Kıbrıs Türk Devletine Giden Yol…

Bir vatan düşünün!   50 yıl önce hürriyetine kavuşmuş insanların yaşadığı bir yurt… Hem de Akdeniz’in tam da orta yerinde bir ada parçasında.

Kıbrıs Konusunda Unutulanlar…

Ne de çabuk geçiyor yıllar…

Gelecekte Bir Gün Kıbrıs…

‘’ Dünya kamuoyu bu sabahın erken saatlerinde Kıbrıs adasından yapılan açıklama ile şaşkına döndü. Çünkü çok ama çok uzun zamandan beri bir türlü çözüm bulunamayan ‘’Kıbrıs Meselesi’’ en nihayetinde bir çözüme ulaşmıştı…

Kıbrıs Konusu Kabuk Bağladı…

( Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen cevizin hepsini kabuk zanneder  – İmam-ı Gazzali )

Hayallerle, Umutlarla Dolu Bir Dilek Feneri…

‘’Mutlu bir hayat yaşamak istiyorsanız! Hayatınızı bir amaca bağlayın, kişilere veya olaylara değil…’’ (Albert Einstein)

14 Mayıs Seçimlerine Bir Hafta Kala Türkiye

14 Mayıs seçimlerine bir haftalık bir süre kaldı. Adaylar belli, meydanlar hareketli, ülke seçim mitingleriyle şenlendi…

Hayatı Anlatan Sayfalar…

Zamanı anılar yaşatır, anıları ise duygular. Anılarda kalsa bile silinemez gerçekler, zaman tünelinde yaşananlar… Geçmişin sayfalarına yeniden dönmek kolay mı? Bir ömür bu sayfalara sığar mı? Yaşananlar, yaşanamayanlar, sevmeler, sevilmeler, acılar, sevinçler…

Kıbrıs’ta 59 Yıl Önce Yaşanan Katliam!

‘’İnsanlık tarihinin hiçbir döneminde böyle bir vahşet yaşanmadı! Rum’lar kendileri için kutsal saydıkları Noel gecesi; yüzlerce Kıbrıs Türk’ünü acımasızca katlettiler. O insanlarımız sanki Noel uğruna adanmış kurbanları idi…’’ (21 Aralık 1963)

Zaman Asla Unutmaz…

‘’10’ların İzleriyle Türkiye’’ isimli kitabımı; insanı mükemmel bir görüş açısı ile anlatan, bilginler bilgini ve tasavvuf âlimi, Büyük Mevlana’nın o güzel gönül sesini yansıtan: ‘’Eğer bir gün, büyük bir derdin olursa; benim büyük bir derdim var deme! Derdine dönüp, benim büyük bir Rabbim var de…’’ cümlesi ve divan şairimiz Baki’nin, her faninin bu yalan dünyaya veda ettikten sonra nasıl anlatılacağını tanımlayan o güzel seslenişi ile bitirmiştim:  

Kıbrıs Konusu Ne Oldu?

Bir dönem Kıbrıs’ta çözüm süreci ile yatıp kalktığımız, her yeni güne Kıbrıs haberleri ile başladığımız Kıbrıs konusuna ne oldu?

Kıbrıs’ta Unutulan Kahramanlar…

(Onlar tarih yazdı, tarih sayfaları da onları. Ama gün geldi hatırlanmaz oldular, unutuldular! ) Hiç şüphesiz Kıbrıs adası bize atalarımızdan yadigâr vatan toprağımızdır. Hala milli davamız, dış ilişkilerimizde çözüm bekleyen en önemli meselelerimizin başında gelenidir.

Tarihten Bir Yaprak

Değerli Okur: Aşağıda okuyacağınız konferans metnimi bundan 5 yıl önce kaleme aldığım ‘’ÖNCE VATAN’’ isimli kitabımın yayınlandığı dönemde kaleme almış, davet aldığım pek çok yerde yurttaşlarla paylaşmıştım. Günümüz Türkiye’sinde içerik itibariyle hatırlanması gereken önemli konuları içeren bu konferans metnimi tüm okurların dikkatine sunuyorum.

