ABD, 11 Eylül 2001’de ülkesinde meydana gelen terör olaylarının sorumlusu El Kaide örgütünü barındıran ve teslim etmeyi reddeden Taliban yönetimini cezalandırmak üzere girdiği Afganistan’ı kaçarcasına terk etti. Washington’un “Kabil’in düşmesi 90 gün sürer” açıklamasından dört gün sonra tek kurşun atmadan başkente giren Taliban, yönetimi teslim aldı. Cumhurbaşkanı sıfatına sahip Eşref Gani’nin çuvallar dolusu parayla kaçış tarzı ülke yönetimindeki çürümenin derinliğini ve Taliban’ın iktidarı kolaylıkla ele geçirebilmesinin sebeplerini net biçimde yansıtıyor.
28 Temmuz’da ülkemizin on ayrı yerinde aynı anda başlayan orman yangınları, kısa sürede genişleyerek Hatay’dan İzmir’e kadar olan binlerce km. karelik geniş bir sahil şeridini cehenneme çevirdi. Resmî açıklamalarda yüze yakın yangın yerinden 88’inin kontrol altına alındığı ifade ediliyor. Söndürme çalışmalarında yer alan altı vatandaşımızın hayatını kaybettiği yangınlarda yüzlerce ev, çok sayıda işyeri ve otel yandı; binlerce küçük ve büyükbaş hayvan telef olurken, pek çok sera ve üretim tesisi kullanılamaz hale geldi. Bu kadar geniş bir alanda yangından büyük zarar gören ormanlık alanların, bitki örtüsünün, buraları yuva yapan binlerce canlının yeniden eski hali haline dönmesi, simsiyah hale gelen toprağın yeniden yeşillenmesi kolay olmayacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kıbrıs Barış Harekatı’nın 47'nci yıldönümü dolayısıyla KKTC’ne kalabalık bir heyetle yaptığı ziyareti öncesinde burada yapacağı konuşmada “Büyük bir müjde" vereceğinin açıklanması içeride ve dışarıda büyük merak uyandırmıştı. Siyasi ve ekonomik konularda olacağı öngörülen müjdenin içeriğiyle ilgili birçok tahminler yapılıyor, hatta bunun yeni bir doğalgaz yatağı olabileceği bile konuşuluyordu. Başkan Erdoğan’ın KKTC Parlamentosu’ndaki konuşmasında beklenen açıklama yapıldı. Şu andaki cumhurbaşkanlığı konutunun KKTC‘in saygınlığına yakışmadığı belirtilerek yerine büyük bir “Külliye” ve Parlamento binasının kısa zamanda inşa edileceği duyuruldu.
Afganistan tarih boyunca coğrafi konumu ve Orta Asya’dan kıtanın güneyine ve batısına geçiş güzergahının ana merkezi olmasından dolayı jeopolitik önemi çok yüksek bir bölge olmuştur. Ülkenin kuzeyindeki nüfusun çoğunluğunu Özbekler, Türkmenler ve Tacikler oluşturur. Burası Uluğ Türkistan’ın devamı olan “Güney Türkistan” dır ve ortaçağda bölgede kurulan bazı Türk devletlerine ev sahipliği işlevi yapmıştır.
İsmet Binark bey bu alemdeki misafirliğini tamamlayarak Hakk’a yürümüş bulunuyor. İlk gençlik yıllarından itibaren benimsediği milli ve manevi değerleri hayatının anlamı ve gayesi yaparak ömrü boyunca onlara hizmet etmeye, gönülden bağlı olduğu milletimize yararlı olmaya, kalemiyle fikir ve düşünce hayatımıza katkı yapmaya çalıştı.
1 Temmuz Çin Komünist Partisi’nin 100’ncü kuruluş yıldönümüymüş. Halen ABD ile her alanda küresel egemenlik yarışına girmiş olan Çin Halk Cumhuriyeti bunu da, çok başarıyla yürüttüğü PR kampanyalarına malzeme yaptı. Bu maksatla sadece kendine ait yazılı ve görsel araçlarından değil, çeşitli ülkelerdeki ideolojik sempatizanı partilerin gazete ve ekranlarından da yararlandı.
