TDK Reîsi Prof. Dr. Mustafa S. KAÇALİN öyle diyor: “Târîhinden uzak, kendi târîhini okuyamayan, kendi annesinin Türkçesini konuşamayan bir nesil var... ”
Yıllar önce TDK’NIN APARTMANI başlıklı bir yazı kaleme almıştım. TDK’nın Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü ’ndeki “ apartman ” maddesinde tesbît ettiğim bir düzineden fazla hatâyı bu yazıda gösterip düzeltmiştim.
TDK’nın kurbanı çok... “ Kurban ” kelimesinin kendisi bile kurbanlıklar arasındaydı. Evet, TDK kasapları, 1935’ten îtbâren “ sunam ” diye bir garâbeti boyayıp “ kurban ” yerine geçirmeye ve bu kelimeyi kesip doğramaya niyet etmişti.
Dil Darbesi yalnızca dîvan edebiyâtı na veyâ Türk sanat mûsıkîsi ne değil türkü lerimize de darbe vurdu.
Hüseyin Rahmi Gürpınar bundan tam 153 sene önce (17 Ağustos 1864) doğmuş: Türk hikâye ve romancılığının en meşhur ve renkli sîmâlarından...
“ Muhafazakâr ” biriyseniz ve internet / sosyal medya kanallarını faal biçimde kullanıyorsanız, “ Kim Demiş ” serlevhalı şu şiiri size muhtemelen yollamışlardır:
Hep burnunun dikine giden TDK’nın hâl ve gidişi hiç değişmeyecek gibi. Niye acabâ?
Bir dilde 700 yılda ancak görülebilecek değişmeyi Türkçe 70 yılda yaşadı.
" Öz Türkçe " birçok şey duymuşsunuzdur ama " öz Türkçe bilmece " duyduğunuzu hiç sanmıyorum. Çünkü -övünmek gibi olmasın- bu benim keşfim...
Dilin tetiği bozuldu, mantık tökezliyor, söz ayağa düştü... Şiirin iflâhı kesildi, edebiyat soldu, yazılar dişe dokunmaz oldu... Şimdi yazarsın da ne yazarsın?