Bartın’daki maden ocağında metan gazı (grizu) patlaması ve ardından çıkan yangında 41 işçimizin hayatını kaybettiği açıklandı; ancak beş ağır yaralımız var ve can kaybı sayısı muhtemelen artabilir. Birkaç yıl önce Soma yaşanan korkunç facianın acıları unutulmadan bir maden faciası daha yaşıyoruz. Bu tarz faciaların yaşanmasının ardından yapılanlar bir daha tekrarlanıyor.
Türkiye Cumhuriyeti iktisadi ve mali açıdan iflas etmiş bir yapı üzerine kurulmuştu. Kişi başına düşen millî gelir 50 doların altındaydı. Cumhuriyetin kurucuları dış borçların millî gelirin çok üzerinde olmasının yol açtığı vahim sonuçları gördüklerinden bu yanlışı tekrarlamamaya büyük özen gösterdiler. Ancak çok mecbur olunduğunda bu yola baş vurdular.
Bağımsız bir devletin varlığını koruyabilmesi, millî hak ve çıkarlarını savunabilmesi iktisadi gücüne ve imkanlarına sıkı sıkıya bağlıdır. Bunun en somut örneğini Rusya sergiliyor, Ukrayna’ya saldırısı üzerine Batılı ülkelerin uyguladığı ağır yaptırımlar karşısında zengin enerji kaynaklarına sahip olmasaydı kesinlikle ayakta kalamazdı.
Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) 1996 yılında Rusya ve Çin ekseninde Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ın katılımıyla “Şanghay Beşlisi” adıyla kuruldu. Güvenlik temelli, insan hakları, hukuk devleti gibi evrensel değerlere ilgi göstermeyen bir kuruluştur. Önce Özbekistan’ın daha sonra Hindistan, Pakistan ver İran’ın da katılımıyla genişledi. Üye olmamakla beraber çeşitli adlarla örgüt toplantılarına katılan bizim gibi çok sayıda ülke var. Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen ay Semerkant’ta yapılan toplantıya Putin’in davetlisi olarak katıldı. Toplantı sonrası dönüş yolculuğu sırasında bu örgüte üye olma isteğini bir kere daha açıkça ifade etti. Ancak bu konuda kararı üye ülkeler değil iki mihver devlet, Rusya ve Çin verecektir.
Çin’in 19'ncu yüzyılın yarısından bu yana en önemli hedefi Doğu Türkistan'ı ele geçirip bir Çin eyaleti haline getirmektir. Türk Dünyasının, tarih ve medeniyetimizin en önemli merkezlerinden biri olan Doğu Türkistan halkı, bu siyasal zorbalığa, askeri haydutluğa her zaman bütün gücüyle karşı koydu.
Yunanistan’ın, bağımsızlığını kazandığı 1827 yılından bu yana, kısa süren az sayıdaki ara dönemler hariç Türkiye politikası daima düşmanca olmuştur. Bunun bazı siyasal gerekçelerinin yanında hamasi duygularla beslenen ideolojik nedenleri de var. Siyasi görüş ve düşünceleri farklı da olsa Yunan halkının çoğunluğu iki yüz yıldır Pan-Helenizm ütopyasını benimsemiştir.
İsmail Kahraman’ın şehirlerin kurtuluş günlerinin kutlanmasını eleştiren sözleri, özellikle “İstanbul’un kurtuluşu 6 Ekim, İzmir’in kurtuluşu 9 Eylül kim demiş? Ne münasebet, Cihan harbi bitti, müstevliler alacaklarını birkaç misli aldı ve öyle gittiler, çekildiler. Kurşun sıkmadık ki.” demesi, bu tarz kutlamaların “ben esirdim, köleydim, esaretim bitti diye ikrarda bulunmaktır, bu küçüklük kompleksi verir” ifadesi büyük tepki topladı.
Mustafa Kemal 5 Ağustos 1921’de BMM’nin kararıyla üç aylık bir süreyle Meclis’in bütün yetkilerini kullanabilme yetkisi tanınarak “Başkomutan” oldu. 25 Temmuz’da Eskişehir‘de Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa ile görüşerek, mevcut birliklerimizin zaman kaybetmeden Sakarya’nın doğusuna çekilmesini istemişti. Çünkü Kütahya-Eskişehir savaşını kazanan Yunan ordusunun çok geçmeden Ankara’ya doğru yürüyüşe geçeceğini biliyor, Türk ordusunun daha fazla yıpranmadan toparlanması, yeni mevzilerine yerleşebilmesi için az da olsa zamana ihtiyacı olduğunu görüyordu.
