23/51 “- İlahi hükümleri icra, dünya düzenini kurma ve sağlama ile görevlendirilen, bütün peygamberleri tasdik eden ey evrensel tek yetkili son Rasûl! Allah’ın Resulünün davetini, tebliğini, teşriini, devletini, hayırda teşkilatlanmasını, ümmetin birliğini devam ettirerek İslami sorumluluklarını ifa eden ey müslüman halifeler-görevliler! Emeğinizin karşılığını helal maldan-paradan oluşturulan beytülmalden-bütçeden, helal-meşru kabul edilebilir miktarda alın yiyin. Hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirin, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayın, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olun, cârî-kalıcı hayırlar, şeriata uygun işler yapın, sâlih ameller işleyin. Ben sizin bilinçli maksatlı amellerinizi biliyorum.”
Yukardaki ayeti kerimeyi, 2014 ün Ramazanının son birkaç gününe kadar: “ Ey peygamberler, helal yiyin, salih amel işleyin. Ben sizin işlediğiniz amelleri biliyorum.” diye tercüme etmiştim. Benim dışımdaki meallerin de tercümeleri böyleydi. Ramazanın son günlerinde 3. hatimimi okurken bu ayete gelince: “Eyvah bu ayeti yanlış tercüme ettik” dedim Rahmetli Bekir Topaloğlu Hocayı aradım. Hoca: “Nevşehirli Molla çok karıştırıyorsun. Başına iş alacaksın” dedi. Ben araştırmaya karar vermiştim, devam ettim. Bu ayet Kur’anın bütünlüğü içinde düşünülmese, tercüme yanlış sayılmazdı. Ancak Kur’anın bütünlüğü içinde düşünüldüğü zaman kesinlikle yanlıştı.
Rusül kelimesi rasûl kelimesinin çoğuludur. Bu kelimenin Rasulullah zamanındaki kullanışlarına baktım. Hz. Peygamber s.a. Muaz b. Cebel r.a. ı Yemen’e gönderirken kendisine ne ile hüküm vereceği konusunda sualler soruyor. Cevaplarını beğenince de : “Allah’ın Rasulünün rasulünü (elçisini, yetkilisini) Rasulün arzusuna muvafık cevaplar verdiren Allaha hamdolsun” diyor. Ömer r.a. Peygamber s.a. i temsilen kadınlara bir konuyu tebliğe gönderiyor. : Ben Rasulullah s.a.in rasulüyüm( elçisiyim, yetkilisiyim) diyor. Amr b. Mürre r.a. Rifaa ve Cüheyne kabilesine elçi olarak gönderiliyor. Amr Şam taraflarındaki kabilelere ve Hz. Ali, Kabe’de müşriklere: Ben Rasulullah s.a.in rasulüyüm (elçisiyim, yetkilisiyim)diye hitap ediyorlar.( KK 2/168, 172, 10/103, 14/44, 23/51, Râgıb Isfahânîrsl mad. Muaz b. cebel r.a.’i Yemen’e gönderirken, sorduğu 3 suale doğru cevap verince Allah’ın Rasûlü s.a. “rasule rasûlillahi” ifadesini kullanarak Allah’a hamd ediyor (Buhârî, “Zekât” 63,“Mezâlim” 9, “Cihad” 56, “Megåzi” 60; Müslim, “İman”69; Ebû Dâvûd, “Zekât” 5; Tirmizî, “Bir” 67; Neseî, “Zekât”1, 46; İbn Mâce, “Zekât” 1; Müsned-i Ahmed 1/233,3/153; Muvatta‘, “Davet el-Mazlum” 1). Hz. Ali tevbe sûresini tebliğ için Mekke’ye gittiğinde (Buhârî, “Salât” 10, “Hac” 67, “Cizye” 16, “Megazi” 66, Tefsîrusûreti Tevbe” 2, 3, 4; Müslim, “Hac” 435; Ebû Dâvûd,“Menâsık” 66; Tirmizî, “Tefsîru sûreti Tevbe” 6; Neseî,
“Hac” 161; Müsned-i Ahmed 1/3, 2/299; Dârimî, “Salât”140, “Siyer” 62); Amr b. Mürre Rifaa ve Cüheyne kabilelerine elçi olarak gönderildiğinde (Kenzü’-Ummal 7/64, Bidâye 2/351, Mecmeu’z-zevâid 8/24,Hesemî 6/38, Ebû Dâvud ve Mecmeu’z-zevâid); Hz.Ömer r.a. Hz. Peygamber s. a.’i temsilen Kadınlara konuşurken “rasûlü rasûlillahi - Allah’ın Rasûlünün elçisi, temsilcisi, yetkilisi” ifadesini kullanıyorlar.)
