Dünya savaşların dayanılmaz ağırlığı altında ezilmektedir. Yirminci yüzyılda Avrupa ülkelerini yakan, yıkan savaşlar, yirmi birinci yüzyılda Müslüman ülkeleri yakıp, yıkmaktadır. En dehşet verici yüzleriyle ortaya çıkan, sonu gelmeyen kanlı savaşlar, bütün ülkelerde ekonomik, siyasal ve kültürel hayatı yerle bir etmektedirler. Ancak ülkelerin her alanda, birbirine bağımlı hale geldiği düz kare dünyada, savaşların kazananı, barışların kaybedeni olmayacaktır.
Görev ve sorumlulukların kesin sınırlarla belirlendiği hiyerarşik kuruluşların yerine, dünyaya açık, yönetim kademeleri azaltılmış ve esnekleştirilmiş kuruluşlar geçmektedir.
Ülkelerin olduğu kadar, dünyanın da ekonomik yapısında ve kültürel dokusunda, vazgeçilmez yer tutan kuruluşların başarısı, bir ayaklarıyla geçmişte, bir ayaklarıyla da gelecekte olmalarına bağlıdır. Dünyanın entellektüel ve finansal kaynakları, kuruluşların bütün rüyalarını gerçekleştirecek zenginliktedir. Kuruluşların gördükleri rüyaları gerçekleştirmeleri, her şeyden önce ulaşılabilir bir misyona ve uygulanabilir bir vizyona sahip olmalarına bağlıdır.
Üretimde ve yönetimde, bir yandan tüketimi azaltırken, bir yandan üretimi artıranlar, sınırlı kaynakları sürekli yeniden değerlendirerek, bütün insanların ihtiyaçlarının karşılanmasına katkıda bulunurlar.
Savurganlığın herkesin gözünü kamaştırdığı toplumlarda, şehirlerin odak noktasını alışveriş merkezleri oluşturmaktadır. Savurganlığı bir yaşama ve düşünme biçimine dönüştüren seküler insanlar, haftada en azından bir defa alışveriş merkezlerine gitmezlerse, kendilerini hem çok yoksul, hem de çok mutsuz hissetmektedirler. Bunun için alışveriş merkezlerinde dolaşmak, vitrinlerin önünde saatlerce durmak seküler insanların, her hafta tekrarladıkları bir törene dönüşmüştür.
Dünyada devletleri üretimde ve yönetimde yenilik yaparak, yerel ürünleri küresel ürünlere dönüştürme yanında, yeni ürünler geliştirmesini bilen kuruluşlar ayakta tutmaktadırlar. Yirmi birinci yüzyılda devletlerin güçleri, toprak genişliğinden ve sermaye büyüklüğünden daha çok, etik derinliklerinden ve küresel kuruluşlarından kaynaklanacaktır. Onlarla bilgi toplumları etik toplumlara evrilerek, insanlar kötülüklerin önüne iyilikle, yanlışlıkların önüne doğrulukla geçeceklerdir.
Ahilik Anadolu insanının yüzyıllar önce, kaliteli ürün, kaliteli hizmet üretmeyi özendirmek amacıyla, üreticilerin geliştirdikleri kurumsal bir yapılanmadır. Ahiler bulundukları şehirlerde, değişik alanlarda üretimi geliştirmek için, üreticiler arasında dayanışma ve yardımlaşmayı sağlayan girişimcilerdir. Onlar tüketicilerle birlikte, üreticilerin de haklarını koruyan, kapıları, sofraları ve gönülleri herkese açık, örnek alınmaları gereken, dönemlerinin çok yönlü üreten elleridir.
Tarihsel süreçte toplumlar bulundukları yerde kalmazlar, konumlarını sürekli değiştirirler. Toplumların yapı değiştirmeleri, olumlu yönde büyümeye dönük olduğu gibi, olumsuz yönde küçülmeye dönük de olabilir.
