Olumlu düşünmek, insanları sevmek ve onlarla ilgilenmektir.
Şükretmek, Tanrı'ya minnet duygusunu sunmaktır. Şükretmek, bir kimseye minnet duymak, gönülden borçlu olmak, yapılan bir iyiliğe karşı kendini borçlu sayma, bir iyiliğe karşı teşekkür etme, memnuniyet duyma ve gönül borcu anlamlarına da gelir.
Dünyadaki en mutlu insanlar, bir misyon duygusuna sahip olan kimselerdir. Mutlu kişiler, doğru zamanda, doğru yerde ve doğru şeyi yapıyor olduklarına inanırlar.
“Kimseye zarar vermiyorum, istediğimi yaparım” sözünü genellikle yıkıcı davranışlarımızı haklı çıkarmak ve sorumluluktan kurtulmak için kullanırız.
Tüm insanların, düşünürlerin, sanatçıların, bilim adamlarının yüzyıllar boyu aradıkları bir duygu ve bir yaşantı olan mutluluğun temeli, erdemli ve ölçülü olmaktır.
Mutlu insan, kendisiyle barışıktır. Kendimizle barışık olduğumuz zaman, herkesin ve her şeyin içindeki iyiyi görebilmemiz kolaylaşır.
Mutluluğun en önemli kaynağı amaç ve anlamdır. Hayatının bir amacı ve anlamı olduğuna inanan kişiler her ortamda mutluluğu yakalayabilirler.
Modern insan hayatının büyük bölümünü öfke içinde geçiriyor. Hayatını olumsuz enerji ve olumsuz duygularla dolduruyor. Kendini geliştirmeye ve kendi potansiyelini gerçekleştirmeye neredeyse hiç zaman ve enerji ayırmıyor.
Kıskançlık, bir kimsenin bir üstünlük gösterdiğinde veya sevilen birisinin, başkası ile ilgilendiği kanaatine varıldığında oluşan olumsuz bir duygudur.
Genel olarak insanları bütün davranışlarından sorumlu tutan bir anlayışa sahibiz. Bu anlayış yüzünden pek çok insandan küsüyor ve onlara kızıyoruz.
Şükretme, dikkatimizi hayatınızın pozitif tarafına çevirir. Zihniniz derin ve yoğun bir şükretme hissi ile kaplıyken korku hissedemeyiz. Başarısızlıklarımızda da olumlu parçalar bulabiliriz.
Son zamanlarda yurdumuzun her tarafında tartışmalar yaşanmakta ve kavgalar olmaktadır. Bunların sonucunda büyük boyutta maddi ve manevi hasar oluşmaktadır.
İçimizde nelerin olup bittiğinin sağlığımıza büyük etkisi vardır. Düşüncelerimiz bizim kontrolümüz altındadır. Eğer geçmiş bir yaşantı bize zevk vermişse, bu deneyimi hatırlamak aynı zevk duygusunu beraberinde getirir. Düşünce şeklimizin oluşmasına da bayramlar katkı sağlayabilir.
Alışılmış ortamlar, alışılmış düşünceleri güçlendirir. Eğer aynı kişilerle aynı yerlerde bulunursanız , aynı düşünceleri akla getirme ihtimaliniz vardır. Çevrenizi değiştirirseniz, yeni fikirleri hayal etmeniz kolaylaşır. Yer değiştirmek kişiyi özgürleştirebilir.
Günlerden tekrar tekrar düşünüyorum: Bu kadar okumuş eğitim görmüş, en iyi okullardan mezun olmuş, devletin en üst kademelerine kadar yükselmiş insanlar, nasıl oluyor da suçsuz günahsız insanların üzerine en ağır silahlarla saldırabiliyor? Bunlarda hiç vicdan yok mu?
İnsan mutsuzluğu da mutluluğu da kendi içinden üretir. İnsanın kendi içinde ürettiği kargaşa dış dünyadaki gerçek tehlikelerden çok daha ürkütücüdür.