Prof. Dr. Orhan Düzgüneş, 25 yıl önce bugün ebedi âleme irtihal etmişti. 1973 yılından başlayarak, 1994 yılına kadar Türk Ocakları’nın Genel Başkanı sıfatıyla Türk milliyetçiliğine hizmet etti. Türk Ocakları’nın 1970 yılı başından sonra girdiği “fetret” döneminin aşılmasında, 12 Eylül darbesiyle dernek ve parti faaliyetlerinin yasaklanması üzerine fiilen kapanan Derneğin 1984 yılında yeniden faaliyete başlayıp kısa zamanda Türkiye genelinde teşkilatlanmasında, bugünkü konumuna gelmesinde onun büyük emeği ve payı vardır.
ABD Adalet Bakanlığı Sezgin Baran Korkmaz hakkında yeni dava kapsamında “Türk iş adamı 133 milyon doların üzerinde dolandırıcılık gelirini akladığı iddiasıyla Avusturya’da tutuklandı” başlıklı yazılı bir açıklama yaptı. Utah Bölge Savcılığı’nın 28 Nisan 2021 tarihli iddianamesinin gizliliği 21 Haziran 2021 tarihi itibariyle kalktığından SBK’nın nelerle suçlandığı görülebiliyor.
Organize suç lideri olduğu ifade edilen bir kişinin geçen ayın başından itibaren hemen her hafta yurt dışından yayınladığı videolarla ortaya attığı iddialar, günlerdir Türkiye gündeminin ilk sıralarında yer alıyor. Bunlardan bazıları şahsi itiraflarını içeriyor, kriminal kişiliğini yansıtıyor. Bazılarındaysa somut zaman, yer ve şahitler gösterilerek önemli makamlarda bulunan isimler, kamu görevlileri, basın ve yargı mensupları hedef alınıyor, suçlamalar yapılıyor.
Şerafettin Özdil bu alemdeki yolculuğunu tamamlayarak Dar-ı Beka’ya irtihal eyledi. Onu en fazla 12 Eylül darbesi üzerine açılan 587 sanıklı MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası sanıkları ve yakınları tanırlar. Darbeden hemen önce Avukat Şerafettin Yılmaz’ın bürosunda stajını tamamlamış, avukatlık ruhsatını almıştı. Evren ve cuntasının amacı MHP’ni siyasetten silmek, başta Genel Başkan Alparslan Türkeş olmak üzere tüm yöneticilerini en ağır şekilde cezalandırmak, Türk milliyetçiliği fikrini suçlayarak kamu vicdanında dirilmemek üzere mahkûm etmekti.
Bir yandan küresel salgının bir buçuk yıldır sürüp gelen çok yönlü baskısı ve tehdidi, diğer yandan 30 milyondan fazla Doğu Türkistan Türkü’ne ve üç milyondan fazla Filistinliye uygulanan insanlık dışı uygulamaların etkisiyle yaşama sevinci duyamaz hale geldik; bu karamsar ortamda hüzünlü bir ramazan, buruk bir bayram yaşadık. Bu ortamın yakın zamanda değişmesi beklenmiyor. Çünkü ne Çin ne de İsrail hedef aldıkları toplumların haklarını ve hukukunu tanımak, millî ve dini kimliklerine saygı duymak, millî ve dini kimlikleriyle yaşamalarına izin vermemekte kararlı görünüyorlar.
14 Mayıs 1950 seçimlerine muhalefet partisi olarak katılan Demokrat Parti’nin, büyük bir çoğunlukla kazanıp iktidara gelmesi, iktidarın seçimle el değiştirmesi Türk ve İslam dünyasında ilk defa yaşanan tarihi bir olaydır. Cumhuriyet döneminde 1946 yılına kadar dört yılda bir düzenli olarak yapılan iki dereceli seçimlere, başka partiye izin verilmediğinden sadece CHP katılırdı. Seçmenler “seçiciler kurulunu” seçerler, onlar da ikinci aşamada parti genel merkezinde milletvekili olmaları uygun görülen isimlerden oluşan listeleri sandığa atarak formaliteyi tamamlarlardı. Ancak altı yıldır süren 2. Cihan Savaşı’nın sona ermek üzere olduğu 1945 yılına girilirken dünyada ve Türkiye’de yaşanan sosyal ve siyasal değişimler, bu sistemin değişmesini zorunlu hale getirdi.
