Doğal gaz talebine yönelik tahminler artış eğilimin koruyacağı yönünde.
Türkiye enerji güvenliği açısından 2016 yılında “sanal” bir dar boğazdan geçti. Uçak krizi sonrasında Rus gazında olası kesinti ya da kısıntı durumlarına ilişkin senaryolar kaynak çeşitlendirme arayışlarına ivme kazandırdı. Yeni LNG anlaşmalarının imzalanmasından yerli kömür, yenilenebilir enerji kaynakları ve nükleere kadar uzanan yelpazede bir dizi adımlar atıldı. Ancak enerji arz güvenliğinin en kırılgan olduğu bu sancılı günlerde bile bir yandan da doğal gazda enerji üssü olma hedefinin altı sürekli olarak çizildi.
Türk enerji diplomasisinin manevra kabiliyetinin sınandığı günlerden geçiyoruz. Enerji diplomasisinin, dış politikanın adeta pusulası haline geldiği bu dönemde Türkiye’nin pusulası yine kuzeye, Kuzey komşumuz Rusya’ya döndü. İki ülke arasındaki enerji sinerjisinin 2015 yılında girdiği soğuma dönemi sonrasında şimdilerde taraflar arasında eski sinerjinin yakalanmasına yönelik girişimler söz konusu.
Dünya tarihinin sabitlerinden biridir, enerji ve enerji kaynakları üzerinde hakimiyet kurma mücadelesi… Fosil kaynaklar açısından dünya sıralamasında esamesi okunmayan Türkiye, sahip olduğu stratejik konumla enerjide sadece bölgesel değil küresel anlamda da önemli bir aktördür.
Rus jet uçağının düşürülmesinin ardından kopma noktasına gelen Türk-Rus ilişkilerinin normalleşme sürecine girmesinin en somut sonuçları ekonomi alanında kendini göstermiştir.