Mutluluk Ormanında yaşayan Köstebek Nuri ile komşusu Kırk ayak Nazlı birbirlerinden hiç hoşlanmazlar hoşlanmazlarmış.
Sarı güzellik dalgası sararken tabiatı Bahar meltemiyle gelir güzel kokuların Ellerdeki mimozalar süslerken vapurları
Meslektaş olan Ömer Baba ve Câhide Anne birkaç sene arayla emekli olunca yıllardır hayalini kurdukları şeyi yapmaya karar verdiler. Hayâl ettikleri şey İstanbul’un karmaşâsından kaçmaktı. Onlar güzel anlaşan birbirlerine saygı ve sevgiyle davranan tatlı bir çiftti. Etrafları ile ilgili sorunlara pratik çözümler bulurlardı. Bu yüzden sevilir ve sayılırlardı. Yakın çevrelerindekilerde onlara Ömer Baba Câhide Anne derlerdi.
Bana göre yaşlanmak biriken anı ve deneyimlerin ürünlerini toplamak gibi bir şey. Kendim için konuşmam gerekirse çocuklarımın büyüdüğünü görmek, torun torba sahibi olmak.
Termal deyince aklıma kocaman rengarenk ortancalar, ardından ormandaki dumanlı dere ve yağmurdan sonra duyulan o güzel koku geliyor. Çocuk hafızamda bunlar orayı rüyâ alemine çeviriyordu. Bunları yazarken gözüm yağan kara takıldı. Kar tipiye dönmüştü. Birden kahve saatimin geldiğini fark ettim. Canım kahve içmek istedi. Yalnız içmeyi sevmem aslında… Mutfağa yöneldim, tam o sırada kapı çalındı.
İki kişinin aile olmak, birlikte yaşamak isteklerinin kanunlar önünde gerçekleşmesine evlilik deniyor.
Onur özel bir şirkette muhasebe müdürüydü. Hafta sonuyla birleşen bayram tatili ona güzel bir dinlenme fırsatı vermişti. Fakat işlerin yoğunluğundan rezervasyon yaptıramamıştı. Sonuçta birkaç arkadaşına tembihte bulunmuştu.
Bir varmış bir yokmuş, gidelim hep birlikte masal diyarındaki mutluluk ormanına. Bugün tarla faresi Melâhat‘ın başından geçenleri anlatacağım. Tarla faresi Melâhat gezmeyi çok sever hiç evde durmazmış.
Elimi yakarken sıcak kestaneler Uçuş uçuş yağan karda Yürümek çok hoşuma gider Beynimde oluşur Ümitler vadeden çeşit çeşit düşünceler Avuçtaki kar taneleri gibi Her biri bir tarafa savrulur Erir kaybolur gider Ümitlerle hayallerle beslenen İsteklerimiz yarınlardan Vesile olsun hayırlara temennisiyle Sürüp gidiyor. İnsan bu çelişkiler yumağı Bir yanı ister bir yanı nefret eder Önündekiler dururken Mutluluğu hep uzaklarda arar Gönlümüz görür gözümüz görmez Karnımız doyar ruhumuz doymaz Ne güzellik yetiyor ruhu doyurmaya Ne de parayla alınıyor mutluluk huzur Tanrının yazdığı kader kitabına göre İnsan hayatını Kaderinin kuklası olarak yaşar
Masal Ülkesinde bulunan Mutluluk Ormanındaki hayvanlar barış içinde mutlu yaşarlarmış. Ormandaki hayvanlar okul çağına gelinceye kadar birçok şeyi yuvalarında annelerinden öğrenirlermiş. Kuşlar uçmayı, ördekler yüzmeyi... Ama ilk öğrendikleri şey anneleri olmadan yuvadan çıkmamak ve annelerinin sözünü dinlemekmiş.
Sevgili çocuklar, Bugün sizi her türlü hayvanın yaşadığı Dostlar Ormanına götüreceğim. Biliyor musunuz? Ormanın da kendine göre uyduğu bir düzeni var. Onların da evleri, aileleri, komşuları hatta gittikleri okulları da var. Orman okulunu başka bir masalda anlatırım. Şimdi size beden öğretmeni Zıpzıp Tavşan ile ilgili bir masal anlatacağım.
Sevgili çocuklar; şimdi hep birlikte MASAL DÜNYASINA gidelim.