Atina, Yunanistan’ın başkenti. Otelimize yerleştikten sonra Akropolis’in eteklerinde kurulu Hephaistosu gezmek üzere yola koyulduk. Bu antik şehri gezmek için öncelikle Monastiraki Meydanına gitmeniz gerekiyor.
Roma’dan ayrıldıktan sonra Napoli’deki otelimize yerleştik. Yol yorgunluğunu gidererek kahvaltıdan sonra Pompei’ye doğru hareketlendik. Aracımızı uygun bir parka teslim ettikten sonra biletimizi alarak bana göre lanetlenmiş kente girdik.
Roma: Floransa’nın tarihi atmosferinden ayrıldıktan sonra bir çok tarihe başkentlik yapmış Roma’dayız. Otelimize yerleştikten sonra zamanımızı değerlendirmek adına öncelikle İtalya’nın merkezinde yer alan Katolikliğin merkezi Vatikan Ülkesine gidelim dedik.
Floransa’ya vardığımızda güneş şehir üzerindeki mesaisini bitirmeye hazırlanıyordu. Otelimize yerleşip gün batımını izlemek üzere Floransa’nın hakim bir tepesi olan ‘ Piazzale Michelangelo ‘ ‘Seyir Tepesi’ ne gidiyoruz. Günün bu saatinde güneş her biri mimarinin eşsiz bir örneği olan yapıların, kubbelerin, kulelerin üzerinde elini gezdirdikçe şehir her bir an izleyene bambaşka bir zevkler tattırıyor.
Otelimizde geceledikten sonra Milano’daki ikinci günümüzde güzergahımız Como gölü. Haritadan baktığımızda oldukça büyük olan Como Gölü’nü gezmeye Como şehrinden başladık.
Milano’ya rahat bir yolculuktan sonra saat 15.30 civarında otelimize yerleşmek üzere vardık. Milano büyük bir kültürel mirasa sahip İtalya ’nın 2. büyük şehridir. Tarihi, doğası ve moda merkezi olması nedeni ile yerli ve yabancı birçok turistin tercih ettiği Milano, gezilecek yerler bakımından ziyaretçilerine bonkör davranıyor.
Schengen ülkeleri arasında sınır kapısı olmadığından hangi ülkede seyahate devam ettiğinizi bilemiyorsunuz. Ülke sınırına yaklaştığınızda Avrupa Birliği’nin bayrağının altında hangi ülkedeyseniz onun adı yazılı başka bir işaret yok.
Sırbistan, Avrupa’nın önemli kesişim noktalarının üzerinde yer almaktadır. Ancak Karadağ’ın ayrılmasıyla ülkenin denizle olan bağı koptuğu için Deniz Kuvvetlerini satılığa çıkarmıştır. En önemli şehri Belgrad’dır.
2018 yılı başından bu güne planlamaya çalıştığımız geziye 28.06.2018 günü saat 07.00 civarında başladık. 5 kişi kendi aracımızla yola revan olduk.
Yolumuz üzerinde Rize ve şirin ilçeleri var. Zamanımız müsaade ettiğince gezerek Ayder Yaylası’na ulaşmayı düşünüyoruz.
Trabzon’a doğru rotamızı çevirdik. Merkezde Ayasofya Camii ve müzesi ilk ziyaret ettiğimiz yerlerden. İyi dizayn edilmiş, girişte yeterli bir park alanı oluşturulmuş. Binalar ve çevresi temiz ve bakımlı, camii ibadete açık çok sayıda gezeni var.
Ordu, yeşiliyle hemen dibindeki mavi denizi ile harika bir yer. Ordu’yu daha iyi görmek için teleferikle Boztepe’ye çıkıyoruz. Üzüntülüyüz. İnsanımız teleferiklerin plastik koruma camlarını muhtelif sert cisimlerle çizerek adlarını vs. yazmışlar. Utanıyoruz halimizden.
Samsun’a doğru yola koyulduk. Hedefimizde Samsun değil Erfelek barajının yanındaki Tatlıca Şelaleleri. Günün sonuna doğru şelalelere ulaştık. Aman yarabbi herkes orada panayır yeri gibi yer gök araç ve insan.
Uzun zamandır gitmeyi düşündüğüm, benim için eksiklik olarak gördüğüm Doğu Karadeniz gezisine nihayet karar verdik.
Sırbistan ve diğer Yugoslavya ülkelerinden farklılıklar göstermekte. Boş arazi yok denecek kadar az, her yer ya ormanlık bölgelerden ya da sanayi bitkileriyle dolu alanlardan oluşuyor.
Mostar’a yola devam yolumuz üzerinde Pocitelli köyü (Türk Köyü) var onu ziyaret edeceğiz. Hırvat sınırından 14 km sonra. Köye hakim bir kale kalenin alt tarafında Camii ve yola yakın bir yerde Hamam dikkatimizi çekiyor.
Dubrovnik. Ana yol, doğru sahile ve eski şehre götürüyor. . Eski şehri çevreleyen kalenin girişinden eski şehri gezmeye başladık. Kaleye nereden girilecek bulmakta zorlandık.
Yolların kenarlarında hala Arnavutluk’a has mevziler bizle Karadağ sınırına kadar geldiler. İşkodra Gölü(Üsküdar Gölü) kıyısından Karadağ sınırına doğru yola devam ettik.
Yunanistan’ın birçok küçük şehir ve kasabalarından geçerek Arnavutluk sınırına ulaştık. Daha önceki seyahatlerimde Makedonya üzerinde Arnavutluk’a geçiş yapıyordum.