Dünyanın her şehrinde, kalabalıklarla birlikte yaşayan, ancak kalabalıkların rüzgarına kapılmayanların oluşturdukları, bilgi ve bilgelik adaları vardır. Bir bilge gönül zengininin, çekim alanında oluşan, korkudan ve karamsarlıktan uzak, bilgi ve bilgelik adalarında, insanlar iç dünyalarıyla birlikte, dış dünyalarını da zenginleştirirler. İç dünya güzelleşirken, dış dünya çirkinleşmez.
Dünyadaki gelişmeler girişimcileri, astronotların uzaydan dünyayı gördükleri gibi, küçük bir küre olarak görmeye zorluyor. Dünyanın cıvıl cıvıl bir bütün olarak algılanması, başta girişimciler olmak üzere, her alanda mükemmeli arayanlara, geleceği sorgulamaya götürüyor. Girişimciler için mükemmel olmanın değişmez ve her yerde aynı sonuçları veren bir formülü yoktur. Ancak dünyanın neresinde olursa olsun, her girişimcinin, aşağıda sıralanan değişmez özellikleri vardır.
Toplumları korkuları ve düşmanlıkları büyütenler değil, sevgileri ve dostlukları büyütenler değiştirirler. Sevgiler camilerde, dostluklar da çarşılarda büyütülür. Cami ve çarşı arasında sevgi ve dostluk alışverişinin olmadığı toplumlarda, korkuların ve düşmanlıkların önüne geçmek mümkün değildir.
Eğitim düzeyi ne olursa olsun, internet düz kare dünyada herkese sınırsız öğrenme kapıları açmıştır.
Girişimciler dünyaya en geniş açıdan bakan vizyonları, geçmişten geleceğe uzanan misyonları, ekonominin bütün alanlarını dönüştüren kuruluşlarıyla, kendi ülkeleriyle birlikte, bütün ülkeleri dönüştürmenin, yolunu gösteren kutup yıldızlarıdır.
Edebiyatçı hayatın bütün boyutlarında, güzel olanı arayandır. Güzellikte sınır tanımayanlar, güzellik arayanların öncüleri olurlar. Çok boyutlu edebiyat dünyasının kapıları, düşünce ve eylemleriyle, güzel olmasını bilenlere açılır.
Temsili demokrasilerin katılımcı demokrasilere evrildiği bir dönemde, bütün insanları ilgilendiren can alıcı konularda, kamuoyuna başvurmak, kusursuzluğu arayan yönetimlerin, en önemli görevlerinden biri olacaktır.
Bayram günlerinde hem iğneyi hem çuvaldızı başkalarına değil kendine batırmasını bilenlere dünyada bayram günleri özeleştiri günleridir.
Pozitivist paradigmanın çöktüğü ve kutsal kültürden beslenen geleneksel düşüncenin hayatın merkezine yeniden yerleştiği bir dünyada, bilgelik ve liderlik, büyük önem kazanmaktadır.
Türklerin Asya'dan Avrupa'ya yürüyüşlerinde, Fatih'in bütün Müslüman devletlerin “Kızıl Elma”sı olan İstanbul'u alması, dünya tarihinde köklü dönüşümlere yol açmıştır. İstanbul'un Türklerin eline geçmesiyle, Roma İmparatorluğu ömrünü tamamlamıştır, “Ortaçağ” sona ermiş, “Yakınçağ” başlamıştır. Doyma bilmez bilgi ve bilgelik arayıcısı olan Fatih, dünyanın ilk ve tek “çağ açan” ve “çağ kapayan” sultanıdır.
Habil’den ve Kabil’den beri, bütün insanlığı kucaklayan Müslümanlar, yönetimde adalet başta olmak üzere, değişmeyen değerleri savunma yolunda, canları pahasına doğruların yanında yer almışlardır.
Dünyada gösteriş tüketiminin anavatanı Amerika'nın Los Angeles kentidir. Gösteriş tüketimi bir yanında Hollywood, bir yanında Disneyland olan Los Angeles'tan, televizyon dizileriyle, sinema filmleriyle bütün dünyaya ihraç edilmiştir.