Erzurum, kentsel dönüşümle yeni planlamalar yaparken hâlâ çatı sistemlerine bir standart getirmemiştir. Çatılardan sarkan buzların insan hayatını hâlâ tehdit ediyor olması çözülmesi gereken bir sorun olarak karşımızdadır.
Şehir potansiyellerinin ortaya çıkarılması ve değerlendirilmesiyle, marka şehirlerin oluşmasında belediyelerin üzerlerine büyük görevler düşmektedir.
Şehirlerin kalkınmasında ve gelişmesinde yerel yönetimlerin önemli bir rol üstlendikleri tartışılmaz bir konudur.
2019 yılının Aralık ayında Çin’de ortaya çıkan ve bütün dünyanın hesaplarını alt üst eden Covid 19 hız kesmeden insanlığı tehdit ediyor.
Onlar, 1980 yılı öncesinin ateş çemberlerinden geçen Anadolu’nun saf ve masum çocuklarıydılar.
1838 yılında imzaladığı Baltalimanı Anlaşması ile emperyalist ülkelere büyük kolaylıklar sağlayan, İngiltere, Fransa gibi ülkelerden yüksek faizle borç alan ve bu borçları ödeyemeyip 93 Harbi’nden önce iflas etme noktasına gelen, 1881 yılında Duyunu Umumiye ile gelir kaynaklarına el konulan, Balkan ve Birinci Dünya Savaşlarından yenik çıkan Osmanlı Devleti’nin Mondros Mütarekesi’ni (30 Ekim 1918) imzalamasından sonra emperyalist ülkeler Türklüğün son kalesi olan Anadolu’yu işgale etmeye başlamışlar, Doğu Anadolu’da bir Ermenistan devletinin kurulmasını dahi kararlaştırmışlardı.
Çift atın çektiği rengârenk faytonların şehrin caddelerinde seyrü sefer ettiği zamanlarda en büyük hayalimiz faytona binmekti.
Kaderimiz olan coğrafyamızda zor şartlar altında yaşayan bir şehiriz. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ifadesiyle Anadolu’ya 1945 metreden bakmaktayız.
İnsanlığa ve ülkesine karşı kendisini sorumlu hissedip, bu uğurda her türlü fedakârlığa katlanarak, üstün hizmetlerde bulunan şahsiyetlerin isimleri, onlara karşı vefa borcunu ödemek ve gelecek nesillere hatırlatmak düşüncesiyle; cadde, bulvar, okul, hastane, havaalanı vb. yerlere verilerek yaşatılmaya çalışılır.
Şairin “Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum…” mısralarında ifade ettiği gibi, ait olduğum şehrin caddelerinde yürüyorum.
Kadim tarihi ile birçok medeniyete ev sahipliği yapmış Erzurum’un geçmişinde, trajik sahneleri sıkça görmek mümkündür.
3 BÖLÜM Ağrı Dağı’nın Ermeniler için kutsal bir anlam ifade ettiğini her ortamda duyuyorduk. Bir saatlik yolculuktan sonra Garni’ye geldik. Burası bağlık, bahçelik ve turistik bir yerdi. Aracımızı yemek yiyeceğimiz restoranın parkında bırakıp yürürken karşı tarafta meyve satan bir bayan gördük. Ne sattığına baktığımızda bayan bize ekmeğe benzeyen bir yiyecek ikram etti. Sorduğumuzda bunun kete olduğunu anladık ve Ermenilerin keteye Gata dediklerini de öğrenmiş olduk.
Dostumuz Samvel, bekleme sürecinde telefonla her gelişmeden haberdar oldu ve Gümrü girişinde flaşörleri yanan bir aracın bizi beklediğini söyleyip bir aksilik durumunda telefonunun açık olduğunu hatırlattı.
Sovyet Rusya’nın dünyaya korku saldığı yıllarda en merak ettiğimiz konu Demirperde’nin arkasıydı.
Ömrümüz kemâle erdi. Yunusların, Mevlânaların, Hacı Bektaş Velilerin coğrafyasında şu ana kadar şiddetin, öfkenin, ayrıştırmanın olmadığı gün görmedik desem yeridir.
Birkaç aydan beri tüm insanlık olarak diken üstündeyiz. Süper güçleri dahi çaresiz bırakan Corona virüsünün dünyaya verdiği korku ve endişe hâlâ devam ediyor. Ülkelerin hesaplarını alt üst eden, insanın aciz ve çaresizliğini ortaya koyan bu tufanda, ülke olarak başından beri sağlam ve güvenilir adımlar atmaktayız. Ansızın yakalandığımız bu sağanakta, bir takım aksaklıklarımız olsa da diğer ülkelerle bir kıyaslama yapıldığında çok iyi durumda olduğumuzu gönül rahatlığı ile söyleyebiliriz.
27 Mayıs1960 İhtilali’nin Milli Birlik Komitesi başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 4’üncü Cumhurbaşkanı olan 0rgeneral Cemal Gürsel Erzurum’un yetiştirdiği ünlü simalardan biridir.
İnsanoğlu, kendisine bahşedilen hayat sürecini uzatmak ve yaşam koşullarını kolaylaştırmak için çabalarken dünyanın kendisine sunduğu zorluklarla da her an mücadele etmek zorundadır.
Hayatın gerçekleri arasında en tartışmasız olanı, şüphesiz ölümdür. Her canlı er veya geç ölüm hakikatiyle yüz yüze gelir ve dünyadan ayrılır.
Tarihimizin en acı sahnelerinden biri şüphesiz ağır bir yenilgiye uğradığımız I. Balkan Savaşı’dır.