ya doğru ilerliyoruz. Bu sefer başka yollardan geçerek meydana varıyoruz. Meydandaki vaftizhane tadilatta bu sebeple gezilemiyor, Floransa Katedrali ücretsiz gezilebiliyor. Ancak en az bir saat içeri girmek için beklemek zorundasınız ve sıcakta sabretmek gerçekten zor.

Kentin en ünlü ve büyük dini yapısı konumundaki Floransa Katedrali, 1296-1436 yılları arasında inşa edilmiş. Arnolfo di Cambio’nun temelini attığı, ardından yan tarafındaki çan kulesine adını veren Gitto’nun devraldığı, Francesco Talenti ve Giovanni di Lapo Ghidi’nin kısmen tamamladığı katedrale son şeklini veren Filippo Brunelleschi olmuş. Hatta yapılış tekniği ve boyutları ile hayranlık uyandıran kubbeyi bitirebilmek için Floransalı mimar pek çok alet geliştirmek zorunda kalmış. Paolo Uccello’nun yaptığı ve üzerinde 4 önemli dini şahsiyetin isimlerinin bulunduğu bir saatin karşıladığı dini yapıda asıl ilgiyi, görkemli kubbenin iç kısmında yer alan freskler çekiyor. Giorgio Vasari tarafından tasarlanan ve Federico Zuccari tarafından boyanan “Kıyamet Günü” freski dışında bir diğer ilgi çekici kısımsa vaftizhane bölümünün tavanını süsleyen mozaik çalışma. Eğer yapının Roma dönemi eserlerini ve Brunelleschi’nin mezarını barındıran bodrum katına inme fırsatı bulursanız, yerine yapıldığı kilisenin kalıntılarını görebilirsiniz.

Dini öneminin yanı sıra mimari güzelliği ile gezginlerin Floransa gezilecek yerler listelerinde kendisine yer bulan Aziz Giovanni Vaftizhanesi1059-1128 yılları arasında Andrea Pisano ve Lorenzo Ghiberti tarafından inşa edilmiş. 19. yüzyıla kadar kentteki Katolikler’in vaftiz törenleri için kullanılan dini yapının eski bir Roma tapınağı üzerine inşa edildiğine yönelik görüşler mevcut.

İç ve dış kısmı mozaiklerle süslenmiş, sekizgen şekilli vaftizhaneye ün kazandıran kapılardan güneydekiler Pisano tarafında yapılmışken, geriye kalanlar düzenlenen yarışmayı kazanan Ghiberti’nin imzasını taşıyor. “Cennet Kapıları” ismiyle anılan bu bölümlerin üzerine İncil’den çeşitli sahneler işlenmiş.

Floransa Katedrali’ni gezdikten sonra Ponte Vecchio yu görmek üzere Arno nehrine doğru ilerliyoruz.

Medici Ailesi’nin Palazzo Pitti ile Palazzo Vecchio arasındaki seyahatlerini halka gözükmeden yapabilmeleri için 1345 yılında inşa edilen Ponte Vecchio, konuklarına hem kentin panoramik manzarasını hem de alışveriş imkânı sunuyor. II. Dünya Savaşı sırasında Floransa’da yıkılmayan tek köprü olma unvanını taşıyan yapı, aynı zamanda Arno Nehri üzerine inşa edilenlerin en eskisi.

Üzerinde Orta Çağ döneminden kalma, koruma amaçlı Mannelli Kulesi’nin yer aldığı köprü başlarda tabakhanelere ve demir atölyelerine ev sahipliği yapıyormuş. Ancak bu durum Dük I. Ferdinand’ı rahatsız edince bu işletmelerin faaliyet gösterdiği bölümler yıkılarak yerlerine kuyumcuların kullanacağı dükkânlar yapılmış. Günümüzde büyük ve gösterişli mücevherler satan işletmelerle dolu köprüdeki Cellini’nin büstü ise 1900 yılında dikilmiş.

Floransa gezisinde görebileceğiniz eserlerden bir diğeri de Galileo, Michelangelo, Dante, Machiavelli gibi insanlık tarihi için önemli pek çok şahsiyetin anıt mezarının bulunduğu Santa Croce Bazilikası, Duomo ve Palazzo Vecchio’yu da tasarlayan Arnolfo di Cambio gözetiminde 13. yüzyılda inşa edilmiş. İçerisinde Aziz Francis ile Aziz John’un tasvir edildiği freskleri ile ünlü Bardi ve Peruzzi şapellerinin bulunduğu bazilikadaki bir diğer ilgi çekici çalışma ise Gaddi’nin “Kutsal Hacın Hikâyesi” tasviri.