Bürokrasiye Son

Türkiye'de kırtâsiyecilik (bürokrasi) neden hep ağır aksak yürümüş, şimdi anladım: Şu "klasör" denen Fransızca kazulet ve rezâletlerden bir türlü kurtulamadık, işte bu yüzden...

"İşlemek" Üvey Türkçe, "Gerçekleştirmek"

ÖZ TÜRKÇE 1930'lardan beri Türkçeyi yoldan çıkaran TDK ve RİT (Resmî İkāmeli Türkçe) politikası yüzünden sürüklendiğimiz kargaşa anlatmakla bitmez.

"Cumhûriyet" mi, "Cumurluk" mu?

"Dil Devrimi", RİT (Resmî İkāmeli Türkçe) ve TDK 1930'larda "cumhûriyet" kelimesini "cumurluk" ve "cumuriyet" diye değiştirip Türkçeleştirmiş(!).

"Haysiyet Cellâdı" Yokmuş Türkçenin

Ey kurumlu dilciler! Ey resmî lügatçiler!

"Getiri" Ne Getirdi Ne Götürdü?

Türkçeden bütün yabancı (!) kelimeleri defetmek gāyesiyle kurulan TDK -diğer bütün işler gibi- bunu da eline yüzüne bulaştırdı.

Hakîkî Mürşid Mentör

"Dil Devrimi", RİT (Resmî İkāmeli Türkçe) ve TDK hârikalarından "yönder" resmen kerâmet göstermiş: Bugünün "mentör"leri, vaktizamânında TDK ve "Dil Devrimi"nin sihirli dokunuşuyla yücelip birer "mürşid" olmuşlar meğer.

"İçerik Tüketmek"

Türkçede aslında “tâkib etmek” demek olan "izlemek" kelimesine TDK ve RİT (Resmî İkāmeli Türkçe) hareketinin sihirli eli değince bir şeyler oldu.

Bergamalı Galen de Kim?

TDK, baştan savma hazırladığı "Hüsrev ü Şîrîn"in başını gözünü yarmış. Bu kitapta şu âna kadar görüp paylaştığım yanlışlar, olanın çeyreği bile değil.

Sonu Olmayanın Sonu Yoktur

(Başlık, aşağıdaki TDK sözünden alınan ilhamla atılmıştır.) "Sınırı ve sonu olmayan o gönlün bir sonu yoktur." İşte celî sülüs hatla yazdırıp bir nefis levha hâlinde evlerimizin duvarına asacağımız vecîze... Üstüne ne kadar tefekkür etsek az.

"Yeğ" Üvey Türkçe, "Önemli" Öz Türkçe

1930'lardan beri Türkçeyi yoldan çıkaran TDK ve RİT (Resmî İkāmeli Türkçe) yüzünden sürüklendiğimiz kargaşadan manzaralar:

"Tutmak" Üvey Türkçe, "İçermek" Öz Türkçe

Türkçeyi yoldan çıkaran TDK ve RİT (Resmî İkāmeli Türkçe) yüzünden sürüklendiğimiz kargaşadan manzaralar:

"Okumuş" Üvey Türkçe, "Eğitimli" Öz Türkçe

Türkçeyi şîrâzesinden çıkaran RİT'in (Resmî İkāmeli Türkçenin) dilimizi sürüklediği kargaşadan manzaralar:

"Sözül/Sözel/Sözsel" TDK

1942 ve 1945'te "sözül" diyordu. Sonraki yıllarda ve bugün "sözel" dedi, en son da "sözsel"...

Doğru Türkçe Bu mudur?

İstediğiniz kadar "gayrimenkul" zengini olun, sâhibi olduğunuz şeye "g a y r i m e n k u l" değil de "g a y r ı m e n k u l" diyorsanız bu Türkçeniz TDK nazarında zengin sayılmıyor.

Türkçe "Seslik"lerim Vaar!

Gel vatandaş, gel, bu "seslik" başka "seslik"!..

Bildiğiniz "Muhtıra"yı Unutun!

Dedesinin "muhtıra"sını unutamayıp hâlâ kullananlara söylenecek bir şey yok. Neticede "Dedesi koruk yer, torununun dişi kamaşır." elbet...

"Kitâbet" Yabancı, "Sekreterlik" Türkçe

Türkçeciliği kendinden menkul TDK ve RİT (Resmî İkāmeli Türkçe) hareketi 1935'te "kitâbet" kelimesini "Arapça ve yabancı" saydı.

"Kül"den "Gül" Yapan Üniversite

İsmail Hakkı Baltacıoğlu tarafından yazılan ve 1924 yılında basılan "Yazının Usûl-i Tedrîsi" isimli kitap günümüz Türkçesine tercüme edilse de doğru anlaşılamaz.

Akla Yelken Vermeyen, Güzel Sözler Dermeyen TDK

İşte TDK lügatlerine girememiş bir güzel söz daha: "akla yelken vermek"... "Akıl" gibi mücerret bir kuvvete "yelken" takacak kadar parlak zekâların eseri bu, belli... Lâfzı ve mânâsı ile sanat dolu, müstesnâ bir söz...