“Biz milliyet fikirlerini tatbike çok gecikmiş ve çok ilgisizlik göstermiş bir milletiz. Bunun zararlarını fazla faaliyetle gidermeye çalışmalıyız… Osmanlı İmparatorluğu içindeki çok çeşitli topluluklar, hep milli inançlarına sarılarak, milliyetçilik idealinin gücü ile kendilerini kurtardılar. Kuvvetimizin zayıfladığı anda bizi hor ve hakir gördüler. Anladık ki, kabahatimiz kendimizi unutmuş olduğumuzmuş. Dünyanın bize saygı göstermesini istiyorsak, ilk önce biz kendi benliğimize ve milliyetimize bu saygıyı, hissi, fikri ve fiili olarak, bütün davranış ve hareketlerimizle gösterelim.’’ (Gazi Mustafa Kemal Atatürk)
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti, kuruluş anayasasında da belirtildiği gibi; bağımsız ve egemen bir devlettir.
‘’O, Jandarma Genel Komutanlığı tarihinde bir ilkti. Ama onda öylesine büyük bir vicdan varmış ki, o ilklere bir ilk daha ekledi.’’
Çevremiz ateş topu, dış ilişkilerimizde giderek tırmanan gerginlikler, ülke gündemimiz her gün değişken, ekonomik dengelerimiz sıkıntılı..!
‘’Vatan kimi zaman canımıza can katan, kimi zamansa; uğruna can verdiğimiz topraktır.’’
‘’Şehit Nurlanmış, Gazi Onurlanmış Askerdir.’’ Sakarya Meydan Muharebesi’nin kazanılmasının ardından T.B.M.M; 19 Eylül 1921 tarihli 79’uncu oturumunda almış olduğu karar, 153 No’lu kanunla; Türk Milletinin bağımsızlık mücadelesinin önderi ve devletimizin kurucusu, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’e, mareşal rütbesi ve gazi unvanının verilmesini kararlaştırmıştır.
‘’Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:/Yeryüzünde yer beğen!/Nereye dikilmek istersen,/Söyle, seni oraya dikeyim!’’ (Arif Nihat Asya)
(Zaman tünelinden süzülen, gözlerimden gitmeyen görüntüleri ve hala dün gibi hatırladığım o acı dolu çığlıkların sesleriyle birlikte…) O tarihte 8 yaşında bir ilkokul öğrencisiydim. Oturmuş olduğumuz semt, İstanbul'da yaşayan Rum ve Ermeni kökenli vatandaşlarımızın yoğunlukla yaşadığı yerlerin başında geliyordu…
‘’………………………Yalnız gecelerin karanlık, ıpıssız sessizliği düştüğünde o küçücük yüreklere… Hasret sözcükleri duyulur; içinde ’canım babam’, ‘canım anam’ feryatları olan. Ve deler geçer yüreğimizi…’’
Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk; ‘Kurtuluş Savaşı’nı yaparken tek bir şeye inanıyordu:
Hani gördüğünüzde, okuduğunuzda, yaşandığınızda içinizi cız ettiren şeyler vardır! Onları öngöremezsiniz bir anda çıkar karşınıza. Şaşarsınız, olduğunuz yerde donup kalırsınız. Şaşkın bakışlarınız uyarınca anlarsınız ki, o bir gerçek!
Sen Çanakkale’sin, Sakarya’sın, Türkiye’sin. “İyi ki varsın Eren’im”
Onlarsız olamadığımız, yapamadığımız, hayatın her evresinde onlarla var olup, onlarla yaşadığımız, sıcacık gülümsemeleriyle neşe bulduğumuz en önemli varlıklarımız…
Kıbrıs'ım asırlardan beridir Türk'tür, yasemin kokar.
‘’Nefis çoğu zaman yalanların, yalancıların; vicdan ise gerçeklerin, doğruları savunanların sesidir?’’ Gerçekten de öyle midir?
‘’Tarih yazmak, tarih yapmak kadar önemlidir. Yazan yapana sadık kalmalıdır.’’ (Gazi Mustafa Kemal Atatürk)
Tam 43 yıl geçmiş aradan hala konuşuruz Kıbrıs’ta ne olacak diye? Ama Kıbrıs Türk’ünün özgürlüğe kavuştuğu o zaman aralığında yaşanan, o zafer günlerinde nice kahramanlıkları barındıran 20 Temmuz 1974 tarihinin resmi bir zafer günü olarak kutlanmadığını nedense hiç sorgulamayız; sormayız..!
‘’Hayatta her hata bir ders, ne hata biter ne ders…’’ Tam 43 yıl geçmiş o savaş günlerinin ardından…
‘’Geceyi sarmış nice azgın sırtlanlar. Sandılar ki, vatanın bağrına ihanet hançerini saplayacaklar, sandılar ki, o aslanları teslim alacaklar.’’
Yaşadığımız bu yaşlı gezegenden kimler geldi, kimler geçti… Kimileri tarihe, kimileri adalete iz bıraktı. Kimileri lider oldu, nice ülkeler fethetti.