Edebiyat dünyamızın son dönemlerdeki en önemli isimlerinden biri olan, Türk milliyetçiliği fikrini, millî, manevi, insani ve ahlaki değerlerimizi 60 yıldır kalemiyle savunan Emine Işınsu Öksüz, bu dünyadaki yolculuğunu ikmal ederek ebedi aleme göç eyledi; menzili mübarek, makamı inşallah cennet olsun.
3 Mayıs 1944’te Ankara’da yaşanan olaylar, sonuçları ve etkileri açısından Türk milliyetçiliği tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir. Çünkü olaylar sadece Adliye binası ve Anafartalar caddesiyle sınırlı kalmadı. “Millî Şef” sıfatıyla bütün yürütme yetkilerini elinde bulunduran dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, olayların arkasında, bunları düzenleyen tehlikeli bir grubun bulunduğuna kesin olarak inanıyordu.
ABD Başkanı Biden’ın 1915’deki Ermeni olaylarını “soykırım” olarak nitelendirmesi beklenen bir karardı. Son yıllarda bu ülkede hızla tırmanıp yayılan Türkiye karşıtlığı siyasetçilerin konuşmalarına, Senato ve Temsilciler Meclisi kararlarına yansıyor, Türkiye eski bir müttefik olarak değil hesap sorulması gereken hasım bir ülke gibi görülüyordu.
Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias’ın geçen haftaki Türkiye ziyareti, iki ülke arasında beş yıldır yapılmayan üst düzey görüşmelere yeniden başlanması açısından önemli bir adımdı. İki ülkenin dışişleri mensupları arasında bir süredir yapılmakta olan “istikşafi” (çözüm arayıcı) görüşmelerin bakanlar arasında devamı, ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Atina’da Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile görüşmesi kararlaştırılmıştı. Böylelikle sorunlara tam olarak çözüm bulunmasa bile, giderek yoğunlaşan, hatta bir ara Doğu Akdeniz’de savaş gemileri arasında sıcak çatışma ihtimaline dönüşen gerilimin dondurulması bekleniyordu.
Çin Halk Cumhuriyeti'nin Doğu Türkistan Türklerine uyguladığı etnik, dini ve kültürel soykırıma karşı Batılı ülkelerin ve insan hakları konusunda faaliyet yapan uluslararası sivil toplum kuruluşlarının tepkileri giderek yoğunlaşıyor.
Osmanlı İmparatorluğu’nun iktisadi ve mali yapısı üzerinde 60 yıldır yaptığı araştırmalarıyla, bulgularıyla dünyada ve ülkemizde akademik çevrelerde saygın bir yeri bulunan Mehmet Genç, ebedî âleme irtihal eyledi.
Danıştay İdari Dava Daireleri, Millî Eğitim Bakanlığı’nın 1933 yılından beri ilkokullarda toplu olarak okunan “Andımız” ın kaldırılmasına ilişkin kararını onayladı. Bakanlık, 8 Ekim 2013 tarihinde, İlköğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “Öğrenci Andı” başlıklı 12.nci maddesini yürürlükten kaldırırken çok tepki toplayan bir karar almıştı.
Galip Ağabey (Erdem) 12 Mart 1997 yılında ebedî âleme intikal etti. 67 yaşındaydı ama son yolculuğuna çıkmak üzereyken başında bulunan Dr. Haluk Tokuçoğlu’na “kendimi beş yüz yıl yaşamış kadar yorgun hissediyorum” diyecek kadar bezgindi. Kısa boylu, çok zayıf ve narin yapılı, solgun yüzlü bu insanın, fiziki görünümüne mukabil, sevgiyle şefkatle dopdolu, bütün hayatını yönlendiren, çevresiyle ilişkilerine hükmeden kocaman bir yüreği vardı.