KKTC Lefkoşa’daki Barbarlık Müzesindeki Anıt

Kıbrıs söz konusu edildiğinde, konuya en duyarlı olanımızdan, en duyarsız olanımıza kadar hepimiz dikkat kesilir, neden bahsedildiğini anlamaya çalışırız. Çünkü ata yadigârımız bu ada bizlere emanet edilmiş vatan toprağımızdır.

SMA’lı Çocuklarımız…

Son dönemde SMA denilen illet hastalıkla ilgili pek çok haber yapılır oldu. Özellikle TV’lerin ana haber bültenlerinde, yazılı basında, TV’lerde yapılan sağlık programlarında SMA illetiyle gün geçmiyor ki, bir habere rastlamayalım.

Özgürlük Ne Demektir?

‘’ An gelir yere göğe sığdıramazsın kendini… Düşüncelerin duygularına yenik düşer, uçar gidersin başka diyarlara…’’

20 Temmuz 1974 Kıbrıs Destanı…

Destan; milletlerin yaşadıkları tarihî olayların efsanevî ve mitolojik unsurlarla yoğrularak oluşturduğu millî karakter taşıyan uzun manzum eserlerdir.

Kıbrıs’ta KKTC’nin Varlığı Göz Ardı Edilemez

‘’Bir devletin varlığı, onun başkaları tarafından tanınmasına bağlı değildir. ‘’ 1968’ten beri Kıbrıs’ta çözümü konuşuyoruz. Zaman yarım asrı çoktan geçmiş. Hala Kıbrıs’ta çözüm aranıyor!

Kıbrıs…

Bizim kuşaklar ‘’KIBRIS’’ adını ilk kez 50’li yılların ortasında duymuştu! Çünkü adanın diğer halkı Rumlar Ata yadigârı bu ada parçasını ele geçirerek, Yunanistan’a bağlamak amacıyla adada yaşayan soydaşlarımıza akla vicdana sığmayan zulümler, baskılar yapmaya başlamış, tüm dünyanın gözü önünde sadece Türk oldukları için katledilen yüzlerce insanın ölüm haberleri ülkemizin her yanını kaplamıştı.

Mazide Kalan Türkiye… (4)

Takma Kirpikler: Kadınlar; 60'lı yıllardan, 70'li yılların ortalarına kadar göz­lerinin üzerinde takma kirpikler taşıdılar. Çoğunlukla gece davet­lerinde kadınların peruk ve kirpik takma merakları 80'li yıllara ka­dar devam etmiştir. Kirpikler siyah renkli, upuzun ve uçları kıvrık olurdu. Takma oldukları uzaktan dahi anlaşılırdı Çok da itici olan bu kirpikler, küçücük suratlı kadınlarda fevkalade orantısız dururdu. Bu tür kirpikleri takan kadınlar, çevreden fark edilsinler diye sık ara­lıklarla gözlerini açıp kapatır, bu esnada takma kirpiklerinden birisi yere düşer ve çevresindeki insanlar bu takma kirpiği bulmak için o kadının etrafında pervane olurlardı. Bu durum aslında o kirpikleri takarak, şuh bir görüntüye kavuştuğunu sanan kadınların, karizma­sının da yere düşmesiydi!

Mazide Kalan Türkiye… (3)

Camilerde Karşılıklı Çifte Ezan: Bizim çocukluğumuzu ve gençliğimizi yaşadığımız o dönem­de bilhassa Cuma, Kandil ve Arife gibi dini günlerimizde, büyük camilerimizde ezanlar iki ayrı minareden, yankılı olarak okunurdu. 2 ayrı müezzinin bu birbirini takip eden karşılıklı ezan oku­maları; uzaklardan sanki yankı hissi uyandırırdı. 4 minareli camiler­de ise kimi zaman 4 ayrı minareden 4 müezzin tarafından okunan ezanlar da olurdu…(O yıllarda evimizin Sultanahmet camiine yakın oluşu, özellikle dini günlerimizde rahmetli babamla birlikte gittiğim bu muhteşem camide, yankılı ezanların sesi hala kulaklarımdadır…)