Kur’anın bu ayeti isim cümlesi. İsim cümleleri hale ve geleceğe şamildir. Hz. Muhammed s.a. in görevlendirilmesiyle bütün peygamberlerin görevi sona ermiştir. Kendisinden sonra da herhangi bir peygamber gelmeyecektir. Tek peygamberin görevli olduğu bir dönemde Allah Teala’nın :”Ey rasüller” diye hitap etmesinin başka bir manası olması gerekir. Merhum Ragıb Isfahâni buradaki rusülün Hz. Peygamber s.a.ve görevlendirdiği müslümanlardır, diyor. Bir çok müfessir de buradaki rusülün Hz. Muhammed s.a. ve ümmeti manasına geldiğini söylüyor.
Kur’an-ı Kerimde Ey Rasul, Ey Nebi diye hitap edilen Hz. Muhammed s.a. dir. Diğer peygamberler isimleriyle anılıyorlar. Bu açıdan da diğer peygamberlerin kastedilmesi mümkün değil.
Bütün insanlık Hz. Muhammedin ümmetidir. Başka bir peygamber tabi olmak da mümkün değil. Peygamberimiz Cabir r.a. ın rivayet ettiği bir hadisinde: “Şu anda Musa aranızda ortaya çıksa bana tabi olmaktan başka hiçbir hareketi meşru olmazdı” buyuruyor.(Müsnedi Ahmed 3/338,Bezzar İlim 124,Müsnedi Ebu Ya’la 4/102)
Kur’an okuyan her müslüman Hz. Muhammed s.a. in misyonuna sahiptir. Onun görevi kıyamete kadar devam ediyor. O hem rasul, hem nebidir. Rasul, nebi ayırımı yapanlar hıyanet içindeler. Hem de ümmidir, bütün insanlığın lideridir.
Ayetteki hitaptan sonraki cümlede hem Beytülmalin helal mal ve parayla doldurulması, hem de görevlilerin helal miktarda yemesi emrediliyor. Buradaki min edatı hem beyaniyye, hem tebıyzıyye manasına kullanılmıştır. Kasada, kesede, banka hesabında veya ödeneklerde tasarruf sahibi olan birinin meşruiyyet sınırlarını aşmaya hakkı yoktur. Hem Rasulullah döneminde, hem de Halife Ömer döneminde hak ettiğinden fazla servetle gelen kamu görevlilerinin elinden o mallar: “Ananızın evinde otursaydınız bunlar size gelecek miydi?” buyurularak alınıyor. Hz. Peygamber kamu malından bir abayı çalanın cehennemlik olduğunu, bir gerdanlığı çalanın cenaze namazını kıldırmadığnı biliyoruz. (Buhârî, “Eyman” 33, “Megazi” 38; Ebû Dâvûd, “Cihad” 133; Neseî, “Eyman” 38; Muvatta‘, “Cihad” 25. Ebû Dâvûd, “İmaret” 12.)
Mali tasarruflarda yetkili olan veya mali tasarruf yetkisi veren sorumlular gayri meşru tasarrufa sebep oldukları takdirde birinci derece sorumludurlar.
Hitaptan sonra ikinci cümlede ise, kamu görevlilerinin idari ve hukuki tasarruflarının yalnızca salih amel olabileceği ifade ediliyor. Yetki sahibi görevlilerin haksız, hukuksuz, adaletsiz, organizeli, kumpaslı hiçbir gayrimeşru tasarruf yapamayacağı açıkça belirtiliyor.
Ayetin son cümlesinde Allah Teala işlenilen amellerin hepsini bildiğini beyan ediyor. Bu bilme, sonu cezalandırmaya varacak bir tespit manasınadır. Amellerinizin hepsini biliyorum, canınıza okuyacağım demektir. Müslümanların uyanışına vesile olur duasıyla.