Alaattin Büyükkaya ağabey kendileri için müstesna 50 ci evlilik yıldönümü kutlaması davetiyesi gönderdiğinde anne-babamın 50 ci hatta 60 cı evlilik yıldönümü kutlaması dışında hiç benzer kutlamaya katılmadığım için sevinçle hemen kabul ettim. Anne-Babamın evlilik yıldönümü kutlamalarını kız kardeşim organize eder ve aile içinde olur. Uzun evlilikler içinde kerametler barındırır.
Dünya Güneşin etrafındaki bir dönmesini daha tamamladı. 2022 yılından çok büyük beklentilerim olmadığını, geri çekilip kendimi dinleyeceğimi talep edildiği kadar cemiyet hayatı yaşayacağımı, kaslarımı hareket ettirerek ve beynimi okuyup gözlemleyerek zinde tutacağımı yazmışım. Prensip olarak “ çağrıldığın yere erinme, çağrılmadığın yerde görünme” tezini benimsedim. Hoşuma giden ortamları ailemle, dostlarla paylaştım. Davetlerime icabet edip beni sevindiren tüm dostlara şükranlarımı sunarım. Yaptığım işleri beğenmeleri beni teşvik ediyor.
Eylül ve Ekim ayları eğitim çağındaki gençlerin okula başlaması, eğitime bir üst sınıfta devam etmesi zamanıdır. Bu vesileyle birçok ebeveyn ve çocuk-genç sevinç-endişe içindedir. Özellikle ebeveynler çocuğunun iyi eğitim alması için çok fedakârca davranmaktadırlar. Çocuklar adeta yarışa sokulmak istenmektedir. Bazen ölçü dahi kaçmaktadır. Asıl olan çocuğun-gencin bireyselleşmesi yani kendi ayakları üzerinde duracak birey olmasıdır.
İnsan sevmeye ve sevilmeye muhtaç bir varlık. Kendi yaşamını sürdürecek içgüdülerle donatılmış. Müşterek hayat şimdiye kadar olduğu gibi şimdiden sonrada riskleri öğretiyor, sevinme, eğlenme, endişe, korku hep var olmuş ve olacak. Mutluluk ise iyi beklentilerin öngörüldüğü gibi gerçekleşmesi galiba. 1 yıl dediğimiz Dünya’nın Güneş etrafında dolaşması süresi. Her birey ister ekvatorda yaşasın isterse kutuplarda kendini mutlu edecek anları yıl denen zaman diliminde yakalamaya çalışıyor.
Kıymetli Dostlar, 2020 yılı benzerini hiç yaşamadığımız, zaruretten kendi içimize kapandığımız, birbirimize gidip gelemediğimiz, dokunamadığımız bir yıl oldu. COVİD19 pandemisi yaşam şeklimizi, iş yapışımızı, davranışlarımızı değiştirdi. İnsanoğlu tecrübelerden öğreniyor, bazı şeyleri kabulleniyor. 2021 yılına daha tecrübeli, umutla giriyoruz. Sevinçlerimiz yerini endişeye bıraksa da insanoğlu geçmişte yaşadığı zorlukları aştığı gibi şimdiki ve gelecek zorlukları da aklıyla aşacaktır. Dünyadaki yaşam sayılı günler olduğunu çok daha iyi idrak ettim. Bizim arkamızda bıraktığımız çocuklarımız ve onların çocuklarının daha sıkıntısız yaşayabilmesi için doğal kaynakların tüketimine dikkat etmeliyiz
12 Mayıs 2020, Ramazanın 19 cu günü. İstanbul’da dünkü hava yaz günü havasıydı. Masamda iç ve dış mekânın hava sıcaklığını aynı anda ölçüp gösteren bir termometrem var. Akşam iftar saatinde hem oda sıcaklığı hem dış sıcaklık 25 °C gibiydi. Sahura kalkınca dış sıcaklığın ancak 20 °C civarına düştüğünü gördüm. Beykoz Çavuşbaşı’nda bahçede kalıyorum ve orman kenarındayım. Dolayısıyla neredeyse gece boyu kuş sesleri var. Dış hava sıcaklığı üşütmeyecek seviyede olduğu için yatak odamın penceresini açıp kuş cıvıltılarıyla uykuya dalayım dedim. Pencereyi açınca kuş cıvıltılarını bastıracak kadar köpek havlaması işittim. @mesutugur twitt hesabımı takip edenler görmüştür.
