Mevlânâ, Ahî Evran, Sarı Saltuk ve Gül Baba da… Alevî kardeşlerimizin bâzıları öyle yazıyorlar, öyle diyorlar…
Cevap: Eski çağlarda insanlar, taptıkları güçlere insan kurban ederlerdi. Bu korkunç ve vahşî âdet yerine İslâmiyet belli hayvanların kurban edilmesi âdetini koydu. Müslümanlar ve Müslüman olmadan önce Türkler, hiçbir zaman insanı kurban olarak kesmemişlerdir.
Oğuz yazmalarında bulunan kelimeler, günümüzde kullanımda değilse, kullanımdan çıkmasının bir sebebi vardır. O sebebin ortadan kalktığı ve o kelimelere ihtiyaç hâsıl olduğu nasıl ispat ediliyor ki şimdi yeniden kullanıma almak için çalışılıyor? Alışılagelmiş kelimeler yerine 1500 sene önceki kelimeleri hem de ihtiyaç ve sebep yokken yeniden yazı veya konuşma diline almak, nesiller arasında anlaşmayı zorlaştırır ve hatta imkânsız hâle getirir. 50 – 60 sene önce yazılmış Reşat Nuri Güntekin, Refik Hâlid Karay, Peyâmi Safâ romanlarını anlayamayan gençliğin önüne, 1.000 sene öncesinin kelimelerini koymakla, Türk dilini yozlaştırmak isteyenlere yardım ve yataklık edilmiş olmaz mı?
Uydurma kelimeleri kullanan ve kullanmakta ısrar eden sâde vatandaşlarımızı kınamaya, suçlamaya hakkımız yoktur. Türkçe hassasiyeti olmayan sanatkârların, politikacıların ve ilim adamlarının televizyonlarla, gazete ve dergiler ile radyoda kullanmakta olduğu kelimeleri, (doğru olduğunu zannederek) herkes kullanmaktadır.
Saraybosna, Yugoslavya'nın dağılmasından sonra kurulan Bosna-Hersek Cumhuriyetinin başşehridir. Şehre bu ismin İsa Bey tarafından inşa edilen muhteşem bir saray sebebiyle verildiği söylenir. 16 ve 17. yüzyıllarda önemli ilerlemelerin yaşandığı şehirde, 1521-1541 yılları arasında Bosna sancak beyliğine getirilen Gazi Hüsrev Bey tarafından inşa edilen külliye ve kurulan vakıflarla Saraybosna bir Türk-İslâm şehri hâline gelmiştir.Saraybosna, Yugoslavya'nın dağılmasından sonra kurulan Bosna-Hersek Cumhuriyetinin başşehridir. Şehre bu ismin İsa Bey tarafından inşa edilen muhteşem bir saray sebebiyle verildiği söylenir. 16 ve 17. yüzyıllarda önemli ilerlemelerin yaşandığı şehirde, 1521-1541 yılları arasında Bosna sancak beyliğine getirilen Gazi Hüsrev Bey tarafından inşa edilen külliye ve kurulan vakıflarla Saraybosna bir Türk-İslâm şehri hâline gelmiştir.
Eskiler; ‘ Galat-ı meşhûr, fasîh-i mehcûrdan evlâdır .’ Derlerdi. Bu sözü, günümüz anlatımıyla: ‘ Yaygın bir yanlış, kullanılmayan ve fakat düzgün olan doğrunun önündedir .’ Şeklinde söyleyebiliriz.
Alevîlik; din, mezhep veya tarîkat ve hattâ bir cemaat adı değildir. İslâmî bir düşünce, felsefe, hayat ve düşünce tarzı veya İslâmî kültür, İslâm’ın farklı bir yorumu olarak ele anılabilir.
Kimseyi, sizi sevmeye zorlayamazsınız. Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz. Gerisini karşı tarafa bırakırsınız.
Nihat Sâmi Banarlı’nın anlattığına göre Yahyâ Kemal Beyatlı, bir dönemdeki sohbetlerinde sık sık şöyle dermiş: Çocuklarımıza dediler ki:
Ankara’da, Aylık fikir ve sanat dergisi tanıtımıyla ve Türkçü düşünceye hizmet maksadıyla 23 Haziran 1971 târihinde yayınlanmaya başladı.
