Türkiye’nin Meselelerine Milli Bir Bakış

Bugün çevremize, ülkemize ve dünyaya baktığımızda devamlı ve süratli değişmeler görmekte ve birbirini takip eden meselelerle karşı karşıya kalmaktayız. Bu durum yaşayan, hareket eden, gelişen veya gerileyen insan topluluklarının ortaya koyduğu tabii bir durumdur.

Milletlerarası Çatışmalar ve Emperyalist Güçlerin Türkiye Üzerindeki Oyunları

“ Haçlı zihniyeti “ hiçbir zaman Müslüman Türk’ün Avrupa’da ki ve Anadolu’da ki varlığına tahammül edememiştir. Şerefini daima aziz tuttuğumuz Kudüs şehri Hz. Ömer zamanında fethedilmiş, büyük din mensuplarının ziyaretine açık tutulmuş ve en geniş manada din ve vicdan hürriyeti tanınmış olmasına rağmen, bilhassa Hristiyanlarca öfke ile karşılanmıştır. Bu fetihten asırlar sonra, Doğu Roma İmparatorluğunun merkezi olan İstanbul’un kapıları Müslüman- Türklere açılınca   “ HAÇLI ZİHNİYETİ “ iyice kudurmuştur.

Bize Nasihat Ediyorlar…

Ayıya dayı diyecekmişiz, suya sabuna dokunmayacakmışız, etliye, sütlüye karışmayacakmışız yoksa kellemizi koparırlarmış v.s v.s

21. Yüzyılda Türkiye’nin Vizyonu…

Türkiye’nin sahip olduğu vizyonu bozabilecek engeller çok çeşitlidir. Türk milletine mensup olma şuurunu reddeden bölücü siyasi Kürtçülük ve mikro ırkçılık Türk Milleti dışında millet ve halkların bulunduğu görüşü, kültürel haklar ile kamufle edilmektedir.

Sevgi Üzerine…

Sevgi, insanın en ince hassas hislerinin meydana getirdiği merhamet ve şefkat duygularının bir eseridir. Vicdan hükmü kalpteki iyi ve kötü bütün varlığı yakarak silip atmış ve orasını ayna gibi termemiz bir hale getirmiş olduğundan Cenab-ı Hak o kalbe tecelli tahtını kurmuştur. Böylece bütün benliği hak sevgisi kaplamış ve o kimse artık sevgiden ibaret olmuştur. Artık o her şeyi her şeyde onu sever olmuştur. Bu nedenle o kimse Cenab-ı Haktan dostluk, intibak ve esenlik sıfatları ile sıfatlanıp seçkinler zümresine girmiştir. Artık o insanın her iki dünyada yeri cennet, mekânı ise sefa ve dostluktur.

İdareci ve Yöneticiler

Büyük için küçüğün hiçbir zaman hor görülmemesi gerekir. İnsan için “Büyük” bazen kendisi olabilmektir bu en tehlikeli olandır! Hz. Ali bütün valilerine gönderdiği tavsiye mektuplarında devlet malının millet malı olduğu asla kendilerine ait mallar olmadığını sert bir dille anlatmıştır. Makamlarının dahi millete ait olduğunu söylemiştir.

Kuvvetlinin Zayıfı Yediği Dünya!

Bu yazıyı yazarken görevimiz kamuoyunu aydınlatmaktır. Hakikatin kanunları bütün kanunların üstünde olduğundan buna uyarak doğruları söylemeye kendimi mecbur hissediyorum. Bu konudaki düsturum “ Haksızlıklar karşısında susan dilsiz şeytandır ” hadisidir!

Nasıl bir Türkiye - 1

Nasıl bir Türkiye derken özlediğimiz Türkiye ile şu anda yönetilen Türkiye’yi değerlendirmek gerekmektedir. Bu değerlendirmeyi yaparken iki yaklaşım olduğunu görüyoruz. Birilerine göre biz çok mükemmeliz, bazılarına göre de biz adam olmayız. Bu düşüncelerin ikisi de çok yanlıştır. Öncelikle kendimizi doğru anlamak doğru tanımak ondan sonra da çevremizdeki tehditleri görebilmek ve doğru değerlendirmek lazımdır.