Hakkın kelamı birdir, Öz söz doğruluk temizlik iman Tercüme eder insan kişiliğini her an Doğruluk yoludur hakkın yolu
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde deve tellal pire kuaför iken armudu taşlayalım masala başlayalım.
Kuşlar neşe ile şakıyor Dallar yapraklar ile güzelleşiyor Papatyalar çimenleri süslüyor Ne güzeldir baharda park köşeleri
Dedim ki etrafa bak Kimi üzgün kimi neşeli Kimi Veli kimi deli Bu dünyaya gelmenin Elbet vardır sebebi
Aradan bir iki saat geçer çalışırken yorulan ayıcık biraz ara vermek ve çay içmek için işi bırakır ve çay demlemeye koyulur. Onun çayı bizim çaylara benzemez. O demleme çay yapar ve sadece ballı armut çayı sever ve onu içer.
Bir varmış bir yokmuş, pire berber deve tellal iken masalı anlatan gitmiş gitmiş sabahtan akşama kadar yol gitmiş bir de bakmış ki bir arpa boyu anca gitmiş.
Bir varmış iki kaybolmuş, ikiyi bulmadan sayı saymak olmaz. O zaman biz de masalımıza başlayalım. Adı bilinmeyen bir ülkede yaşayan iki kardeşin ruhları karakterleri çok farklıymış.
Kimse gitmek istemez Bilmediği yerlere Oysa adres bellidir Bir gün gideceğiz Yaratılıp geldiğimiz yere
Simsiyah gecelerden Bitmeyen karanlıklardan Gelmeyen sabahlardan Doğmayan güneşten Bıktım artık!
Masal dünyasındaki Mutluluk köylerinin birinde mutsuz yaşayan iki komşu varmış. Birisi ALIRIM, ailesi diğeri ise ÜRETİR ailesi imiş. Alırım ailesinin babası bay Bilmiş oğlu Kaya ya her şeyin en pahalısını en güzelini alır yine de mutlu edemezmiş.
Masallar diyarından siz çocuklara duyuru var. Masallar biriktirmişler, çok güzel yeni, yeni masallar. Hadi birlikte gidelim. Biliyor musunuz Kral aslan da masal dinlemeye gelecekmiş.
Bayrağımın edasına nazına Kurban olam ayına yıldızına Senin uğruna olsun feda Verdiğimiz canımız aksın kanımız
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde çölde yaşayan bir deve ailesi varmış. Bu ailenin Mıstık adında çok sevimli bir çocukları varmış.
Bir varmış bir yokmuş, çocukların derdi çokmuş. Çünkü ormanda yaşayan çocukların hiçbirinin babaannesi ananesi yokmuş. Bu yüzden çocuklar mahsun ve üzgünmüş. Hepsi masal dinleme arzusu ile yanıyorlarmış. O aralar ormana dışarıdan bir aile taşınmış. Herkes merak içindeymiş bu taşınanlar kim diye. Meraklı komşu yeni komşusuyla tanışmak istiyormuş, erken davranan Serçe Melahat komşunun evine gitmeye karar vermiş. Ormandan bir demet kır çiçeği toplamış. Demeti gagasına alarak komşunun kapısına bırakmış ve kapıyı çalmış. İçeriden bir cevap gelmiş; -Kapı açık girin!
Bir varmış bir yokmuş, masal diyarında masal çokmuş. Bakalım bugünkü masalımız ne anlatıyor. Masal diyarındaki mutluluk ormanında, ormanın tam ortasındaki meydanda bir inşaat karmaşası sürmekteymiş. Ne yapıldığı konusunda muhtelif dikkat varmış. Orman sakinlerinin bir kısmı alışveriş merkezi bir kısmı kapalı oyun parkı başka bir kısmı da okul diye konuşuyorlarmış.
Çocukken sığındığım ana kucağı bana acıların geçtiği ağrıların hafiflediği güvenli bir korunak sayılırdı. İlk güven duygusu bende buydu. Annemin o güzel mis kokusu beni her şeyinden koruyan yer gibiydi. Bunun için ben hala canım yanınca off anam diye yaygara koparırım. Çocukken benim için en güvenli yer ailemin yanıydı.
Bir garip kulum ben, Yaratılanlar içinde bir zerreyim ben, Neden nasıl demeden, Kara toprağa girmeden,
Dertleri götür eski yıl; Kederleri, Hastalıkları sıkıntıları, Sava ş ları, kanı...
Yok olan sevdalara Hızla geçen yıllara İlerleyen yaşlara Yanalım mı?
Gençlik bir kor parçası Yanar da yakılır da Ne yapayım o zaman? Kırlarda koşayım mı? Dağlardan aşayım mı? Aslı gibi yanayım mı?