Kars'ı gezip gördükten sonra doğunun kapısı olan Erzurum'a trenle gideceğiz. Özellikle Sivas Kars arasındaki demir yolu hattının farklı görsel zenginlikler yaşattığı bilinir. Biz de Doğu Ekspresi'yle Kars’tan Erzurum’a giderek bunu göreceğiz. Bu hat 1899 da Ruslar tarafından yapılmıştır. Yine Ruslar tarafından yapılan Kars garına geliyoruz.
Son günlerde Kızılay'ın kan stoğunun azaldığı ve bunun önemli bir sağlık hizmeti sorunu yaratabileceği uyarılarını okumaktayız. Bir hekim olarak mesleki sorumluluk bilinciyle bu yazıyı yazmak ihtiyacını duydum.
Yüzüncü yılını kutladığımız cumhuriyetimize giderken en önemli adım 23 Nisan 1920 deki Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışıdır. Bu tarihi günde milli egemenliğin temsil edileceği meclis Ankara’da açılmıştır. O tarihlerde İstanbul dahil ülkemiz işgal altındadır. İstanbul'daki meclis çalıştırılmamakta ve işgale karşı çıkan sivil-asker herkes tutuklanmakta, önder konumundaki insanlar Malta’ya sürülmektedir.
Kars şehrimiz, doğudaki sınır şehrimiz olup Anadolu'nun kilidi sayılır. 93 harbi de denen 1876/77’deki savaş sonrası Rusların hakimiyetine geçmiş 1918 de yeniden Osmanlı Türk devletinin olmuştur. Bu yıllarda kurulan Güneybatı Kafkas Cumhuriyetine baş şehirlik yapmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması ile sınır şehrimiz vasfı ile 36 plaka no’lu ilimizdir. Binli yıllardaki Ermeni Gürcü Bagrat Krallığının başşehridir. Bu baş şehirlik yapmışlığı oraya tarihi bir zenginlik katar.
Demokrasi; halkın iradesinin, taleplerinin yönetimde etkili olma iddiası ve fikri üzerinden oluşturulan bir yönetim şeklidir. Bunu da siyasi partiler aracılığı ile yaparlar. Burada seçileceklerin vatandaşlarca oluşturulan siyasi parti teşkilatları tarafından ortaya çıkarılması önemlidir.
İstanbul’umuz dünyadaki tarihi şehirler içinde ilk 3-5 şehirden biridir. Eski çağlardan beri yerleşim yeridir. Doğu Roma İmparatorluğuna başkentlik yapmış olup, o döneme ait, başta Ayasofya ve Yerebatan Sarnıcı gibi eserler olmak üzere, pek çok tarihi değere sahiptir. 1453’te biz Türklerin fethi ile Osmanlı Devleti’nin Bursa ve Edirne’den sonraki başşehri olmuştur.
Müslüman kimliğinde etkisi olan İslami değer yargıları, her toplumun gelenekleriyle de iç içe olduğu için, yaşanılan ülke, bölge ve yere göre farklı uygulamadaki insanları görmemiz doğaldır. Bu farklılıkların dinimizin temek kuralları ile ne kadar uyumlu olduğu ise değerlendirilmelidir. Bu sebeple bunların ne oranda dinimizin kutsal kitabındaki bilgiler ile uyumlu olduğunun bilinmesi gerektiğini düşünüyorum. Bunlar din adamlarımızın sorumluluğunda olmakla beraber, bizlerin de bizzat ilgisinin olması gerekir.
Sn. Ünal; 24 Ekim tarihindeki sabah haberlerinde verilen Maraş'daki "Harf Devrimi ve K ültürümüz" konusundaki konuşmanızı şaşkınlıkla öğrendim.Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz , Osmanlı Devleti' mizin çö k ü ş ü nden sonra kurulmuştur.
Konunun bugünlerde yeniden siyasetçilerimizce gündeme getirilmesi 1998 de yazdığım şu yazımı hatırlattı. Çözülmüş olmasına rağmen kanuni düzenlemelerle hepten sorun olmaktan çıkacak olan bu konu demokrasinin halkın isteklerinin yerine getirilmesi yönüyle ne kadar etkili olduğunu da göstermektedir.
Muasırlaşma olarak Türkçe karşılığı bulunan çağdaşlaşma, üzerinde farklı değerlendirme ve yorumlar yapılan kavramlardan biridir. Özellikle bazı dönemlerde Laiklik, çağdaşlık, irtica, dindarlık ve milliyetçilik gibi kavramlar ilmi bir görüşle değil de siyasi ve ideolojik bir açıdan değerlendirmeye alınmakta ve üzerinde farklı spekülasyonlar yapılmaktadır. Bu spekülasyonlar bazen çok ciddi sıkıntılara ve toplumsal ayrımcılığa da sebep olmaktadır.
