Sunucu, ciddî ciddî, “Acı bir haberle başlıyoruz” diye Kuzey Irak’ta teröristlerle girilen çatışmada şehid olan askerlerimizin haberini veriyor. Cenâze törenini anlatırken de “gözyaşları sel oldu” demeyi ihmâl etmiyor. Bakıyorsunuz, cenazeye katılanlar arasında sel gibi gözyaşı döken olmadığı gibi, gözü yaşlı biri de yok; vakur, ciddî insanlar görüyorsunuz. Bakmayın siz, bu zırcâhil sunucuların böyle yönlendirmeleriyle “böyle yapmak gerekirmiş” havasına yavaş yavaş giren seyrek vak’alara: Birkaç yıl geriye gidin, şehid yakınlarının nasıl sessiz, vakur durduklarını, bazılarını “vatan sağ olsun” dediklerini hatırlarsınız.
Dil, bir milletin en değerli unsurudur, öyle ki, dilini yitiren topluluk, millet olmak hâlinden çıkar, insan sürüsü hâline gelir. Milletin bütün geçmişi, bağlandığı, ortaya koyduğu değerler, dünyâ görüşü, o milletin dilinde tezâhür eder.
Son günlerde Türklerin en eski yazıları, tarihleri, dînleri konularında, bu arada, Türk kelimesinin menşei ile ilgili olarak, ciddî yayınlar yapılmakta, görüşler ortaya sürülmektedir.