Birçok siyasetçi, konuşmacı, makale yazarı günümüz olaylarını tarihle bağdaştırmaktadır. Geçmişle övünenler çoktur. Teknikle, bilimle ilgili bir toplantıya gittiğimizde asıl konu terk edilerek zembereği kurulu bir saat gibi hemen tarihi konulara geçilip kürsüdeki duruş, davranış bile değişmektedir. Aynı tutum ve davranışlar farklı tv kanallarında yapılan siyasi açık oturumlarda kendini göstermektedir.
Kıymetli dostlar, Yıl sonu veda yazısı yazma alışkanlığımı sürdürmek için beynim Aralık ayı başından beri telkinde bulunuyor. 2019 yılı nasıl geçti, neler yeni yazacağım yazının içinde olmalı diye genelde araç kullanırken aklıma geliyor. 2019 yılı film şeridi gibi gözümün önünden akıp gidiyor. Aklıma gelenleri unutmadan yazmalıyım diye kendi kendime telkinde bulunuyorum.
Bazı yazıları okuduğumda veya toplantılara katıldığımda “Biz Türkler olarak veya bu ülke sınırları içinde yaşayan topluluk olarak öyle bilgili, öyle görgülüyüz ki ak sütten çıkmış ak kaşık gibiyiz, emperyal güçler (dış güçler) bizim çocukları bozuyor” hissiyatına kapılıyorum çoğu zaman. Eli kalem tutanlar, ağzı laf yapanlar bu koroya katılıyor.
Kıymetli dostlar, Geçen hafta bir arkadaşımız 2017 yılı sonunda yazdığım yıla veda mesajımı hatırlatmış, arzuladıklarımı gerçekleştirip gerçekleştiremediğimi ve 2018 değerlendirmemi ve 2019 beklentilerimi merak ettiğini yazmış. Şunu ifade etmeliyim ki yazmak, yazdıklarımı paylaşmak beni çok mutlu ediyor. Kendi kendime çoğu zaman soruyorum. Beni diğer insanlardan farklı düşündüren, görüş belirten içimdeki tepkisel veya paylaşımcı itkinin nedeni nedir diye? Karakterim muhalif olma karakteri mi diye. Sonra bakıyorum kesinlikle öyle değil. Merak ediyorum, araştırıyorum, okuyorum, çalışıyorum, deniyorum. Hepsi belirli rasyonalite çerçevesinde oluyor. Çoğu zaman benim düşünce tarzımdaki farklılıkların genç yaşımda gittiğim ve 16 yıl yaşadığım İsviçre ölçüm mesnetlerine göre oluştuğunu söylüyorum. Bir grup arkadaşla eski diyanet işleri başkanımız Prof. Dr. Mehmet Görmez’le kahvaltı yapıp sohbette bulunmuştuk. Ben değerlendirmelerimi gençliğimde gittiğim İsviçre’de oluşan ölçüm mesnetlerime göre yapıyorum deyince; „ölçüm mesnetleri“ kavramını ilk defa işitiyorum güzel bir kavrammış demişti. İsviçre’ye tahsil için gittiğimde okuyacağım bölüm iki üniversitede vardı. Birisi doğu İsviçre’de Almanca konuşulan bir kasabada diğeri ise batı İsviçre’de Almanca-Fransızca konuşulan küçük bir şehirde. İlk başta fazladan Fransızca öğrenirim diye seçtiğim bu şehrin bana çok kültürlülüğü anlamak adına kattıklarını sayfalarca anlatabilirim.
“Vatan için yaşamak, vatanın ilerlemesi ve yükselmesi için çalışmak da, vatan için ölmek kadar şereflidir” Beyaz Zambaklar Ülkesi - Grigory Petrov