CIA ile de iş tutmayı becerdiği için önce yol verilen sonra da öcü ilan edilen ve nihayetinde idam edilen Saddam Hüseyin modelli Arap politikacılarına namzet çokça isim var amma velâkin Muhammed bin Selman tartışmasız bir numara.
“ Ortadoğu savaşında ölenlerin cesetleri kıyımıza vurmağa başladı ” diye başlıyordu Osman Sarı ’nın Şehit Söylevi şiiri. Artık vurmuyor veya vursa da umurumuz olmuyor.
Hicrî takvim malûm 622’den başlıyor. Hz. Muhammed’in Mekke’den Medine’ye hicretiyle birlikte İslam tarihinde devlet düzeni ve anayasa sistemi teamülü de başlar. 4 Halife Dönemi, Emevî ve Abbasî dönemleriyle Arap; Selçuklu ve Osmanlı dönemleriyle de Türk öncülüğünde geçen asırlar..
Ben bir Müslümcü ’yüm. Ve Müslümcülük isyankârlıktır. Devrana, dertlere, sevgilere, ezilmişliğe, belirsizliğe, dünyalık hırslara ve yaşamaya, hayata isyan. İsyan bir problemin çığlık olup haykırılmış halidir.
Bayramlık yazımızı “ Türk Milleti’nin kurbana bu kadar önem vermesinin altında demek ki başka şeyler var ” diye bitirmiştik. Zira Kurban Geleneğimiz pek Kur’anî değil.
Bayramları seviyoruz ama kendimize uydurduktan sonra. Kelimeleri ezberliyoruz ama onları asıl mânâlarından kopardıktan sonra..
1300’de kurulan Osmanlı 1600’e kadar iyi gitmiş, sonraki 1800’e kadar da kötü gitmiştir. O zamanlar Devlet sayılan Padişahlar eliyle düzeltme ve değişim bazen, bazen de güç temerküz eden guruplar vasıtasıyla değişim ve yeni düzene ortak olma gayretleri tarihimiz olmuştur.
Fetiş denilen totemik parçalar yahut kişisel tapıncaklar çoğu zaman akıl ve ruh sağlığımızı etkileyen saplantılar / takıntılar haline gelebiliyor. Hem alışkanlıklarla yavaş yavaş hem de çaktırmadan..
Mümkün değil! İki aya yakın zamandır Gazze ’de başlattıkları Büyük Dönüş Yürüyüşü sırasında her yaştan ve her meslekten Filistinli İsrail güvenlik güçlerince katledilmişti.
Acayip içe dönüğüz. Sanki kâinat Türkiye ’den ve varlık kendimizden ibaret. Etrafımızdaki tüm olan biten ya bizi çekemedikleri ya da bizden etkilendikleri için, ortası yok.
19. yy ile 20. yy’ın ilk yarısına kadar dünyada “ Üzerinde Güneş Batmayan İmparatorluk / The Empire On Which The Sun Never Sets ” olarak adlandırılan İngiltere (E) yada İskoçya ve Galler’le birlikteki adıyla Büyük Britanya (GB) veyahut BB + Kuzey İrlanda ile beraberki ismiyle Birleşik Krallık (UK) hâl-i hazırda Akıl Oyunlarında etkili bir ülke.
Ya da TÜRK HALKI’NIN BATI SEVİCİLİĞİ başlığı mı daha uygun düşerdi? Osmanlı ’dan bugüne milliyetçi ve muhafazakâr özellikleriyle maruf halkımızın Tanzimat sonrasındaki 180 yıllık zaman zarfında İngiltere , Fransa , Almanya, Amerika gibi ülkelerle münasebetlerine bakın; ya vassal & senyör ilişkisidir, ya da metres hayatıdır. Ve fakat milliyetçiliğimizden, muhafazakârlığımızdan da kıl kadar eksilme olmamıştır nedense.
Daha evvel Filistinli çocukların İsrailli polislerce kırılan kolları için, Gazze ’ye uygulanan abluka için hatta Mescid-i Aksa ’da askerlerin zoraki arama yapması için bile ortalığı ayağa kaldırmıştık; kiminde orantılı ve kiminde orantısız, zulme karşı eylem gücümüzü organize ederek.
80’lerin sonlarına doğru meşhur “ Patagonya’nın Sesi Radyosu ”nda sorardı ecnebîler Vatandaş Rıza ’ya: -- Sen Müsliman? -- Eh, zaman zaman..
“ Övemem, kendi yaşamının seyircisisin . Yeremem, davranışlarının kaynağı gerçek. Anımsayamam, ya tam varsın ya tam yok. Tutamam, hiçbir yerde bütününle değilsin.” demiş ya şair Celal Sılay; senin için demiş.
Öncelikle 59 günlük bir sürede örnek bir operasyonla ve az hasar, bol beceriyle Zeytin Dalı Harekâtı ’nı icra eden Türk Ordusu ile son vuruşmanın olacağı Afrin Merkezi ’ni PYD / YPG unsurlarının 4-5 gün önceden boşaltmasını sağlayan Türk Diplomasisi ’ni başarılarından ötürü tebrikliyorum.
Türkiye Cumhuriyeti yüzde yüz yerli ve yüzde yüz millî bir devlet olarak kuruldu. 23 ile 38 arasındaki dönem bunun nidüğünün ve nasılının ispatıdır. Şeker fabrikalarından dış politik eksenlere kadar yerlilik , millîlik ve özgünlük destanıdır.
“Türk odur ki; Müslüman bir anne babadan doğan, kulağına ezanla / kametle bir Müslüman ismi verilen, her türlü haltı yese de domuz eti yemeyen, mübarek gün ve gecelerde içmeyen, Cuma hassasiyeti olup arada bir kaçırsa da Cuma’ya giden, vatan - millet - din - devlet tehlikeye düştüğünde de kazma–kürek, balta–nacak alıp saldırana Türk derler.
Geçen hafta ümmet birliğini savunan İktidar döneminde “ tek millet ” diyene dek alt kimlikleri millet sistemi saymanın ve ‘tek’ledikten sonra da adını koyamamanın getirdiği millî travmanın halkımızı panikleterek nasıl soyağacı / alt-üst soy arayışına ittiğini irdelemeye çalıştık.
Son istatistiklere göre nüfusumuz 80 milyon 800 bin , e devlet üzerinden soyağacı bilgisine başvuranların sayısı ise 10 milyon .