Yaşamak, Üretmek ve Gelişmek

Mutlu kişiler, genel olarak insanları birbirinden ayıran ve farklılaştıran şeylere değil, onları birleştiren ve bir arada tutan ortak noktalarla ilgilenirler.  Onlar bütün insanların bölünemeyen ve parçalara ayrılması mümkün olmayan bir bütün olduğunun bilinciyle, insanları bütün yönleriyle tanımaya çalışırlar. 

Potansiyel Güçlerinizi Geliştiriyor musunuz?

İnsanın, önünse iki seçenek vardır: • Üretici güçlerini kullanarak ve kendini geliştirerek bütün insanlıkla bir olmaya çalışmak, • Güvensizlik içindeki bir asalak olarak hayatını sürdürmek.

İtaat mı, Yoksa Potansiyel Gücü Ortaya Çıkarmak mı Mutluluk Getirir?

Daha çocuk yaştan itibaren belli bir çerçevede düşünmeye, hissetmeye ve davranmaya programlanmışızdır. Sevilmeme veya anlaşılamama korkusuyla bu çerçevenin dışına çıkan çok az kişi vardır. 

İç Dünyası Zengin İnsan Olmak

Günümüz insanının esas problemi, boşluk, endişe(kaygı, evham) ve yalnızlıktır. İnsanların çoğu ne istediklerini ve ne hissettiklerini bilmiyorlar. Kendilerindeki eksiklikleri, boşlukları doldurmak için başkalarından medet umuyorlar.  İmdat sesleri duyulmayınca da  sinirleniyorlar ve  kaygılı, endişeli bir hale geliyorlar. Kendilerini işe yaramaz olarak görüyorlar ve ne planlayacaklarına karar veremiyorlar. 

Gerçek ve Çakma İhtiyaçlar

Gerçek ihtiyaçlarınızın mı yoksa çakma (yapay, uyduruk) ihtiyaçlarınızın mı peşinden koşuyorsunuz? 

Bağışlamanın Şifalı Gücü

Bağışlama, geçmiş bir deneyimin yükünü taşımamak demektir. Bağışlama kendi deneyimlerinizden başkalarını sorumlu tutmama anlamına gelir. Deneyiminizin sorumluluğunu bir başkasına yüklerseniz, güç kaybedersiniz. Bağışladığınızda, başkalarının olduğu gibi,  kendinizi de eleştirip yargılamaktan kurtulursunuz. Hafiflersiniz.  “Zayıflar hiçbir zaman affedemez, affedebilmek güçlülere mahsustur”  diyor Mahatma Gandhi. 

İnsan Ne Düşünüyorsa Odur

Düşünce söz konusu olunca; “doğru düşünmek” ya da “yanlış düşünmek” kavramları akla gelir: “Pozitif düşünmek gerek…” deriz. Hz. İsa “Düşüncelerinizden de sorumlusunuz” demiştir. Düşünceler hayata bakış açımızı gösterir. Bulunduğumuz tekâmül noktasına göre bilinç taşırız. İşte o  bilinç bizim doğal olarak hayata bakışımızı oluşturur. Yani neyin ne kadarını anlayabildiğimizi ifade eder. “İnsan ne düşünüyorsa odur” diyor James Allen. 

Üç Düşündürücü Efsane

Tanrı’nın üstüne On Emri yazılmış iki taş levhayla Sina Dağından inen Hz. Musa, levhalar çok ağır  ve yol çok dik olduğu halde onları taşımakta  hiç zorlanmaz. Yük ona hafif gelir, çünkü levhalar Tanrı tarafından nakşedilmiştir ve taşıyıcısı için çok kıymetlidir. Ancak, altın buzağının ( buzağı biçimindeki putun) etrafında dans eden İsraillileri görünce, rivayete göre, sözler taş levhadan silinir. Levhalar bomboş taşlardan ibaret kalırlar. Birdenbire, Hz. Musa’nın taşıyamayacağı kadar ağırlaşırlar.

Şu Hayatta Bütün Gücümüzü Kullanabiliyor muyuz?

Bayram münasebetiyle dost, akraba ve arkadaşlarımızla  bir arada olduk. Yüzlerce mesaj aldık, yüzlerce mesaja cevap verdik. Hep birlikte güldük. Ait olma ihtiyacımızı karşıladık. Yalnız olmadığımızı hissettik. Mevcut  gücümüzü bu insanlar  için kullanarak kendimizi işe yarar konuma getirebileceğimizi fark ettik. 

Bhutan’da Gelişmişlik Mutluluk ile Ölçülüyor

Pek çok ülkede gelişmişlik düzeyi genel olarak gayri safi milli hasıla üzerinden hesaplanır ve örneklendirilir. Ancak GSMH ülkenin kalkınmışlığı ve gelişmişliği için tek gösterge değildir. Bu göstergeyi kullanmayan Bhutan’da “Gayri Safi Milli Mutluluk” gibi farklı bir ölçek kullanıyor. 