Türkçü fikir adamı, tıp doktor Hasan Ferit Cansever 20 Haziran 1969 târihinde İstanbul’da vefât etti. Doğumu: Antalya, 1891.
Ekmek, bütün gıdaların anası, mübârek ve aziz bir yiyecektir. Her şeyle, yalnızca su ile birlikte yenilirse bile insanoğlu, başka bir gıdaya ihtiyaç olmadan yaşamaya devam edilebilir.
Nasreddin Hoca 1208-1284 yılları arasında yaşadı. Emir Timur ise 1336-1405 yılları arasında. Yâni Timur, Hocanın vefatından 52 yıl sonra dünyaya geldi. Buna rağmen onlarca hikâye veya fıkrada Hoca ile Timur bir araya getirilir. Herkes güler, tebessüm eder veya düşünür.
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası, âtıl paranın ekonomiye kazandırılması düşüncesiyle kurulmuştu. Borsadan hisse senedi alanlar, ortak oldukları firmaların kârlarından pay tahsil edeceklerdi. Kâr eden şirketin hissesi kıymetlenecek, elinde bu tür kâğıt bulunduranlar, isterlerse satacaklar, daha çok kâr elde edeceklerdi.
Türkçülük târihinin önemli isimlerinden Tahir Akın Karauğuz 06 Haziran 1982 târihinde İstanbul’da vefat etti. Doğumu: Safranbolu, 1898.
Filistin; Akdeniz’in güneydoğu ucunda, Asya ile Afrika arasında köprü konumunda olan târihî bölgedir. Adını, Milattan Önce 12. yüzyıld a d eniz yolu ile bölgeye gelip yerleşen ‘Filistîler’ veya ‘Filistler’ olarak anılan kabileden alır. Târih öncesi devirlerden itibâren çeşitli kavimlerin istila, işgal ve fetihlerine mâruz kalmıştır. Günümüzde ise İsrail’in işgali altındadır. İsrail, bölgeyi işgal etmekle kalmamış, % 70’inden fazlası Müslüman Arap ve 500.000 kadarı Türk olan 2.000.000 civarındaki bölge halkına soykırım uygulamaktadır.
Yarın 31 Mayıs: Dünya Sigarayı Bırakma Günü Sigarayı bırakarak hayata yeniden başlamanın, hayata hiç kopmamacasına sarılmanın günü. Kendinize güzel bir hediye verme günü. Kendinize, sigarasız günler hediye ediniz. Her gün yeni bir başlangıçtır. Dünya her gün yeniden kurulur.
27 Mayıs 1960 darbesi, Cumhuriyet târihimizin en çok tartışılan olaylarından biridir. Hareketi; demokrasinin yeniden doğuşu, rejimin kurtuluşu olarak değerlendirenler olduğu gibi, millî irâdeye silâh çekildiğini ileri sürerek mahkûm edenler de oldu. 27 Mayıs hareketi ile, Adnan Menderes’in diktatörlüğünü ilân etme eylemine engel olunduğu iddiası; hareketi haklı gösterme propagandasının şişirdiği balondur. Çünkü Menderes, erken seçim kararını bir yıl önceden almıştı.
23 Mayıs 1919 Cuma günü Sultanahmet Meydanı’nda, 100.000 kişinin katıldığı, İzmir’in işgalini protesto mitingi düzenlendi. Toplantının organizatörü Türk Ocağı idi. Millî bir maksatla düzenlenen ilk ve en büyük toplantıdır. Toplantıya; Mehmet Emin (Yurdakul), Hâlide Edip (Adıvar) ve Süleyman Sırrı gibi kişiler konuşmalar yaptılar.
Mustafa Kemal Paşa, 19 Mayıs 1919 târihinde, ‘ Ordu Müfettişi ’ sıfatı ve 47 kişiden oluşan heyet ile Samsun’a gitti. Bu târih, Kurtuluş Savaşı’mızın başlangıcı olarak kabul edilir. 19 Mayıs günü ilk defa, 1926 yılında Samsun’da ‘ Gazi Günü ’ adı ile kutlandı. 24 Mayıs 1935’de ‘ Atatürk Günü’ olarak ilân edildi. 19 Mayıs 1938’de ‘ Gençlik ve Spor Bayramı ’ adını aldı. 1981 yılında bu isim, ‘ Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı ’ olarak değiştirildi.