Pakistan bu yıl aşırı yağan muson yağmurları sebebiyle yine sel felaketi yaşamıştır. Benzeri bir felaketi 2010 yılında da yaşamış ve o sebeple bir yardım faaliyeti için oraya gitmiştim. Sel 220 milyonluk Pakistan’da 33 milyon kişiyi etkilemiş, 1400 ölüm, 12.500 kişi yaralanma ile 2 milyona yakın nüfusun etkilendiği söylenmektedir. Bu felaket sebebiyle 2011 de yazdığım yazıyı yeniden paylaşmak istedim.
Mabedler bulundukları yerler için hep önemli olmuştur. Bu durum tüm zamanlar için geçerlidir. Yaşanılan coğrafyalarda günümüze kadar gelebilen insanlara ait kalıntıların çoğu mabed, tapınak türü yerlerdir. Bugüne kalabilmiş tarihi yapıların pek çoğu geçmişte yaşamış insanların kendi çağındaki inanışlarını yaşadıkları yapılardır.
İnsanoğlu ge ç miş zamanlarda değişik b ü y ü k salgınlar yaşamış ve bunlardan ders almıştır. Ç in’de 2019 aralığında başlayan ve halen etkisi devam eden Covid-19 da bunlardan birisidir. Bu salgın 2021 ve 2022 de ciddi sağlık sorunları yaşatmış, 2022 nisan mayıs ayları itibari ile salgın ö zelliğini yitirmişti.
Son günlerde okuduğum iki kitap, işlediği konular ve bakış açıları sebebiyle, böyle bir yazıyla değerlendirilecek özellikteydi. Kitaplardan biri Derya Mesut Kayla takma adı ile yazılan "Erkektir, Her Zaman Haksız Mıdır" adıyla yazılmış olan boşanma ve sonrası katkı payı paylaşımının hikayesidir. Evlilikten maksat, tarafların bir ömür boyu sürmesini istediği ve geleceklerini birlikte devam ettirme sözüdür. Bu sebeple nikah akdinde iyi gün- kötü gün ve her şartta çiftler birbirine şahitler önünde söz verirler. Arzu edilen ve beklenen doğacak çocuklarla birlikte mutlu ve huzurlu bir yuva ile eşlerin bu yeni birlikteliği ömür boyu sürdürmesidir. Ama maalesef bu her zaman mümkün olamıyor. Kimi evlilikler kısa sürede biterken, bazıları büyüyememiş çocukları ile birlikte muhtelif sorunları da yaşatarak sonlanabiliyor.
İnsanlık tarihinde salgın hastalıkların savaşlardan daha fazla tahripler yaptığını biliyoruz. Önceleri veba, kolera, verem gibi hastalıklar varken, son yüzyılda İnfluenza, Sars, Mers, Covid-19 virüs salgınlarını yaşadık. Bu salgınlarla ilgili şu bilgileri özetleyebiliriz.
70’li yılların gençlik olayları, o günleri birebir yaşayan bizim kuşakta önemli izler bırakmıştır. Bu olaylarında etkisiyle, ülkemiz 12 Eylül 1980 ihtilaline sürüklenmiştir. O dönemlerin iyi bilinmesi insanlarımıza olayların daha doğru değerlendirilmesinde katkı sağlayacaktır. İyi bilinme ise o günleri yaşayanların yazdıklarının ve o günleri araştıran bilimsel yayınların okunması ve öğrenilmesi ile mümkündür.
Sağlık ile ilgili meslekler olan hekimlik, eczacılık ve veterinerlik mesleklerinin sembolünde yılan vardır. Bu hayvan, çeşitli çizim şekilleriyle sağlık konusundaki iş ve mekanlarda kullanılmıştır, kullanılmaktadır.
Aralık 2019 yılında Çin’de başlayıp kısa sürede tüm dünyayı etkileyen bu salgın hastalığı ikinci yılını doldurmuştur. Bu güne kadar ü lkemizde 10 milyon insan bu hastalığa yakalan mış ve 85 bini ölümle sonuçlan mıştır. Dü nyada ise 250 milyon insanın bu hastalığa yakalan dığı ve bunların 5 milyon unun ö lümle sonuçlandığı bilinmektedir.
Ülkemizin tarihi ve doğal zenginliği olan önemli şehirlerinden biri de Erzurum'dur.
Türk Tarih kurumunca basılan ve İdris Yücel’in ‘’Anadolu’da Amerikan Misyonerliği ve Misyon Hastaneleri’’ isimli kitap böyle bir yazıyı yazmamın sebebidir. Osmanlı devletinin son yüzyılındaki misyonerlik faaliyetleri bu coğrafyada dün ve bugün yaşananların arka planını daha iyi anlamamızı sağlar.