22 Ağustos 1921 günü sabah saatlerinde Yunan ordusunun saldırısıyla başlayan ve kesintisiz 22 gün 22 gece devam ederek zaferimizle sonuçlanan Sakarya Savaşı, Dünya savaş tarihine “en uzun” süren az sayıdaki meydan savaşlarından biri olarak yazılmıştır. Bu savaşı Türk ordusunun kazanması, bir taraftan İtilaf Devletleri’nin bölgemiz jeopolitiğini değiştirmeye yönelik emperyalist ve ırkçı girişimlerini frenleyen diğer yandan tarihimizin seyrini değiştiren cihanşümul bir olaydır.
Suriye’de iktidarda olan Baas (yeniden doğuş hareketi) Partisi 1943 yılında Mişel Eflak ve Selahattin Biter tarafından kuruldu. Sola meyilli olan ve bütün Arap dünyasının bağımsızlığını savunan partinin 1962 yılına kadar mezhepçi bir yapısı yoktu. vv Suriye’de iktidarda olan Baas (yeniden doğuş hareketi) Partisi 1943 yılında Mişel Eflak ve Selahattin Biter tarafından kuruldu. Sola meyilli olan ve bütün Arap dünyasının bağımsızlığını savunan partinin 1962 yılına kadar mezhepçi bir yapısı yoktu. Suriye’de iktidarda olan Baas (yeniden doğuş hareketi) Partisi 1943 yılında Mişel Eflak ve Selahattin Biter tarafından kuruldu. Sola meyilli olan ve bütün Arap dünyasının bağımsızlığını savunan partinin 1962 yılına kadar mezhepçi bir yapısı yoktu. Suriye’de iktidarda olan Baas (yeniden doğuş hareketi) Partisi 1943 yılında Mişel Eflak ve Selahattin Biter tarafından kuruldu. Sola meyilli olan ve bütün Arap dünyasının bağımsızlığını savunan partinin 1962 yılına kadar mezhepçi bir yapısı yoktu. Suriye’de iktidarda olan Baas (yeniden doğuş hareketi) Partisi 1943 yılında Mişel Eflak ve Selahattin Biter tarafından kuruldu. Sola meyilli olan ve bütün Arap dünyasının bağımsızlığını savunan partinin 1962 yılına kadar mezhepçi bir yapısı yoktu.
Çok eski çağlardan beri tarih sahnesinde var olan Türklerin kurduğu devletlerin, ilmî, medeni ve kültürel alanlarda, sanatın her dalında meydana getirdikleri eserlerin yer aldığı kapsamlı bir tarih ve kültür atlasımızın olmayışı her bakımdan büyük bir eksiklikti. Şerafettin Yılmaz’ın Başkanı olduğu “Türk Kültürüne Hizmet Vakfı” nın konularında uzman elliden fazla bilim insanının katılımıyla hazırladığı, “Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’ncü yılına Armağan” başlığıyla sunduğu “TÜRK DEVLETLERİ TARİH VE KÜLTÜR ATLASI” bu önemli eksiğimizi tam anlamıyla telafi ediyor; büyük bir boşluğu dolduruyor.
Rahim Cavadbeyli Güney Azerbaycan Türklerinden, 1 Temmuz 1976’da Tebriz’de dünyaya geliyor. Orta öğrenimini Tebriz’de tamamladıktan sonra Bakü’de Hukuk Fakültesi’nde okuyor; uluslararası hukuk dalında yüksek lisans yapıyor. Ardından Ankara’ya gelerek Gazi Üniversitesi’nde uluslararası ilişkiler dalında ikinci yüksek lisansını tamamlıyor. Halen Hacıbayram Üniversitesi‘nde uluslararası hukuk konusunda doktora yapıyor. Türk Dünyası, Ortadoğu, Güney Kafkasya ve İran konularında, Türkiye, Azerbaycan ve İran ilişkileri hakkında çok sayıda makaleleri ve kitapları var.
