İstediğiniz kadar "gayrimenkul" zengini olun, sâhibi olduğunuz şeye "g a y r i m e n k u l" değil de "g a y r ı m e n k u l" diyorsanız bu Türkçeniz TDK nazarında zengin sayılmıyor.
Dedesinin "muhtıra"sını unutamayıp hâlâ kullananlara söylenecek bir şey yok. Neticede "Dedesi koruk yer, torununun dişi kamaşır." elbet...
Türkçeciliği kendinden menkul TDK ve RİT (Resmî İkāmeli Türkçe) hareketi 1935'te "kitâbet" kelimesini "Arapça ve yabancı" saydı.
İsmail Hakkı Baltacıoğlu tarafından yazılan ve 1924 yılında basılan "Yazının Usûl-i Tedrîsi" isimli kitap günümüz Türkçesine tercüme edilse de doğru anlaşılamaz.
İşte TDK lügatlerine girememiş bir güzel söz daha: "akla yelken vermek"... "Akıl" gibi mücerret bir kuvvete "yelken" takacak kadar parlak zekâların eseri bu, belli... Lâfzı ve mânâsı ile sanat dolu, müstesnâ bir söz...
TDK lügatleri "Ne ararsan bulunur derde devâdan gayrı" sözünü hatırlatıyor sık sık.
RİT (Resmî İkāmeli Türkçe) adına TDK' nın yaptığı Türkçe hizmetlerinden (!) biri de Türkçe kelimelerin içini güzelce boşaltıp başka mânâlarla doldurmaktır. Böyle kelimelerden biri de "dönüştürmek" kelimesidir.
RİT (Resmî İkāmeli Türkçe) politikasının en büyük eserlerinden biri, 70-80 yıllık kitapların "eski Türkçe" metinler hâline getirilip bugünkü Türkçeye tercüme edilmesidir.
Slogan atar gibi "Doğrusunu Yazalım" diyen TDK, iri kelâmlar ediyor. "Sıkça Yapılan Yanlışlara Doğrular" başlığı altında bir kelimenin birkaç değişik imlâsını verip bunlardan birini "sözün doğrusu" diye gösteriyor.
Söyle bakalım, sen bir "organizma" olabildin mi? Kısaca, sen "ayrı ayrı organlar ile hayalî olaylarını devam ettirebilen herhangi bir canlı varlık" mısın? Ne, sen oradaki "hayalî olaylar" meselesine mi takıldın şimdi?
RİT (Resmî İkāmeli Türkçe) politikasının Türkçeyi düşürdüğü hâllerden biri, zâten Türkçe olan kelimelerin yerini de "öz Türkçe" sözlerin almasıdır. Nitekim öz Türkçecilik (!) hareketi en çok Arapça-Farsça asıllı kelimeleri hedef aldı ama doğrudan Türkçe olan yüzlerce kelime de 1930'lu senelerden beri süren bu RİT salvosunda isâbet aldı.
"Bilimsel" olmanın dibini sıyırma yarışında doping yemiş atlara fark atan akademisyenler kusura bakmasın lütfen!
O kadarrr! Hikmetinden sual olunmaz âdet ve faâliyetleriyle TDK bizi ters köşe yapmaya devâm ediyor.
"İnsanda bir şeyin gerçeğini ve anlamını sezen, anlayıp kavrayan güç, gönül gözü, basîret..."
Türkiye'de hiçbir değişiklik kimseyi şaşırtmıyor. Türkçedeki değişiklik de...
Şu lâfa bakın: "Türkçe onun (Mehmed Âkif'in) kaleminde en sâde ve bununla berâber en beliğ bir şiir dili olmuştur..."
Akşemseddin tarafından yazılan "Mâddetü'l-Hayât" adlı eserin asıl metni, Latinize edilmiş şekli ve günümüz Türkçesine aktarılmış biçimi, Sağlık Bilimleri Üniversitesi tarafından neşredilmiş.
Resmî lügatimizde "dirlik mayası" neden bulunmuyor? "Birlikte dirlik etmek" kadar güzel bir tâbiri kabul etmeyen resmî lügatte "dirlik mayası" ne arar?