Son günlerde hayatımızın yavaşlatılması ile ilgili ciddi tartışmalar yapılmaya başladı. Bunun büyük ölçüde sebebinin, bazı ünlülerin “Şimdiki aklım olsaydı, şunlara daha çok vakit ayırırdım, şunlara hiç vakit ayırmazdım” ile başlayan keşkelerden oluşan, özeleştirilerinin temel teşkil ettiği düşüncesindeyim.
Dinimizin en önemli düsturlarından birisi “ölçü”dür. Aynı zamanda ölçü ile kol kola giren “İfrat ve Tefrit”tir. DEMEK Kİ, NE HIZLI, NE DE YAVAŞ.
Ancak hayatımızın gerçeklerine baktığımız zaman, hızlı olmamız gereken yerler de var, yavaş olmamız gereken yerler de var. Ölçülü olmamız gereken yerler de var.
Hızlı ve yavaş olmak için sayılamayacak kadar çok faktör karşımıza çıkar. Cinsiyet, yaş, meslek, amaçlarımız, hedeflerimiz, beklenmedik durumlar, çevresel faktörler, karşımıza çıkan olayın içeriği, davranış modellerimiz, karakterimiz, duygularımız, genetiğimiz, öğrendiklerimiz, öğreneceklerimiz, yakın çevremiz, aile, arkadaş ve meslektaşlarımız, mücbir olaylar, yaşadığımız hayat diliminin o andaki özelliği. Bu listeyi çok daha fazla uzatabiliriz.
Şimdi bazı örneklerle konuyu daha da açmaya çalışacağım, izninizle:
Hamile bir kadının sancıları arttıysa, hızlı olmak zorundayız. Ama dikkatli.
Yabani bir hayvan tarafından kovalanıyorsak çok hızlı olmak zorundayız.
Ambulans şoförü isek, çok hızlı olmak zorundayız. Ama çok dikkatli.
Cerrah isek, operasyonun ilgili kısımlarında hızlı olmak zorundayız.
Çocuğu pencere veya balkondan sarkan anne, çok hızlı olmak zorunda. Tabi öncelikle bu tehlikeleri bertaraf edecek önlemleri almalıdır.
Sınava yetişecek gençler elde olmayan sebeplerle (trafik vb.) geç kalma ihtimali yükseldikçe hızlı olmalıdırlar.
Yolda önüne kedi çıkan bir sürücü frene basmak için hızlı olmalıdır.
İhaleye katılacak olan iş adamı, her türlü tedbiri almasına rağmen, beklenmeyen engellerle karşılaştıysa, hızlı olmalıdır.
Yüz metre koşucusu çok çok hızlı olmalıdır.
At yarışlarında jokey çok çok hızlı olmalıdır.
Yarına iş bırakmamak için hızlı olunmalıdır. Tabi gerekli planlamaları yapmak kaydıyla.
Gol atma sahasına giren santrafor, ofsayta düşmemek kaydıyla çok çok hızlı olmalıdır.
Dikkat edersek, yukarıdaki hızlar genellikle anlık olayları işaret etmektedir.
Bir de uzun vadede hayatımızı ciğerinden etkileyecek, hızlı olaylara göz atalım.
Sağlığımız ve kalitemizde hızlı demeyelim de, zamanında ve çok dikkatli harekete geçmeliyiz. Yıllık sağlık kontrollerimizde yeterince hızlı ve dikkatli olmaz isek, bir kuşlukluk iş, bir kışlığa, hatta hayatımıza mal olabilir.
Hayatımızın kalitesi bakımından çok değerli ve önemli olan olaylarda yeterince hızlı olmalıyız. Mesela, çok önemli ve değerli bir bilim insanının sunumuna gidilecekse, bahane bulmadan yetişmenin yollarını aramamız gerekir.
Ord. Prof. Dr. Ali Fuat BAŞGİL hocamızın dediği gibi “çalışma, dinlenme (eğlenme) ve ibadet saatleri birbiriyle karıştırılmamalıdır”. Yeterince çalışmadan dinlenmek nasıl yanlış ise, yeterince dinlenmeden sürekli sürmenaj oluncaya kadar hızlı çalışmak da, doğru değildir. Hakkıyla dinlenebilmek için usulünce yorulmak gerekir.
Günlük, haftalık, aylık, yıllık, 10 yıllık, 20 yıllık akılcı ve esnek planlar yapmak çok önemlidir. Bunlardaki yavaşlama, tembelliği, karışıklığı, düzensizliği getirdiği gibi, telafisi olmayacak şekilde, hayatımızın ortasına bomba gibi düşer ve her şeyi mahvedebilir.
Para kazanmada çok hızlı ve hırslı olmamak gerekir ki, iflas edenlerin çoğu çok kazanma amacıyla çok hızlanmalarından dolayıdır. Tevekkülün gereklerini yerine getirmeden şükürcülük de, çok yavaş olanlar da, mesleğinin gereklerini yerine getirmekte geride kalırlar (yavaş) ve onlar da iflas ederler. Dükkanının tozunu almadan, ürünlerini sevimli yerleştirmeden, güler yüzlü olmadan, mesleği ile ilgili tüm yenilikleri uygulamakta hızlı olamayan; “Rabbim rızkımı verir” düşüncesine fazla kaptıranlar, haddinden fazla yavaştırlar. Allah her kuşun rızkını verir, ancak getirip yuvasına koymaz. Sebebe sarılıp ter akıtmak gerekir.
Dinlenme anında (zamanı gelince çalışmaya dönmeyi unutmamak kaydıyla), tatilde, eş dost muhabbetinde, doğadaki yürüyüşlerde, zaman kısıtı olmayan yerlerde, kantarın topuzunu kaçırmamak kaydıyla, yavaşlayabiliriz. Burada hemen ÖLÇÜ devreye girer. Hız aleyhine, yavaşlama lehine zamanı hovardaca kullanırsak, hoş geldin tembellik, umursamazlık, sorumsuzluk, vurdumduymazlık, kaytarıkçılık, parazitçilik vb.
O halde, hayatımızın her safhasını çok iyi analiz ederek, gerçekten hızlı olunması gereken yerde hızlı olup treni kaçırmamak; yavaş olacağımız yerde de yavaş olup, iki ayağımızı bir pabuca sokmamak ve kafamızı kaşıyacak zamanımızın olmaması tehlikesine düşmememiz gerekir.
Etkileyen sayısız faktörlerin ışığı altında hızlı ise hızlı, yavaş ise yavaş ve orta ise orta. Mandıra Filozofunda olduğu gibi, bir tavuk kümesinden iki yumurta alıp tavada kıracak zevki unutacak kadar da, iş de hızlı olmaya gerek yok. Sevdiklerimize kaliteli zaman ayıramayacak kadar hızı ise, hiç tasvip etmiyorum.
Selam, sevgi ve dualarımla. Allah’a (cc) emanet olunuz.