Türk ordusunun 26 Ağustos 1922’de baskın tarzında başlattığı askerî harekât plânlandığı gibi iki haftada zaferle sonuçlanmış, 9 Eylül’de İzmir’e ulaşılmıştı. Ancak nihai hedeflere henüz ulaşılmamıştı. Trakya Yunanlıların, Boğazlar ve İstanbul başını İngiltere’nin çektiği İtilaf devletlerinin işgali altındaydı. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ordumuza Çanakkale yönünde harekât emri verdi. İngiltere Başbakanı Lloyd George taşeron olarak kullandıkları Yunanlıların bozguna uğramalarını ve büyük Türk zaferini hazmedemiyordu.
Osman Kavala aydınlar arasında “kızıl milyoner“ diye anılır. İlk gençlik döneminden itibaren benimsediği Marksist sol ideolojinin en faal isimlerinden biridir. Babasından kalan serveti savunma sanayiindeki girişimleriyle daha da büyüterek ülkemizin en varlıklı isimlerinden biri haline gelmiştir. Çok sayıda solcu derneğe, vakfa ve bu çizgideki yayınlara sürekli destek verir. Türkiye’nin belli başlı yayınevlerinden biri olan ve genellikle sol içerikli kitapları yayınlayan İletişim Yayınevi’nin kurucusu ve büyük hissedarı Kavala’dır.
Konya’da bir uzman doktorumuzun görevi sırasında katledilmesi sağlık çalışanlarının içinde bulunduğu sorunları bir kere daha gündeme getirdi. Sağlık çalışanları hem bu saldırıyı kınamak hem de sorunlarına dikkat çekmek amacıyla iki günlük işi bırakma eylemi yapacaklar.
Dün 29 yıl önce Sivas’ta, Madımak Oteli’nde 33’ü Alevi 2’si Sünni 35 yurttaşımızın hayatını kaybettiği, yürekleri kanatan facianın yıl dönümüydü. Yarın da, bu acı olaydan hemen sonra Kemaliye (Eğin)’nin Başbağlar köyünü basan PKK’lıların, içlerinde kadın ve çocukların da olduğu köylülerden 28’ini kurşuna dizerek, 5’ini evleriyle birlikte yakarak yaptıkları alçakça katliamın yıl dönümü.
Türk Ocakları İstanbul Şubesi “İslâm’ın Bugünkü Meseleleri” adıyla üç gün süren ve Türk dünyasından, İslâm ülkelerinden konunun uzmanı yirmiye yakın bilim insanının, Türkiye’den Prof. Ali Bardakoğlu, Prof. Sönmez Kutlu, Prof. Mustafa Çağrıcı ve Prof. İbrahim Maraş gibi saygın ilahiyatçıların katıldığı bir ilmi toplantı düzenledi. Şube Başkanı Dr. Cezmi Bayram’ın aynı konuda birkaç yıl önce Kartal Belediyesi’nin desteğiyle düzenlediği toplantıda sunulan tebliğler kitap halinde de yayımlanmış ve bu meselelerle ilgilenen çevrelerde çok beğenilmişti.
Adalet Komisyonu’ndan geçen “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” nin Genel Kurul’da görüşülmesi, yoğun eleştiriler üzerine birkaç gün ertelendi. İktidar kısaca “Sosyal Medya Yasa Tasarısı” olarak bilinen teklifin görüşülmesini önümüzdeki hafta Meclis tatile girmeden önce tamamlayıp çıkarmakta kararlı görünüyor.
Ekonomik alanda Batı ile yani Hıristiyan dünyası ile 17’nci asırdan itibaren açılmaya başlayan bilimsel, ekonomik ve teknolojik makası bir türlü kapatamadık; yabancı bankerlerden yüksek faizle alınan borçları ödeyemediğimizden devletin resmen iflası anlamına gelen Düyun-ı Umumiye’yi kabul etmek zorunda kaldık. Mustafa Kemal ve Cumhuriyet’in kurucu kadroları iktisadi bağımsızlık olmadan siyasi bağımsızlığın sağlanamayacağının bilincindeydiler. Lozan’da muhataplarımızla çok çetin pazarlıklardan sonra Osmanlı borçlarının otuz yıl zarfında taksitle ödenmesini içeren bir anlaşma yapıldı. 1954’de son taksiti de ödeyerek bu prangadan kurtulduk.
Mustafa Kemal’in 19 MAYIS 1919’da Samsun’a çıkması Türk tarihinin seyrini değiştiren stratejik, politik ve askeri bir hamledir.