Ruhsal Tekâmül, Sevgi ve Ruh Hastalıkları

Tekâmül, tam ve olgun olma, olgunlaşma, gelişme, mükemmelleşme, insani kamil seviyesine ulaşma gibi anlamlara gelmektedir. Dinde ve tasavvufta büyük yer tutan tekâmül kelimesi, evrim, gelişme ve olgunlaşma manalarıyla kullanılmaktadır.

Sizin İçin Karşılaştığınız Olaylar Sorun mu, Yoksa Öğrenme Fırsatı mı?

Sürekli gelişme içinde olan kimse, hayatında karşılaştığı olaylara bir sorun olarak değil, üstesinden gelinmesi gereken  bir öğrenme fırsatı olarak bakar. Sıradan insan ise her şeyi ya şükredilecek ya da küfredilecek bir şey olarak görür. 

Azalan Sosyal Destek ve Sağlık

Corona Virüsü (Koronavirüs) sebebiyle sosyal temas iyice azaldı. Buna bağlı olarak kucaklaşmalar nerdeyse ortadan kalktı. Yüzümüz artık başkalarına rahatlık değil, korku vermeye başladı. Hayata iyimser bakan iyimser enerji yayan ve başkalarını yargılamayan insan sayısı giderek azalıyor. 

İyilik Yapmak Neden Mutlu Ediyor?

İyi ve cömert olmak başkalarını daha olumlu gözle görmemizi sağlıyor. İyilik yapmak diğerlerinin sıkıntıları yüzünden hissettiğimiz vicdan azabını, kederi ve rahatsızlığı azaltır. Başkalarına yardım etmek kendimizi onlara göre avantajlı hissedip şükretmemizi sağlar. Şükretmekte en önemli mutluluk yöntemlerinden, stratejilerinden birisidir.

Kendinden Çıkma, Bütünlük Görüşü ve Yüksek Bilinç

Bilincimizin seviyesi sevgi kapasitemizin artmasıyla birlikte artar. Bilincimiz yükseldikçe  bütün insanların hayatımızla ilgili olduğunu ve hayatımızı etkileyeceğini fark etmiş oluruz. Bu anlayışla, daha canlı ve mutlu  bir hayata  başlamanın ilk adımı  olarak  işe,  kendimizden çıkmakla başlamalıyız. İçimizde boşluk duygusu hissettiğimizde, bütün insanlar  için  iyi şeyler düşünmeli ve özellikle zor durumdaki insanlara  yardım etmeliyiz. O zaman boşluk duygusu kaybolur. Başkalarının hayatının düzenlenmesine yardım ettiğimizde,  kendi hayatımızı da düzenlemiş oluruz. Böylece hayatımız daha anlamlı hale gelir.

Sakin Baş Güç Doğurur

Huzur dolu ve sakin bir beyine kavuşmanın en önemli yolu, zihnin boşaltılmasını sağlamaktır. Sakin baş güç doğurur. Kişi sakin kafaya ancak düşüncelerini olumlu yönde değiştirerek kavuşabilir. Bunun için gün içerisinde barış dolu ve huzur veren düşünceleri akla getirmek gerekir. Huzur veren sahneleri ve manzaraları gözünde canlandıran kişinin zihni huzur dolar. Ağaçlarla dolu güzel bir vadiyi, kendini o vadide ağaçların gölgesinde uzanmış yatarken hayal eden kimse rahatlar.

Doğanın İyileştirici Gücü

Hızlı ve tempolu bir hayat tarzı insanları daha gergin ve daha tedirgin yapıyor. Aşırı uyarılma,  aşırı heyecan bedenimizde zehir üretiyor. Bu zehir de birçok ruhsal bozukluğa  yol açıyor. Hayat tempomuz hızlıyken  ruhumuz huzura kavuşamaz. Bu sebeple  biraz yalnızlığa ihtiyacımız vardır.

An'a Gel ve An'da Kal: Dağ Meditasyonu

İnsanların yaklaşık % 47 si anda yaşayamıyor, anda kalamıyor, kendine kibar davranamıyor. Zihni genellikle geçmiş ve gelecekte dolu.  Şimdinin güzelliğini hissedemiyor.

Barış ve Vizyon

Şu sözlerle gözler önüne serilen vizyon Büyük önder Atatürk'e aittir.

Seni Göremiyorum, Kendine Ait Hiçbir İz Bırakmadın mı?

Gerçek seni devamlı saklıyorsun, maskeliyorsun. Kendinden utanıyorsun. Reklamlar seni kandırıyor. Ağzının, koltuk altlarının, ayaklarının, ellerinin, derinin kokusundan utanman gerektiğini söylüyor. Bu uluslararası şirket reklamları “Ürünümüzü al, kokulardan kurtul” diyor. Kendini sevmen için kozmetik kokular alman gerektiğini, yoksa sosyal ortamlara giremeyeceğini her gün kulağına haykırıyor. Her organına uygun bir koku al. “Senin bütün organların, bütün parçaların bozuktur, çirkindir, bizim ürünlerle güzelleş!” diyor çok uluslu reklamlar.